3 Ekim 2021 Pazar

Başa Dönüş...

Evet Blog, yine depresyondayım. Yoksa başka nasıl çıkayım karşına aylar sonra?.. Bu hallerimi normal karşılayan tek şey sensin. Hani diyorum bazen, sen olmasan ne yapardım? Kime anlatabilirdim kendimi yargılanmadan, eleştirilmeden, sözüm kesilmeden, kırmadan, kırılmadan... Çünkü insanlar meyilli bu saydıklarıma. Birinin artısı, diğerinin eksisi... öyle dinliyorlar dertleşirken. Kendi süzgeçlerinden geçiriyorlar. Çünkü insanlar...

En son 33 yaşıma girmişim seninle. Ne de güzel umutlar beslemişim hayata karşı birlikte. Bak sana yazmışım ya "gidip alacağım o iPhone 13 Pro'yu. Sonra da yine almış olacağım Picopresso'mda latte yapacağım." diye... aldım ikisini de. Biri henüz ulaşmadı; ama buruk bir şekilde sevinmeye çalışıyorum 3 gündür telefonuma. Zorluyorum kendimi. Çünkü onun bile sevinci biraz kursağımda kaldı. Çünkü insanlar...

Çok eskiden ağlardım sana gelip "neden yalnızım" diye. Sanırım boşa ağlıyormuşum. Hayatta ağlamam gereken öyle şeyler varmış ki. Mesela "neden o şanslı(!) kişi ben olmuşum dünyaya gelerek." Seçim şansımın olmadığı şeylerle öyle yargılanıyorum ki anlatamam. İşim gücüm, hayatım, kalbim... Ne yaptığım konusunda artık hiçbir fikrim yok. Tam "her şey düzene girdi" diyorum, bir yerden başka bir şey patlak veriyor. Peki ne oluyor bunun sonucunda Blog? 2 gündür olan şeyler oluyor. Evde yalnızım, İyi ki yalnızım. Bütün sessizliğimi yaşıyorum kendimi dinleyebilmek için. İki gündür kaç saat uyudum hiçbir fikrim yok. Zaten uyuyorum, uyanıyorum, kalkıp dışarıdan belki modumu yükseltir umuduyla sanki yakın zamanda az yemişim gibi hamburger söyleyip yiyorum. Muhtemelen 2 gün daha böyle gidecek. Sonra neyse ki dönüyor bizimkiler. Daha önce bunun benzerini Amerika'dan döndüğümde yaşamıştım. Şimdi daha iyiyim. Mecburen iyiyim. Çünkü beni komaya sokabilecek bir hastalığım var...

Ben bu hayatı yaşamayı beceremiyorum Blog. İte kaka 33 yaşıma geldim. Yalnızlık ruhuma öyle bir yapışmış durumda ki kendim bile savaşamıyorum bununla. O yüzden bu sefer zorlamıyorum ne kendimi ne ruhumu ne karşımdaki insanı...

Makinede yıkanan çamaşırlar var. O arada sana yazayım dedim belki biraz rahat uyurum umuduyla. Yarın yine zoraki de olsa yeni bir gün olacak. Ne mutlu değil mi?..





24 Temmuz 2021 Cumartesi

Yeni Bir Yaş: 33

Ah be Blog... Hani bilmiyorum aylardır sana neden gelip yazmadım. Yazarken de ellerim titriyor, belki heyecandan, belki biraz serinledi hava, belki yine uzun bir aradan sonra depresife bağladım da sana sığınmaya çalışıyorum. Bilmiyorum...
Dün doğum günümdü. 33 yaşıma girdim. 30'lar galiba çabucak geçecek ve ben 40'lara gelirsem bir gün sağlam kafayla inşallah, o zaman anlayacağım "ya kaçırdım sanırım treni" diyerek. 2 pasta kestim.
Birini ailemle diğerini de teyzemle. Çünkü o teyzem başkaydı, gitmişken de aldım en çikolatalı fıstıklısından bir pasta... yedik afiyetle. Yedik falan diyorum da aslında yememeliydim. Çünkü'leri var sebep olarak, onları da anlatacağım.

