Nefes alamıyorum, boğuyor beni her şey. Herkesin düşüncesine önem vermekten çok yoruldum. Hayatımdaki herkese farklı bir yer vermek eziyet gibi gelmeye başladı. Neden? Belki de sebebi verdiğim değerin karşılığını haketmiyor oluşumdandır...
Karşılık beklemeden mi yapmalıyım acaba? İyi de çok mu zor içten cümleleri duymak, çok mu zor insana değer verildiğini hissettirmek? Zor sanırım. Ya da yanlış insanlardan bekliyorum ben.
2 hafta önce 2 kez Antalya'ya, geçen haftasonu Konya'ya, geçen salı günü de İzmir'e giderek haddinden fazla gezmiş, 1 ay içinde bilmem kaç saat otobüs yolculuğu yapmış ve bir o kadar da eğlenmiş oldum. Böyle geçen 1 ayın sonunda, pazartesiden itibaren 5 Haziran'a kadar sürecek bir final haftasına giriyorum. Ben final haftasına genelde işkence haftası derim, bilmem siz ne dersiniz...
İzmir gezimde gördüm 'yine' gördüm ki büyük şehir bana göre değil. Büyük bir şehirde gerçekten çok fazla olurdum kendime. Yani argo bir ifadeyle 'bozulurdum'. Yok, sakın bana bozulmayacak insan hiç bir yerde bozulmaz demeyin. Bozulmayan insan mı kaldı derim size. İzmir güzeldi. Hoştu, sevdim. Gene gitmeyi isterim tabiki.
İzmir'de güzel şeyler öğrendim. Ne mutlu bana ki yine bir şeyler kazandım, yeni gördüğüm insanlardan ve şehirden. Bu yüzden seyahat etmeyi seviyorum işte. İnsana bir şeyler kazandırıyor mutlaka...
Bütün bunların dışında, Work and Travel zımbırtısıyla birlikte gideceğimden ötürü, uçak biletine 710 euro ödemiş olmanın verdiği sonsuz mutluluk(!) sayesinde pek bir güzel geçiyor günlerim.
"Amsterdam - Detroit - Norfolk - Virginia Beach" şeklinde bir uçak rotasına sahibim. Yanımda 2 adet sınıf arkadaş insanı mevcut. Bakalım neler olacak Amerika'da? 19 Haziran'da çıkışımızı yapıyoruz kısmet ise...
Büyük şehirde bozulmaktan korkan insan bakalım Amerika'da ne yapacak? Hepsi gelecek ayki "Arif who lives in dreams" sayısında!
Şaka bir yana, cidden merak ediyorum ne yönde değişecek hayatım. Benliğimi kaybetmeyeceğimden eminim, tek ümidim hayalini kurmadan yaşamak istiyorum tüm güzellikleri, keşke demeden geçirmek istiyorum zamanımı, mutlu olmak istiyorum 3-4 aylığına, özgür olmak istiyorum... Merak etmek istemiyorum. Gerçek 'ben'i kabul etmek istiyorum.
Bir süreliğine yokum, finaller malum, sonra Ankara'ma dönerim, sonra bakarız son duruma yine...
22 Mayıs 2009 Cuma
14 Mayıs 2009 Perşembe
Korkuyorum
Korkuyorum.
Değişmekten korkuyorum.
Çok değiştim; ama daha da fazla değişmekten korkuyorum.
Daha fazla bekleyemem sanırım. Ne olurdu zamanında gelseydin ya da geldiğinde kalsaydın.
Kalmayı becerebilseydin...
Sevemiyorum kimseyi.
Yok çünkü kimse! Bilmiyormuş gibi davranmayı bırak artık.
Yok kimse işte...
Sahte hepsi, herkes, her şey!
Kimse anlamıyor beni.
Onlar anlamadıkça ben iyice saklanıyorum kendi içime.
Beni çözebildiğine inandığında neden yarım bırakıp gitmeyi yeğledin?
Çok mu zor geldi 5 yıl, bilemedin 1 yıl, mutlu olmak?
Bakma öyle dediğime, ben de istiyorum binlerce 5 yıl olsun.
Hani iyimserlik benimkisi...
Hani sen de acı çekmiştin, hani huzurdu senin de aradığın,
Hani yaralarımızı saracaktık birbirimizin?..
Ne oldu bak? Biz de geçip giden 'zaman' olduk...
Neyse, boşver, yorma kendini, ben de yormayayım kendimi...
Yorulmayalım kısacası.
Kendimize acı çektirmek daha kolay, daha iyi!
