Yok gercekten bir sorun var, yani olmali yani. Anlamiyorum; ama neden yurt disina cikan Turklerin %80'i kendilerinden geciyorlar? Neden, off sen de mi Turksun ya, gibi sorulari sordurtuyorlar kendi kendime?
Buradaki Turk Erasmus ogrencileri... Yani aralarinda o kadar farkli turden olanlari var ki, anlatmakla bitiremem. Tamam, ben de ayri bir tur olarak degerlendirilebilirim aralarinda; ama heralde bendeki artilar; eksilerden daha coktur!.. Cok tuhaflar gercekten. Tamam bakin, erkek-kiz hic farketmez, belli cinsel ihtiyaclari olabilir, dogrudur. Tamam, bizim ulkemizde, kultur ve dinden dolayi bu tip seylerin olmamasi(!) gerekir, ve bundan kaynaklanan bir baski var genclerin ustunde. Tamam, belki yurt disindaki Hristiyan ulkelerde din kavrami yok olmus durumda ve bu tarz seyler cok rahat yasaniyor olabilir. Ama emin olun, hic bir milletin ogrencisinde, ben, bizim Turk ogrencilerdeki kadar cinsel arzu dozaji gormedim. Gormedim ya! Hatta oyleki aralarinda boyle bazilari kimseyle iliskiye giremedi diye intihar edecek boyuta geliyor. Mantikli mi sizce? Nedir bu cocuklarin icindeki sonmeyen ates? Turkiye'de bulamadiklari, dis ulkelerde bulduklari sey ne? Hic mi insanda "ya olacaksa duzeyli bir sekilde olsun, kendimden, insanligimdan, sagligimdan(?) bir sey kaybetmeyeyim" dusuncesi olmaz ya? Nasil bir mantiktir bu? OHA!
Diger Turkler de su meshur, cogunlugu, "kotu" Kurt olan Turkler, ya da turkumsuler... Butun Avrupa'ya yayilmis durumdalar. Abartisiz bu sekildeler. Cogunlugu Almanya'da sizin de bildiginiz uzere. Onlar bizim ulkemizi, insanligimizi, kulturumuzu, oyle bir guzel alip; evirip cevirip; yerin dibine sokup cikartip; diger insanlara tanitiyorlarlar ki, bilseniz... Hatta boyle cogu, orada burada dukkan acip, bina insa edip, bilmem ne yapip, mesken tutuyorlar bulunduklari yerleri. Onlarinki zaten ayri bir hava. Tamamen kufur edilesi insanlar.
Litvanya'daki insanlar zaten ayri bir havadalar. Gecen bir Litvanyali kisiyle konusuyorum. Bana ulkesi ve insanlarinin mantiksizligi ile ilgili o kadar sey dedi ki, aralarindaki su cumleyle bittim ben: "Litvanyalilar, Litvanya'da dogmayi bir utanc olarak goruyor" dedi. Bunu dedi. Ve benim icimdeki o Litvanya kulturunu ve dilini ogrenme hevesim yavastan citladi, kirilmak uzere...
Uzuldum. Bunlar benim yasadigim gordugum seyler su 1-2 aydir.
Hala duzelmeye calisiyorum; ama bir turlu beceremiyorum. Bir turlu, kendimi, kafami, dusunlerimi, duygularimi toplayamiyorum. Ne daha kotusune gidiyorum ne de eskisine donebiliyorum. Bu sekilde devam etmeyi de denedim; ama beceremiyorum. Olmuyor...Denemedigim tek sey: her seyden uzaklasip; dinime yonelmek... Ve bunu yazarken su anda bunu yapmali miyim diye dusunuyorum. Eger bu da bir fayda vermezse sonum nasil olur kim bilir. Cok yoruldum. Belki yerimde baska biri olsaydi simdiye coktan, o eglence dunyasi denen seye kapilmis, iyice kaybolmus olurdu. Bir sey benim tekrar kendime donmemi istiyor; ama ben nasil donecegimi bilmiyorum bile. Bazen kurdugum hayaller gelir boyle zamanlarda aklima, biri ceksin bir yere gotursun, orada her seye sifirdan baslayayim, daha mutlu gecen anlarim olsun...
Kacinci deyisim bilmiyorum ama, yoruldum...
16 Mart 2010 Salı
13 Mart 2010 Cumartesi
Ben ozumden vazgecmem...
Agliyorum yine. Biliyorum sasirilacak bir sey degil bu benim icin. Sasirilmasi gereken kisim su ki o da yine birini sevdim ben. Evet ne kadar Amerika'daki durumdan ders almis olmam gerekse de Litvanya'da da ayni ben yasadigi icin su vakitler, ayni durumlardan dert yanma olasiligim %100 oluyor.
