27 Ağustos 2010 Cuma

Sarkilarla ben.

Lady Gaga - Speechless ile basliyorum duygularimi anlatmaya... Blog, nerede yanlis yapiyorum ben? Gercekten anlamiyorum. Kendimi bile cogu zaman anlamazken, insanlari anlamaya calisiyorum. Boyle bir salaklik yapiyorum ki cozemiyorum neden yaptigimi. Yiginla bagirmam gereken neden varken, sadece sessiz kaliyorum. Lady Gaga'nin da dedigi gibi  "I’ll never love again"... 

 Jordin Sparks - This Is My Now ile devam ediyorum. Sevmiyorum artik insanlari. Birilerini sevmeye de calismiyorum. Fazlaca yorgun hissediyorum kendimi bu konuda. Her sevdigim, deger verdigim insanin benden alip gittigi haddinden fazla buyuk parcalardan dolayi, simdi kimseye verecek parcam da kalmadigini dusunuyorum. Sayin Sparks'in dedigi gibi "my fears behind me, gone are the shadows and doubts" artik pek de guvenim kalmadi kimselere...

Daha da fenasi var aslinda. Onu da Kelly Rowland - Love ile anlatmak istiyorum. Hicbir zaman kendimi hafife almadim ben. Kendimden her zaman korktum. Elde edebildigimden, sansimdan, duygularimdan ve dis gorunusumden... Ozellikle gozlerimden korktum. Bir seyin icine duygular karisiyorsa eger, amacinizda uyguladiginiz hareketleriniz cok guclu bir etkiye sahip olabiliyor. Insanlari farkli etkileyebiliyorsunuz. Iki kelimenizle, bazi davranislarinizla, farkli olusunuzla ozellikle... Bunlar bir yana, diger bir yandan da ruh halimden ve kisisel yapimdan cok korkmusumdur ben. Kelly bence cok guzel diyor o sarkisinda "I'm moody like the wind. I am impatient, complicated.  I am fragile deep within..."

Kapanis sarkimin ismini vermek istemiyorum; ama uzgunum digerleri gibi bayan bir sarkici degil... Onun sozlerinde daha cok gercek hayattan seyler var. Daha gercekci, elde tutulur seyler var. Daha hayallerden uzak seyler var. Tipki benim su anda donusmeye calistigim Arif gibi. Daha fazla hayal yok, daha fazla duygu yok, yalan yanlis sozler yok, kotu insanlar yok... Daha cok yalnizlik var; ama daha cok huzur var. En azindan annemi daha cok dinliyorum. Daha fazla sinirlensem de onun sozlerine, daha cok dinliyorum onu. Daha cok dinliyorum kendimi. Daha cok huzurluyum sanirim... Istedigimi kimse veremeyecek nasilsa. Hala vermeye calisan guzel insanlar olsa da...

25 Ağustos 2010 Çarşamba

Aşk, çoktan öldü aslında!

"Seni seviyorum" demekle, "seni" sevemezsiniz. Kolay degildir "seni" sevmek. Sevgi, karsidan karsiya gecmeye calisan yasli birine yardim etmek icin kendinizi hirpalayip; daha sonra da elde ettiginiz huzurun, yuzunuzdeki gulumsemesidir. Sevgi, "seni" icin gozyasi dokebilmektir; cunku gozyasi masumdur, temizdir, saftir. Sevgi de oyledir. Oyle olmalidir...

Sevgi iki dudak arasinda degildir. Sevgiyi bu sekilde anlayamaz kimse. Buldugunu sananlar, sahte olanini bulabilmislerdir ancak. Ve mahkumdur o kisiler omur boyu kandirilmaya, kendilerince ve baskalari tarafindan...

"Sana asigim" demekle, "sana" asik da olamazsiniz. Ask sevgi gibi degildir ki! Daha ustundur, daha baglayici bir adi vardir. Baska bir seydir "ask".. Tarifi mumkun degildir gercekten. Sahip olmasi da zor degildir oyle adi kadar... Zor olan kismi gerektirdiklerini yerine getirmektir. Ask, cok sey ister, "sen"den... "sen" yanlis bir sevgiyle basladiysa ask yolunda yurumeye, ne yazik ki ancak sevgide kalir "sen"in nefes alislari. Sen, "sen"i bir gul kadar basit goruyorsan, ne sen "seni" sevebilirsin; ne de o "sana" asik olur... Gul, guzel kokar, ozeldir; ama ask senin guzel kokmani saglar. Seni ozel yapar. Aradaki farki anlamamistir insanlar bugune kadar hic.