Yapmam dediğim şeyleri yapabildiğim bir hayattayken, bana destek olabilecekken, olmamayı tercih ettin.
Sen de
Senden önceki de etti.
Senden sonraki de edecektir.
Bilemem belki etmez; ama etmemesi için pek de bir sebep kalmadı sanırım...
Üzüldüğüm tek nokta ne biliyor musun?
Neden beni bu yaşımda sardı bu kötü korkular, duygular, insanlar, hisler?..
Allah bilir ya, belki de şimdiden farkında olmamı istedi her şeyin.
Ona göre hareket etmemi istedi.
Bu kötü dünyada kaybolanlardan olmamı istemedi belki de.
Yok, yok...
Belki de böyle olmasının daha zor olacağını düşündü.
Daha çok acı çekmemi istedi belki de.
İster mi acaba?
Ben ona ne yaptım ki...
Kimsenin inanarak kapılacağı bir aşk yokken sen nerden çıktın
Duyduğum iki sözün biri yalanken seni kim böyle sakladı
Anlamadım daha önce nelere yıprandığını
Sorun bende mi anlamadım
Biz bu aşkla göklere
Duyulmamış düşlere
Kirlenmiş hayallere uçacaktık
Ben bilmem unutmayı ben bilmem
Yüreğimde ağırlığın
Sana esir canımla bu yollardan geçemem
Yalın - Ben bilmem
Duyduğum iki sözün biri yalanken seni kim böyle sakladı
Anlamadım daha önce nelere yıprandığını
Sorun bende mi anlamadım
Biz bu aşkla göklere
Duyulmamış düşlere
Kirlenmiş hayallere uçacaktık
Ben bilmem unutmayı ben bilmem
Yüreğimde ağırlığın
Sana esir canımla bu yollardan geçemem
Yalın - Ben bilmem
12 Mayıs 2009 Salı
Blog - Ben
Böyle bir git gellerdeyim bu aralar.
Antalya'ya gittim yine geçen hafta sonu. Gezmediğim birkaç yeri gezdirdi arkadaşım.
Daha böyle bir içmeli, dinlemeli, oturmalı taraflarını gezdim bu sefer.
- Anlık bir aşkım oldu. Geçti gitti.
- Hayatımdan kaldırdığım insanları yine sokmaya mı çalışıyorum ben?
- Nefret ediyorum kendimden!
- Ders çalışmak zorundayım; finallerim yaklaşıyor.
- Off Amerika'ya gitmeye az kaldı. Moralim neden bozuluyor benim?
- Salı günü İzmir'e gidiyorum! İzmir'i de görmüş olacağım artık.
- Çok mu gezdim bu dönem ben ne?..
- Yalnızım. Yalnızım deyince beni anlayanlar olsa keşke etrafımda hep. Yoklar...
- Gereksiz mânâlar yüklemişim birçok insana, bugüne kadar. Hepsini yok etmek istiyorum.
- Hayat tecrübesi denen şeyden de nefret ediyorum.
- Kötü olmak istiyorum. İyi olmaktan mutluluk gelmiyor.
- Küstüm sana blog! Sorma nedenini! Küstüm işte. Gidiyorum...
Gittim. Yokum bir süre. Kendi başına kal sen de blog! Nefret et benden.
Lütfen...
Antalya'ya gittim yine geçen hafta sonu. Gezmediğim birkaç yeri gezdirdi arkadaşım.
Daha böyle bir içmeli, dinlemeli, oturmalı taraflarını gezdim bu sefer.
- Anlık bir aşkım oldu. Geçti gitti.
- Hayatımdan kaldırdığım insanları yine sokmaya mı çalışıyorum ben?
- Nefret ediyorum kendimden!
- Ders çalışmak zorundayım; finallerim yaklaşıyor.
- Off Amerika'ya gitmeye az kaldı. Moralim neden bozuluyor benim?
- Salı günü İzmir'e gidiyorum! İzmir'i de görmüş olacağım artık.
- Çok mu gezdim bu dönem ben ne?..
- Yalnızım. Yalnızım deyince beni anlayanlar olsa keşke etrafımda hep. Yoklar...
- Gereksiz mânâlar yüklemişim birçok insana, bugüne kadar. Hepsini yok etmek istiyorum.
- Hayat tecrübesi denen şeyden de nefret ediyorum.
- Kötü olmak istiyorum. İyi olmaktan mutluluk gelmiyor.
- Küstüm sana blog! Sorma nedenini! Küstüm işte. Gidiyorum...
Gittim. Yokum bir süre. Kendi başına kal sen de blog! Nefret et benden.
Lütfen...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)