Nasil becerdim, nasil tanistim, neler hissettim de boyle oldum anlamiyorum. Ben ki oncekilerden ders alip; hatta ustune koca 6-7 ayimi ziyan edip; alttan 6 tane ders birakmami da bahane edip; bu sevme-sevilme durumlarindan sonsuz uzakliga firlamis olmam gerekirdi. Tam kendimi duzeltim, derken, bu seyi yasadim 2 hafta icinde. Ve su anda aglayip da acilmis bir halim var. Ve goruyorsunuz ki yine bloguma dondum. Zaten boyle durumlarda bir Allah bir de blogum yanimda. Baska kimse degil...
1 aydir Vilnius'dayim. Ve hala daha alismaya calisir bir vaziyetteyim. Diger avrupa ulkelerinin herhangi birinde bulunmadigim icin kiyaslama yapamiyorum; ama burasi icin Avrupa'yi yansitir bir tarafinin olmadigini soyluyorlar genelde. Konustugum Litvanyalilar da benzer dusuncedeler. Yine de mutlu Erasmus anlarim, Turkiye'yi ve Turklukle ilgili her seyi ozleme durumlarim en yuksek seviyede. Eglence, yeni seyler ogrenme, diger ulkelerden insanlarla konusma, ders de var icinde, her seyi yasiyorum burada. Dert yapmak icin tek sey, maddi anlamda sorun yasiyor olmaniz olur. Baska bir sey degil...
Sunu anladim: Turkler kadar anlamli bakan, anlamli konusan, duygusal ve icten, degerlerine ve hislerine bagli, hic bir millet yok! Bunu Amerika'da ve Avrupa'nin bir kosesinde bulunan ve insanlariyla ic ice gelmis biri olarak soyluyorum... Ne Turkle ne de Turksuz gibi bir durum mevcut bende. Bu gecirdigim her bir dakikada, Turk ve Musluman oldugum icin kendimle gurur duyuyorum ve ayni zamanda da mutlu oluyorum bu histen dolayi... Bir yandan Litvanyalilarin soguklugu, Fransizlarin kendini begenmisligi, Polonyali ve Ceklilerin fesat bakislari; diger yandan Portekizlilerin hayati bira bardaginda gecirme hayalleri... beni milletimden ve kulturumden gurur duymami sagliyor. Harika bir kulturumuz var! Ve emin olun, Avrupa cokmus durumda, her anlamda. Ve Turkiye'nin ayni sonu yasamasini istemiyorum. Insallah yozlasmayiz onlar gibi...
Kendime asigim ve bir o kadar da nefret ediyorum kendimden! Plan yapip onlara uyamayisimdan, her seyi kafaya takip; ince ayrintisina kadar dusunuyor olmamdan, her anlamda bireysel yasamaya calisma arzumdan... vb bazi huylarimdan nefret ediyorum. Ve ben duzeltmeye calistikca her sey daha da zitlasiyor! Bu da ayri bir mesele... Turkiye'ye dondugumde yapacagim ilk seylerden biri psikolojik destek almak olacak. Bir tek bu kaldi yapmadigim cunku...
Yazmayi seviyorum. Kendimi kelimelerle anlatmaya bayiliyorum adeta. Beni mutlu ettigi icin sanirim...
Dipnot: Ben hala sevilecek ve cok degerli seyleri paylasilabilecek kadar iyi bir kisi olarak goruyorum kendimi. Bu inancimi kaybettigim an biterim ben. Ama cok mutluyum ki hala ilk gunki kadar buna inaniyorum. Ve benimle ilgili butun guzel seylere ragmen; bana katlanamayip benden kolayca vazgecenlere sesleniyorum: Y'all are just a loser, sorry...
Nasil becerdim, nasil tanistim, neler hissettim de boyle oldum anlamiyorum. Ben ki oncekilerden ders alip; hatta ustune koca 6-7 ayimi ziyan edip; alttan 6 tane ders birakmami da bahane edip; bu sevme-sevilme durumlarindan sonsuz uzakliga firlamis olmam gerekirdi. Tam kendimi duzeltim, derken, bu seyi yasadim 2 hafta icinde. Ve su anda aglayip da acilmis bir halim var. Ve goruyorsunuz ki yine bloguma dondum. Zaten boyle durumlarda bir Allah bir de blogum yanimda. Baska kimse degil...