Insanlar... Onlardir her guzel duygunun katili! En buyuk suclusu onlardir. Onlar sevgiyi "seni seviyorum" kelimelerinde bitirir; aski "sana asigim" cumlesiyle yasadiklari gibi... Onlardir askin en nefret ettigi duyguyu cok iyi yasayan: bencildirler. Askin yanindan gecmemesi gereken seydir her bir sozu: yalan soylerler. Paylasmak nedir bilmez bile onlar, sevginin ne demek oldugunu bilemeyecek kadar kordurler: fedakarliklarini kaybetmislerdir...

Adem ile Havva'dir aski ve sevgiyi yasayan ilk ve son insanlar. Onlar insandan ustundur. Hatalari olmustur; ama degildir ki onlarin hatalari baskalarinin ilk hatasi... Onlar ilkleri yasamis en sansli insanlardir. Insan sifatini sonuna kadar hakeden 'ilk' insanlardir onlar... Onlardir safligi, masumlugu ve temizligi iclerinde barindiran...

O yuzden sevgi, huzura sahip oldugunuzda, yuzunuzdeki gulumsemedir artik sadece. Yani en masum seydir sahip olabileceginiz... Aşk... o coktan ölmüştür...

23 Ağustos 2010 Pazartesi

Even you're not a human, I love you!

An itibariyle, Alacakaranlik serisinin 3. kitabini, gecen cuma basladigim ve adi Tutulma olan, bitirmis olmanin verdigi buyuk mutluluk ve Edward - Bella - Jacob uclusunden oturu duydugum huzunle birlikte kitap okuma konusundaki amacimi ne kadar da basarili bir sekilde yerine getirdigimi belirmek istiyorum.

Daha once de belirtmistim ne kadar okuma-ozurlu oldugum konusunda; ama tabii ben yine abartiyorum o durumu da. Demek istedigim olmasi gereken ya da istedigim kadar okumadigim idi. Simdi ise, hayatimda yapmadigim sekilde, cok fazla okur oldum. Bunun gerceklesmesindeki en buyuk etkeni biliyorum: Internet'i eskisi gibi kullanmiyor olusum...

Bana kalirsa, Alacakaranlik serisindeki en iyi kitap 3. kitaptir. Belki ilk kitap acilisi yaptigi icin elde tutulur bir oncelige sahip olsa da, 3. kitaptaki olaylarin akisi, verilen duygular ve diger olaganustu hallerden oturu, daha one cikiyor Tutulma isimli ucuncu kitap. Filmi icin soyle bir interneti yoklayayim dedim; ama hala kamera cekimi versiyonu ortalikta dolanmakta. Aslinda ben sinemaya gidip izlemek istiyordum bu filmi. Hala daha gosterimde olmasina ragmen, benim bulundugum bu kucuk sehirde sinema salonunun olmayisi, en yakininin 2-3 saatlik uzaklikta bulunmasi, benim bu Ramazan doneminde gitmemi engelleyen faktorler olarak yer ediniyor ne yazik ki... Fragmanini izledim 3. filmin ve ilk iki filme gore daha basarili oldugunu dusunmekteyim. Haftaya kadar beklemeyi dusunuyorum, belki kaliteli bir surumu internette dolasir da ben de izlerim. Ya da Istanbul'a kacabilirsem, ki cok dusuk bir ihtimal, izleme sansim olur. Diger bir yandan 3. kitap en basarili olandi. 4. kitaba bu gece baslayabilirim. Ya da gecen gunlerde aldigim baska bir ask romanini da okuyarak Alacakaranlik serisine ara verebilirim kendimde. Henuz karar vermedim. Bu gece belli olur...

Kitapla yogunlasmis bu Arif'i daha cok sever oldum ben. Internetten olabildigince uzak duran, biraz muzigi ve epeyce romani hayatina sokmus Arif daha mutlu ve huzurlu bence. Bozulmamasi icin dua ediyorum. Ramazan ayinin da etkisi olduguna inaniyorum bir nebze.

Projeden pek bahsetmek istemesem de bu sefer, internet ve kitap konusunda 'tamamim' diyebilirim. Ingilizce konusunda adimlari atmis olsam da, yarin ya da bu aksamdan itibaren onu da digerlerinin seviyesine getirmeyi dusunuyorum. Sevgi konusu hala en sona sakli.

Allah bozmasin diyerek bu sefer gercekten kendimi sevdigimi dusundugumu buraya not etmek istiyorum. Bu arada ikinci ve ucuncu proje icin aklimda simdiden yer edinmis guzel planlar mevcut. Ramazan ayi sonunda, ilk projemi tamamlayip; digerlerine gececegime eminim.