2 Ağustos 2023 Çarşamba

YALNIZ

Geçen hafta, içimdeki "evde durmama" isteğimi bir türlü bastıramadım. Sürekli dışarıda olmayı, bir yerlere gitmeyi, hatta tek başıma özellikle gitmeyi denedim. 1-2 kere başarılı olsam da içimdeki "ya şu arkadaşımı çağırayım, belki müsaittir bana katılır da daha eğlenceli geçiririm zamanımı" şeklindeki baskıya dayanamayıp arkadaşımla görüştüm. Tabi pişman değilim. Hazır hava güzel, geç kararıyor. Evden öğlen civarı hazırlanıp çıkıyorum. İlk bulduğum EspressoLab'a ya da evin yakınındaki Starbucks'lardan başlayarak İstanbul'un Marmaray güzergahındaki şubelerine yerleşiyorum. 50 derece köpüksüz bir flat white/latte ve bir parça çikolata ya da kremalı havuçlu kek ile başlıyorum kitabımı okumaya...

Keyif alıyorum şeklinde gözüküyor hayattan. Belki antidepresan etkisi, bilemiyorum. Başkalarının gözünden bakınca "ya çalışmıyor hala" şeklinde yorumlanıyorum belki de. Oysa ki artık "ya çalışmıyorum" şeklindeki bir düşünceyi içimden, kıyamet yaşıyormuş etkisiyle geçirmiyorum. "Yeter artık, ne yapabilirim, sizi mutlu etmek için ne yapabilirim?" şeklinde sakince bir soru soruyorum ve bu soruyu cevaplamaya bile tenezzül etmeyen insanları umursadığımı görüyorum.

Yalnızlık kelimesini de yok ettim galiba sözlüğümden. Yıllar önce her yere, sırf evden uzaklaşmak için giden Arif moduma döndüm. Şu anda da o haldeyim: Evden kaçıyorum. Böyle fırsatım olsa galiba birçok AB üyesi ülke vatandaşı gibi, alıp başımı kabul eden bir ülkeye gidip sıfırdan hayata başlayacağım. O kadar kaçasım var. Çünkü o kadar yalnızlaştırılmış hissediyorum.

Yeşil çay içiyorum balkonda. Yalnız. Seninleyim sadece Blog anlayacağım.

27 Temmuz 2023 Perşembe

Temmuz Raporu

Bir arkadaşım geçen gün bana, belki de "hani bu kadar dert etme kendine" amacıyla, "dert s*k gibidir, herkesinki kendine büyük gelir" dedi. Tabi bir de öncesinde ben ona şöyle demiştim: "Ya hayatında ciddi sorunları, dertleri olmayan insanlarla uğraşmak istemiyorum artık. Böyle keşke etrafımda sorunlu insanlar olsa, onlar da kendi dertleriyle boğuşurken bir nebze benimle ilgili daha empati kurabilseler." Şöyle bir düşündüm, hatta gel birlikte düşünelim Blog, hiperhidrozis, Tip 1 diyabet ve epilepsi; işsizlik ki aramıyorum bile bu halimle yapamayacağımı düşündüğümden çoğunlukla, 35 yaşına gelmiş olmam... Hani çevremde benim şartlarımda 1 tane arkadaşım var. Kendime yaklaşılmasını istediğim şekilde ona yaklaşıyorum, bilgilerimi paylaşmaya çalışıyorum en azından sağlıkla ilgili; ama sanırım bir anlamı yok O'nun için. O yüzden birileri benim şöyle derdim, böyle derdim var gibi şeyler söylemeye başlayınca sessizce dinliyorum. Sonra dayanamayıp saf saf konuşmaya başlıyorum işe yarıyormuş gibi ya da umursanıyormuş gibi.

Dün felaket sıcaktı Blog. 38 derece idi ortalık. Bilgisayarımı aldığım gibi Starbucks'a gittim öğlenden akşama kadar. Bugün de maşallah bir rüzgar esiyor bir hava kapalı ki anlatamam. Üşenmezsem saçlarımı keseceğim. Bir ara yine çıkayım dedim; ama ne gerek var? Serinken evde geçireyim zamanımı.

Sağlık/diyet konularında iki ileri bir geri gidiyorum. Dün çörek otu yağı aldım; onu tüketmeye başladım. Anneme ve babama da veriyorum. Sırf insanlara yük olmamak adına dikkat etmeye çalışacağım galiba.

Kalbim kırık bir de. Böyle anlarda en kırılan zamanlarım geliyor aklıma; eski patronumun ettiği küfür, sevdiğim kişinin ettiği küfür. Şu anda etrafımda benim gibi olan bir arkadaşım kalmadı buluşup bir kahve içebileceğim. 1 kişi vardı, o da tarihe karıştı. Bir şeylere zamanında sırf başkaları mutlu olsun diye izin verdim. Neden? Ya da sırf elimdeki işi kaybetmemek için neden birine "sen kimsin ya?" diyemedim? Neden şimdi bu hale dönüştüm ve eski halimi kazanamıyorum?

Sanki enerjimi tüketti birileri. Bu sefer nasıl o enerji dolu Arif'e dönüşeceğimi bilmiyorum Blog.

21 Temmuz 2023 Cuma

Yaz Mevsimi

Yaz mevsiminin en sevindirici, aynı zamanda da en eziyet şeklinde geçen dönemindeyiz sevgili Blog: Doğum günüm.

Epeydir uzak kaldık seninle Blog. Yazmak istemedim, belki yazacak bir şeyim yoktu, belki ihtiyaç duymadım; bilmiyorum. Buradayım yine de. Tam da yolun yarısı dedikleri o yaşa girmeden son gün öncesinde...

Yıllardır doğru düzgün diyet yapmıyorum. Yaptıklarım çeşitli bahenelerle hep yarım kalıyor; ama hafta başından beri farklı bir moda girdim. Çünkü sağlığımın kontrolünü kaybetmek üzereyim. Daha dikkatli olmak'dan çok daha ötesinde olmalıyım. O yüzden bu sefer başka başladım diyetime; daha doğrusu benim için en doğru beslenme şekline...

Yarın 35 olacak yaşım. Kaç yaşındasın sorusuna dilimle 35 diyeceğim; yalnız ne yüzüm ne vücudum (belki) ne de hayata yaklaşımım 35 demeyecek muhtemelen. Bugüne kadarki edindiğim tecrübeler, bundan sonraki hayatıma yardımcı olacak gözüyle bakmaya çalışıyorum. Yine de hayat işte... her an yeni bir tecrübe edinmeye gebe bırakıyor insanı.

Havanın sıcaklığından söz etmeme gerek yoktur herhalde? Bu sene ekstra sıcak hava. Haklı çıkmak istemiyorum; ama karıncaların yoğun çalışmasından dolayı galiba ki kış mevsimi de felaket gibi geçecek.

Bir de bugün saat 15:56'dan itibaren Turkcell müşterisi olacağım. Yıllar sonra bakalım nasıl hissettirecek bu durum. Çünkü Vodafone beni ve telefonumu çok zorluyor. Ev internetimin de taşınması gerekiyor. Ona da önümüzdeki hafta bakacağım. Şimdi şöyle geçip 1 saat uyuyasım var Blog.

İyi ki doğmuşum.

Mutlu yıllar bana.