1 aydir Vilnius'dayim. Ve hala daha alismaya calisir bir vaziyetteyim. Diger avrupa ulkelerinin herhangi birinde bulunmadigim icin kiyaslama yapamiyorum; ama burasi icin Avrupa'yi yansitir bir tarafinin olmadigini soyluyorlar genelde. Konustugum Litvanyalilar da benzer dusuncedeler. Yine de mutlu Erasmus anlarim, Turkiye'yi ve Turklukle ilgili her seyi ozleme durumlarim en yuksek seviyede. Eglence, yeni seyler ogrenme, diger ulkelerden insanlarla konusma, ders de var icinde, her seyi yasiyorum burada. Dert yapmak icin tek sey, maddi anlamda sorun yasiyor olmaniz olur. Baska bir sey degil...
Sunu anladim: Turkler kadar anlamli bakan, anlamli konusan, duygusal ve icten, degerlerine ve hislerine bagli, hic bir millet yok! Bunu Amerika'da ve Avrupa'nin bir kosesinde bulunan ve insanlariyla ic ice gelmis biri olarak soyluyorum... Ne Turkle ne de Turksuz gibi bir durum mevcut bende. Bu gecirdigim her bir dakikada, Turk ve Musluman oldugum icin kendimle gurur duyuyorum ve ayni zamanda da mutlu oluyorum bu histen dolayi... Bir yandan Litvanyalilarin soguklugu, Fransizlarin kendini begenmisligi, Polonyali ve Ceklilerin fesat bakislari; diger yandan Portekizlilerin hayati bira bardaginda gecirme hayalleri... beni milletimden ve kulturumden gurur duymami sagliyor. Harika bir kulturumuz var! Ve emin olun, Avrupa cokmus durumda, her anlamda. Ve Turkiye'nin ayni sonu yasamasini istemiyorum. Insallah yozlasmayiz onlar gibi...
Kendime asigim ve bir o kadar da nefret ediyorum kendimden! Plan yapip onlara uyamayisimdan, her seyi kafaya takip; ince ayrintisina kadar dusunuyor olmamdan, her anlamda bireysel yasamaya calisma arzumdan... vb bazi huylarimdan nefret ediyorum. Ve ben duzeltmeye calistikca her sey daha da zitlasiyor! Bu da ayri bir mesele... Turkiye'ye dondugumde yapacagim ilk seylerden biri psikolojik destek almak olacak. Bir tek bu kaldi yapmadigim cunku...
Yazmayi seviyorum. Kendimi kelimelerle anlatmaya bayiliyorum adeta. Beni mutlu ettigi icin sanirim...
Dipnot: Ben hala sevilecek ve cok degerli seyleri paylasilabilecek kadar iyi bir kisi olarak goruyorum kendimi. Bu inancimi kaybettigim an biterim ben. Ama cok mutluyum ki hala ilk gunki kadar buna inaniyorum. Ve benimle ilgili butun guzel seylere ragmen; bana katlanamayip benden kolayca vazgecenlere sesleniyorum: Y'all are just a loser, sorry...
20 Şubat 2010 Cumartesi
Erasmus yasamina merhaba!
Tam 13 gundur Erasmus programimi yasadigim yerdeyim. Buraya alismaya calisiyorum. Amerika'dan cok farkli bir kulturu olsa da, ben hala onlarin kulturunu ve dillerini ogrenmeyi istiyorum...
~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Uzun suredir yazamadim, yazmak istemedim, vaktim olmadi, zaman cok hizli gecti. Hayatimda hic 7 gun icinde 3-4 gece kulubu ve partiye katilmamistim. Bunu da yasadim. Ve su 13 gun sonunda, gercekten her seyden bikmis ve yorulmus oldugumu anladim....
Hayatimi en mantikli sekliyle yurutmeye calisiyorum su anda. Mutluyum kismen; ama hala icimdeki bazi hisler beni deli ediyor. Yalniz olmamak gibi bir firsati hayatimda 3 kere kacirmis olmak ve bu yuzden hala kendimi cok yalniz hissediyor olmam, her seye ve herkese karsi beni soguk tutuyor... Nasil bir degeri hakettigimi cok iyi biliyorum. Karsima cikan her kisiye de fazlasini verdigimi biliyorum; ama belli seyleri bazi insanlara yapma firsatini tanidiysam bu demektir ki ben o kisileri gercekten sevmisim... Anlamamislar. Simdi onlarin yuzunden kimseyi sevemiyorum ve bilerek kendi kendimi dibe cekiyorum. Olmayinca olmuyor diye bir sey yok benim hayatimda... Benim hayatimda hep mukemmel olmak ya da ol(a)mamak durumu oldu. Ve artik bir seylere izin veremeyecek kadar yoruldum.