Yeni yaşıma değineyim biraz. Asıl ana konumuz o çünkü. 33... bu yaşımı çok dolu geçirmeliyim Blog. İki tane güzel rakam bir araya gelmiş, hakkını vermem lazım. Bu arada 2021 güzel başladı. Seninle henüz paylaşıyorum; ama artık kendi mesleğimi yapıyorum şubat ayından beri. Sana makine mühendisi olarak yazıyorum. İşte bu yüzden biraz da yazamadım sana. Üst üste geldi birçok şey. Çoğunluğu da iş hayatımla ilgili. Güzel şeyler; Allah bozmasın. Bu yüzdendir ki 33 yaşım, yeni işim ve yeni bir ben olarak yazıyorum sana.

Yaklaşık 1 aydır diyetisyene gidiyorum Blog. 2-3 kilo verdim. Özellikle bel çevresindeki yağlardan gidiyor. Niye diyetisyen diyeceksin; çünkü kendi başıma diyet ya da spor yapamıyorum. Olmuyor. O dukan diyeti yaptığım zamanlardan eser yok. Tabi bana koca bir "öküz gibisin" diyen de olmadı ciddi ciddi. Hoş, dese de tınlamıyorum da neyse. 😅 O yüzden bu kurban bayramı döneminde yediklerim olsun, doğum günü pastalarım(!) olsun... şu 1 haftadır epey kaçırdım anlayacağın; ama olsun. Ne acelem var ne de başka bir kendimi zorlama durumum. Ne diyetisyen kaçıyor ne de ben...

Yalnızım Blog. Yal-nı-zım! 33'de değişir bu durum inşallah. Çok da ümitli değilim; ama Allah büyüktür, ne diyeyim. 😬 Böyle yalnız da iyiyiz; ama öyle anlar geliyor ki bir eksiklik, yarım hissetme durumu... olmuyor yani. Bakıyorum etrafımdakiler, en basitinden iş yerimdekilere. Bir yalnız/bekar/sevgilisiz ben varım. Yalnızlık da yoruyor.

En iyi arkadaşlarım uzaktalar. Sosyal hayatıma balyoz etkisi vuran Covid-19 pandemisi... Geriye kendimi vermem gereken iş hayatıma bırakıyor sonuç olarak. Mecburen öyle yapıyorum; ama değiştirmek istiyorum bu durumu. Zorla hayatıma birini de alamam ya da bütün dünyamı işime verip işkolik psikopat biri de olamam. Yapımda yok yani. Duygusal biriyim haddinden fazla. Haliyle her zaman yaptığım gibi akışına bırakıyorum durumu...

Paylaştığım görseldeki kedinin adı Miço. Teyzemlerin kedisi. Yani 1 senedir yanlarına nadir de olsa gider gelirim; ama bu sefercik az da olsa yakınlaşabildik. Kedi dediğin sırnaşık olur Blog. Yani hele ki benim gibi birini görünce kendini sevdirmeli o kedi; ama yok, bu kedi, kedi değil başka bir şey. Olsun, bir sabırla bekliyorum. Elbet o da bana ısınacaktır...

Bunların dışında diyetime uyduğum müddetçe şeker değerlerim normale dönüyor, daha az insülin tüketiyorum. İş arkadaşımla epey bir kahve olayına girmiş durumdayız. Kahve çekirdeklerimiz bittikçe yeni bir yerden kahve alıp birlikte deniyoruz. Ben bu dönemde Comandante C40 kahve değirmeni aldım mesela biraz paraya kıyıp. Onun da başka bir değirmeni ve bir de Wacaco'nın Nanopresso isminde manuel espresso yapan bir makinesi var. Ben de almayı planlıyorum; ama beni biliyorsun Blog, son sürüm delisiyim istemsizce ve firmanın yeni çıkardığı -henüz TR'de satışa çıkmayan- Picopresso versiyonunu almayı planlıyorum. Tabi gereksiz pahalı olmazsa. Pahalı demişken, iPhone 13 Pro almayı da düşündüğümü ekleyeyim ki ne kadar etrafa para saçacağımı/saçtığımı sen düşün. Yine de şükrediyorum; çünkü yıllar önce hayallerimde olan ve şu an sana bu satırları yazmamı sağlayan bir Macbook Pro'm ❤  var. Bir de şeytanın "Arif araba alsana bence" diye dürtmesi ve herkesin de şeytanı desteklemesi?.. Anlayacağın beklentilerim ve tatlı beklemelerim var.

