17 Mart 2018 Cumartesi

Kivi Gibi Hissetmek

Epeydir yazamadım yine. Elim gitmedi diyelim. Gerçi bir süredir elim hiçbir şeye gitmiyor, sebebini de anlayabilmiş değilim. Ve hayır, bu hiç iyi bir şey değil.

Blog'umdan uzak olduğum için Blogger ile ilgili gelişmeyi de henüz öğrenebiliyorum. Eskiden http şeklinde başlayan bağlantı adresim artık diğer siteler gibi şifreli bir bağlantı sağlayabiliyor ve https şeklinde girebiliyorum. Yani tabi bloguma ziyaretçi gelmediği için, kendim pişirip kendim yiyorum bu güzelliği de. Olsun.

Kivi gibi hissediyorum bir süredir. Böyle asıl yetişmem gereken topraklarda olmayıp normalde yenilmemesi gereken bir mevsimde yeniyormuşum gibi hissediyorum. Normalde daha tatlı olmam gerekirken daha ekşi hissediyorum. Kivi gibi hissediyorum işte. Bilmiyorum Blog. Kiviyi seviyorum. Bu kış boyunca en çok yediğim meyve oldu; belki de o yüzden biraz kivi gibi hissediyorumdur...

Haftaya İstanbul'a doğru gidiyoruz. Bu benim "nefes alma" şeklim diye tabir ettiğim bir gezme tozma durumu olacak. Çünkü uzunca bir süredir içimde tuttuğum şeyleri yapmayı planlıyorum. Bunların başında tabiki mideme yönelik faaliyetler var. Hamburger gibi. Güzel bir yerde tabi.

Bir süredir kendimi verdiğim sözleri tutamama durumum var Blog. Tabi bu bende biraz negatif düşünme şeklinde bazı durumları ortaya çıkarıyor. 1-2 haftadır kitap okuyamıyorum bile. Kendimi Scandal izlemeye verdim. Sanki kaçıyormuş gibi dizi.

Geçen gün artık ne kadar ihtiyacım olduğunu önemsememekten vazgeçip kendime bir adet Apple şarj cihazı aldım. Tabi 90₺ gidip bayılmadım. Arif bayılır mı? Bayılmaz. 2 yıl Apple Türkiye garantili, yani kendi sitesindeki fiyatı dahil aynı özellikte olan şarj cihazını neredeyse yarı fiyatına getirdim. Bir de Aliexpress'den Ugreen marka kaliteli bir başka şarj cihazı aldım 5$'a. Onu telefonum dışındaki şeylerde kullanmayı düşünüyorum. Şu anda kendi iPhone şarj cihazım bozulduğundan beri kullandığım çakma Samsung cihazıyla şarj ediyorum her şeyimi. Ve tırsmaktan beter durumdayım. Ya telefonum ya powerbankim ya geçenlerde aldığım Mi Wifi 2 Router isimli cihazım ya da Mi Band 2'm bozulacak, Allah korusun yani. Bu arada Mi Band 2'yi satmayı düşünüyorum. Nasıl satacağım konusunda da bilgim yok. Çünkü gözümün önünde durdukça moralim bozuluyor. Ve bir yığın emekle Aliexpress'den zamanında aldığım bu bilekliği birine öylece veresim gelmiyor. Bir arada kondisyon bisikleti meselesi vardı. O daha da ilginçti ama sağ olsun eniştemle onu satabildik LetGo'da. Belki orayı kurcalarım bir ara ben.

O değil de bu yazıyı yazarken 2 tane kiviyi mideye götürdüm. 😅

Şuraya şu tuhaf ama ilgi çekici olan, İsrail'in Eurovision 2018'e katılacağı şarkıyı da bırakıp yazımı bitireyim:


25 Şubat 2018 Pazar

Kakaolu Sade Karışık Kek Tarifi

Dün canım nedense kek çekti. Böyle arada canım kek çekiyor. İnsanım ya hani, çekiyor... Annem de sağ olsun, hiç bulaşmaz böyle şeylere, eğer misafir falan gelmiyorsa. Ben de biraz becerikliyimdir, söylemesi ayıp. Neden söylüyorum o zaman değil mi? Kek yaptım. Ama bu tarz bir keki ilk kez denedim.

