27 Ocak 2011 Perşembe

Universiade 2011 Erzurum Kış Oyunları

Aglamak mi istedim ben? Yoksa her sefer oldugu gibi, her milli bir basariyi izlerken ki doktugum gozyaslari miydi bu gozumden akan birkac damla?

Erzurum'u nerelere tasidi bu olimpiyat acilis gosterileri... Gurur duydum ulkemle. Haddinden fazla emek harcanmis. Memleketim olmasi da bu sekilde dusunmeme etki ediyordur Erzurum hakkinda. Erzurumlu olmayan insanlar da bu sekilde dusunuyorlardir eminim.

Anlamadigim nokta ise, olimpiyatlari ya da onu bahane ederek baska siyasi seyleri akillarina alan ve o guzel beyinlerini protesto niyetiyle butunleyen genclerin yaptiklaridir. Nasil bir dusunce var sizde? Anlamiyorum. Anlamak da istemiyorum. Vatanini surekli kotuleyen, devletini surekli her anlamda kotu yerlere ceken, kendini akilli(!) diye tanimlayan gencler; acaba hangi vatanda yasadiklarini, hangi dinin etkili oldugu topraklarda yasadiklarini ne zaman ogrenecekler? Ve anlamadigim diger bir nokta ise, bu genclerin geneline baktigimizda, neden hep carpik bir yetisme tarzi, ailevi ve milli kulturlerden yozlasma durumu, ateistligin hakim surdugu bir dusunce goruluyor? Goruyorum ya da?

Not: Milliyetci tarafimi genelde belli etmem ben. Kaldi ki agzimdan bugune kadar ne bir siyasetciye laf cikmistir iyi ya da kotu ne de Turkiye Cumhuriyeti kurucusu Mustafa Kemal Ataturk'e karsi... Bu aksam dayanamadim bu guzel gosteriler karsisinda.

Not 2: Kenan Dogulu'nun olimpiyat acilisinda Shake it up Shekerim (boyle mi yaziliyordu?) sarkisini soylemesi tabiki beklenen bir seydi. Kenan Dogulu ismi beklenen bir sey miydi? Hem de playback sekilde? Himm. Hadise'nin o soguga dayanamayacagini dusunuyorum su anda. Tarkan? Saka yapiyorsun?..

Not 3: Bunlarin disinda, tatilim ilginc geciyor. O kadar ilginc ki ne ders calisiyorum ne de baska yararli bir sey yapiyorum. Yalniz, elime surekli kitap gecirmeye calisiyorum. Faydali bir seylerle ugrasmaya calisiyorum. Sanirim tatil modundan ancak yarin cikabilecegim. Hadi bakalim...

Not 4: Turkiye'den madalya bekleyen yoktur heralde. Sahsen ben ev sahipligi yaptigimiz icin bile cok cok memnunum ulkem adina.

26 Ocak 2011 Çarşamba

Susmamaliyim ben.

Susmak gerekiyormus bazen.
Sadece geriye dogru bakmadan, kulaklarini tikayip; baska seyler dusunmek gerekiyormus, onceden yasananlara ragmen...

Susmam gerektigi zaman, rolumu cok iyi oynuyorum hayata karsi. Inadim ve gururum daha da yardimci oluyor o zamanlar.

Konusmam gereken zamanlarda ise; susmanin kolayligini, insanligin cekingenligini, butun masumlugumu takiniyorum benligime. Ve yine susuyorum.

Konustugum zamanlar da oluyor elbette. Cok nadir belki; ama oluyor...

Sacimi kestirdim Blog. Kisa sacli halimi de seviyorum; uzun sacli halimi de. Sorun su ki; bazen kim oldugumu unutuyorum. Bazen hic haketmeyen insanlara, haketmedikleri degeri veriyorum. Yipraniyorum cogu zaman; cunku icime atiyorum hep acimi. Tabi, paylasmam lazim birileriyle ki rahatlayayim. Paylasacak kimsem yok desem, inanmazsin biliyorum. Hele son arkadaslik iliskilerimden sonra. O kadar guzel insanlara ve arkadasliklara sahibim ki. Bir gun nazar degecek diye korkuyorum. Bir de farkettim ki ben boyle zamanin belli donemlerinde, surekli bir "iyi arkadas cevresi" degisikligine gidiyorum. Gecen senelerde de boyle farkli zamanlarda, belli zamanlar boyunca arkadaslar edindim. Sonra iyi arkadas olarak kaldilar gecmisimde. Degisiklige mi ihtiyacim oluyor her konuda benim? Oysaki sabit seylerden daha cok hoslaniyorum ben. Kendimi anlamakta zorlandigim zamanlar da oluyor gordugun uzere Blog.