Bunlari neden dedim; cunku gecen 6-7 ay boyunca kendime yaptigim iskencenin tek nedeni bazi insanlarla, gecmiste ve bu sure icinde olan iliskilerimdir. Evet, ne yazik ki en cok etkilendigim seylerden biri, insanlarla olan iliskilerim... Bunlari dedim; cunku neden yorulmus ve bikmis oldugum kanisina varmami anlayasiniz diye...
~~~~~~~~~~~~~
Erasmus yasami gercekten cok ilginc. Bazen eglenceli; bazen degil. Bazen pahali, bazen ucuz, bazen ac, bazen tok... Ama guzel. Her seye ve herkese ragmen... Ozellikle de kendini yuksek seviyede goren, abartiya doymayan meshur Turk gencligine ragmen...
Bu 5-6 ay icindeki hedeflerim:
* Bu ulkenin dilini ogrenmek,
* Bu ulkenin kulturunu anlamak,
* Bu ulkenin yemek zevklerini cozmek,
* Bilgisayar ve internetten uzaklasmak,
* Ic dunyami diger insanlara karsi kapatmak,
* Daha sakin bir insan olmak...
21 gun gecmis en son yazimdan. Bu iyiye isaret; cunku nette oldugum surece yaziyorum, yazmak istiyorum... yazamazsam, bilgisayar basinda degilim demektir bu. O yuzden interneti aktif kullanacagim her seyden soyutluyorum kendimi. Uzun bir zaman sonra yine gorusmek dilegiyle...
Sevgiler,
rf(+)cht
Vilnius, Litvanya
~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Uzun suredir yazamadim, yazmak istemedim, vaktim olmadi, zaman cok hizli gecti. Hayatimda hic 7 gun icinde 3-4 gece kulubu ve partiye katilmamistim. Bunu da yasadim. Ve su 13 gun sonunda, gercekten her seyden bikmis ve yorulmus oldugumu anladim....
Hayatimi en mantikli sekliyle yurutmeye calisiyorum su anda. Mutluyum kismen; ama hala icimdeki bazi hisler beni deli ediyor. Yalniz olmamak gibi bir firsati hayatimda 3 kere kacirmis olmak ve bu yuzden hala kendimi cok yalniz hissediyor olmam, her seye ve herkese karsi beni soguk tutuyor... Nasil bir degeri hakettigimi cok iyi biliyorum. Karsima cikan her kisiye de fazlasini verdigimi biliyorum; ama belli seyleri bazi insanlara yapma firsatini tanidiysam bu demektir ki ben o kisileri gercekten sevmisim... Anlamamislar. Simdi onlarin yuzunden kimseyi sevemiyorum ve bilerek kendi kendimi dibe cekiyorum. Olmayinca olmuyor diye bir sey yok benim hayatimda... Benim hayatimda hep mukemmel olmak ya da ol(a)mamak durumu oldu. Ve artik bir seylere izin veremeyecek kadar yoruldum.
Bunlari neden dedim; cunku gecen 6-7 ay boyunca kendime yaptigim iskencenin tek nedeni bazi insanlarla, gecmiste ve bu sure icinde olan iliskilerimdir. Evet, ne yazik ki en cok etkilendigim seylerden biri, insanlarla olan iliskilerim... Bunlari dedim; cunku neden yorulmus ve bikmis oldugum kanisina varmami anlayasiniz diye...
~~~~~~~~~~~~~
Erasmus yasami gercekten cok ilginc. Bazen eglenceli; bazen degil. Bazen pahali, bazen ucuz, bazen ac, bazen tok... Ama guzel. Her seye ve herkese ragmen... Ozellikle de kendini yuksek seviyede goren, abartiya doymayan meshur Turk gencligine ragmen...
Bu 5-6 ay icindeki hedeflerim:
* Bu ulkenin dilini ogrenmek,
* Bu ulkenin kulturunu anlamak,
* Bu ulkenin yemek zevklerini cozmek,
* Bilgisayar ve internetten uzaklasmak,
* Ic dunyami diger insanlara karsi kapatmak,
* Daha sakin bir insan olmak...
21 gun gecmis en son yazimdan. Bu iyiye isaret; cunku nette oldugum surece yaziyorum, yazmak istiyorum... yazamazsam, bilgisayar basinda degilim demektir bu. O yuzden interneti aktif kullanacagim her seyden soyutluyorum kendimi. Uzun bir zaman sonra yine gorusmek dilegiyle...
Sevgiler,
rf(+)cht
Vilnius, Litvanya
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)