Her şeye rağmen şükrediyorum iyi/kötü Allah'dan gelen, hayatın karşıma çıkardığı şeyler için. 33 oldum, epey olgun bir yaş. İçim hala 21. 😅

Şimdilik kaçıyorum sevgili Blog. 
Benimle kal.
👋

3 Ocak 2021 Pazar

Hoş Geldin 2021!

Nasıl geldiğin konusunda çok bir bilgim yok ya da umursamıyorum; ama geldiğin için teşekkürler sevgili 2021. Çünkü ben de dahil bütün insanların senden aşırı fazla umudu var. Malum, 2020 yılı ilginç(!) bir yıl idi.

20'lik dişimi aldırarak girdim yeni yıla. 1 hafta beni ağrısından öldüren bir diş düşün Blog. Hatta şöyle görselini de ekleyeyim de hatıra kalsın. Görselde yan yatmış şekilde duran dev bir diş var. Heh, o benim 20'lik dişim oluyor ve şu anda yok ağzımda. Sanırım yok, ne olduğunu bilmiyorum, ama cerrahi bir operasyonla adeta "yontularak" alındı o diş. Şu anda alınmayı bekleyen dikiş ipleri var ağzımın bir tarafında. Yeni yıla bir diş eksik girdim; ama çok şükür en değerli varlıklarım hayatımda. 🌿

2021 yılı için olan hedeflerimi geçen ay belirlemiştim. Buraya not almak yerine bu sefer direkt uygulamaya başladım. Geçen hafta bir önizleme şeklinde deneme yaptım. Pazartesiden itibaren de kesin şekilde başlıyoruz Blog.

Çok garip bir yıl oldu 2020. Yine de geçmişe dönük bir değerlendirme yapasım hiç yok Blog. Artık geçmişi sürekli irdelemekten yoruldum. Geleceğime dönük şeyler yapmaya başlama zamanım geldi; ama daha çok yaşadığım an'ın kıymetini bilmeliyim.

Bir tane Hitit duasına denk geldim geçen günlerde. Bunu uygulamalıyım dedim kendi kendime. O yüzden buraya da bırakarak senden sakince uzaklaşıyorum sevgili Blog.

"Tanrım,
beni yavaşlat.
Aklımı sakinleştirerek kalbimi dinlendir…
Zamanın sonsuzluğunu göstererek bu telaşlı hızımı dengele…
Günün karmaşası içinde bana sonsuza kadar yaşayacak tepelerin
sükunetini ver.
Sinirlerim ve kaslarımdaki gerginliği, belleğimde yaşayan akarsuların
melodisiyle yıka, götür.
Uykunun o büyüleyici ve iyileştirici gücünü duymama yardımcı ol…
Anlık zevkleri yaşayabilme sanatını öğret; bir çiçeğe bakmak için
yavaşlamayı, güzel bir köpek ya da kediyi okşamak için durmayı, güzel bir
kitaptan birkaç satır okumayı, balık avlayabilmeyi, hülyalara
dalabilmeyi öğret…
Her gün bana kaplumbağa ve tavşanın masalını hatırlat.
Hatırlat ki yarışı her zaman hızlı koşanın bitirmediğini, yaşamda hızı
arttırmaktan çok daha önemli şeyler olduğunu bileyim…
Heybetli meşe ağacının dallarından yukarıya doğru bakmamı sağla.
Bakıp göreyim ki, onun böyle güçlü ve büyük olması yavaş ve iyi
büyümesine bağlıdır…
Beni yavaşlat Tanrım ve köklerimi yaşam toprağının kalıcı değerlerine
doğru göndermeme yardım et.
Yardım et ki, kaderimin yıldızlarına doğru daha olgun ve daha sağlıklı
olarak yükseleyim.
Ve hepsinden önemlisi…
Tanrım,
bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için cesaret,
değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için sabır,
ikisi arasındaki farkı bilmek için akıl ve
beni aşkın körlüğünden ve yalanlarından koruyacak dostlar ver…"

Hoş geldin tekrar 2021 ve Blogumla birlikte olan 13. yılımız... 😇