4. siniftaki ilk donemimi bitirmis bulunmaktayim. Sorun yasadigim dersler oldu ne yazik ki. Simdi boyle ikinci donem icin planlarimi sayardim bir guzel. Tabiki saymayi dusunmuyorum. Birileri okudugunda gerceklesmiyor gibi bir his var icimde. Cok mu takintiliyim ne? Yok canim. Hakliyim; ama denedim zamaninda cunku... Bu sefer de yazmiyorum. Hepsi bir bir aklimda ve notlarimda. Ve Subatin 14'une kadar Isparta'ya donmuyorum. Ankara-Istanbul arasinda bir yerlerde olacagim, tatil yapacagim, dinlenecegim. Ve bol bol muzik, film, kitap ucgeninde devam edecegim hayatima. Aklimda olan planlar icin hazirlik yapacagim ve bazi aklimdaki planlari* gerceklestirecegim.

* Soylemekten cekindigim seyler bu planlar iste.

22 Ocak 2011 Cumartesi

Hayat, nasilsin?

Hayatimin belli zamanlari, hatta bu, her ay muhakkak yasadigim, duygulardan biri butun benligimi sariyor. Cok ilginc bir sekilde kendimi, sozlerinden alamadigim ask sarkilarini acarken buluyorum. Simdi de o anlarimdan birindeyim. Genelde bu ruh haline, sinavlarimin tam ortasinda burunurdum. Sanirim ben de dunyanin yasadigi degisim gibi bir kayma donemine girdim.

Boyle 1.5 sene once yasadigim, unutulmaz, duygulardan birkaci geldi aklima. Her sefer oldugu gibi. Her kendimi yalniz hissettigimde, her "neden Amerika'dan dondum" dedigimde, her etrafimdakilerde gordugum bakislardan sonra...

Neden duygusal seylerin agirligi cok onceden, yani erken yaslarda anlamak zorunda kaliyorum ben? Yani gercekten sevmenin, dogru duzgun anlasamadigin bir dili konusan biriyle cogu seyini paylasmis olmanin, ondan once ve ondan sonra, onun gibi birine rastlamamis olmanin ve olamayacak olmanin agirligini ve tecrubesini yasamak zorunda kaliyorum ki ben?

Herkesin derdi farkli biliyorum. Belki disardan bakilinca, onemli bir derdim yok gibi duruyor. Zengin birinin sagligi olmadan, sahip oldugu servetin ne faydasi olur o kisiye? Benimki de o hesap... Sukrediyorum her konuda, halime, sahip olduklarima. Yalniz, butun duzenimi altust eden bazi seylerin eksikligi, benim butun hayatimi etkilerken, nasil sessiz kalip, diger sahip olduklarimi yuceltebilirim ben? Icinde ruh olmayan beden, ne kadar uzulebilir, ac kalmis bir insana?

Amy Pearson - Ready to Fly

I open my eyes the world seems a different place,
The colours are brighter and the air is sweet to taste.
see it's like I woke up from a nightmare that tied me down,
I was smothered and trapped inside a sleep way underground

Its time I learned to fall,
To say the word goodbye.
To feel the sunlight on my face,
Maybe that means...

I'm ready to fly,

I wanna breathe in and breathe out and be who I am,
Let go of fear wanna feel alive.
I'm ready to fly,
The more that you hold me back you set me free,
You help my heart decide..
Maybe I'm, maybe I'm ready to fly.

Where is your faith, where is your love for me?
Why do you fight the things I imagine in my dreams?
See the poison is strong, an addiction is tough to break.
But love is the hardest thing I have ever had to shake.

Seviyorum bu sarkiyi. Ve sozleri, klibi, her seyi benim 1.5 sene onceki halimi anlatiyor...

Final haftasi bitti Persembe gunu. Telefon numarami degistirdim. Arkadas iliskilerimi inceledim. Evimde 4 bayan arkadasimi misafir ettim ki ilk ciddi misafir agirlayasimdi. Toefl kursumun son 2 gununden birini gecirdim bugun; yarin da son gununu gecirecegim. Ah bir de Fransizca kursuna yazildim. 4-5 kisi olursa acilacagini soylediler. Insallah acilir. Cok istiyorum Fransizca'yi ben. Ve Pazartesi Ankara'dayim kismetse. Annemle babami, annemin yemeklerini, kaldigim o kucuk masum ilceyi ozledim. Sonra Istanbul'a gecerim belki. Hayirlisi...

Not: Bugun Eyvah Eyvah 2 filmine gitmeyi cok istedim. Tanidigim tanimadigim bir suru kisiye teklif ettim sinema icin. Cogu evet deyip; daha sonra isleri ciktigini belirtip, iptal ettiler. Kismet degilmis demek ki. Ancak Istanbul'a gittigimde izleyebilirim o filmi. Yetisebilirsem tabiki sinemalardan kalkmadan...