Önceden kek konusunda deneyimlerim oldu tabi ki. Bir keresinde havuçlu cevizli kek yapmıştım. Çok deneyimsizdim. Yani en basitinden bir kekin kabarmasını istiyorsak içine yoğurt; kabarmamasını istiyorsak çok fazla, süt koymamız gerektiğini bile bilmiyordum. Hatta un, kabartma tozu ve vanilyayı eklerken güzelce havalanması için elekten elememiz gerektiğini, sıvı karışıma ekledikten sonra da tahta kaşıkla karıştırmamız gerektiğini bilmiyorum. Metal değmemesi önemli o anda mesela.

Bir ara kakaolu pudingli keke tav olmuştum, onu yapıyordum sürekli. Bu sefer de, böyle içinden kakao sürprizli sade bir kek yapayım dedim. Ve bulduğum bir tarife bir şey ekleyip kekimi yaptım. Gayet de güzel oldu. ellerime sağlık diyerekten tarifi not düşeyim şuraya, ilerde lazım olur:

Malzemeler:
  • 3 adet yumurta
  • 1.5 su bardağı toz şeker
  • Yarım su bardağı sıvı yağ
  • 1 su bardağı süt
  • 2 yemek kaşığı yoğurt
  • 3 su bardağı un
  • 1.5 paket kabartma tozu
  • 2 yemek kaşığı kakao tozu ve 1 yemek kaşığı süt
  • İsteğe göre 1 paket vanilya ve 1 portakal kabuğunun rendelenmiş hali

Yapılışı:

Öncelikle tüm malzemeler oda sıcaklığında olmak zorunda. Bir kabın içinde 3 yumurta ve şekeri köpük köpük olana kadar çırpıyoruz. Sıvı yağ, süt ve yoğurdu ekleyip 1 dakika kadar daha çırpıyoruz güzelce karışana kadar. Daha sonra ayrı bir kapta elekten geçirdiğimiz unu, kabartma tozunu ve dilerseniz bir paket vanilyayı sıvı karışıma ekliyoruz ve bir tahta kaşık yardımıyla topaklıkları gidene kadar karıştırıyoruz. Hazırlanan bu karışımı ikiye bölüp bir tanesine isteğe göre portakal kabuğu rendesi, diğerine de 2 yemek kaşığı kakao tozunu ve 1 yemek kaşığı süt ekliyoruz. Ayrı ayrı karıştırdığımız bu karışımları önceden yağladığımız kek kalıbına önce sadesini sonra kakaolu olanı olmak üzere döküyoruz. Ve önceden 150 derecede ısıttığımız fırınımıza koyup yaklaşık 45 dakika pişiriyoruz. Bir ara kürdanla kontrol edebiliriz içinin pişip pişmediğini; ama 45 dakika yeterli oluyor hemen hemen her fanlı ayarlı fırın için. Fırından çıkartınca kalıpta soğumasını bekliyoruz, daha sonra servis yapılabilir. Afiyet olsun. Bu da dilimlenmiş hali kekimin:

17 Şubat 2018 Cumartesi

Arif'in Soyu Sopu


Helllooooğğğ!

Böyle giriş yapınca sempatik mi olunuyor sevgili Youtuberlar? Hayır, benim ihtiyacım yok sempatik olmaya da merak ettim. Şahsen bir erkek için bile bazen fazla sempatik olabiliyorum. Hiç olmamaktan iyidir yine de.

Son günlerde bir herkes devletimizin yeni elektronik hizmeti sayesinde soy ağacına ulaşmaya çalışıyor. İlk günlerde ne yazık ki sistemi kitleyecek boyuta geldiğinden, geçici olarak kapattılar tabi. Sonra açıldı. Ben de sonra bakarım demiştim ki sonra baktım ve soyuma ulaştım.

VEEEE!..

Tabi ki halis mulis Türküm. Zaten ne mutlu Türküm diyebilene. Öeh. Burada biraz dalga geçtim bazı insanlarla, yok efendim kimileri aşırı milliyetçiymiş de geçmişinde Rus/Ermeni falan filan varmış da... Amaaan! Ama yine de şuna sevindim, baba tarafımda hep aynı yerde kalmışlar, isimler tuhaf değil; anne tarafım da aynı yerde kalmışlar aynı şekilde. Yani baba tarafımdan Erzurum, anne tarafımdan da Kars olarak gözüküyorum. Doğulu deyince insanlar esmer birilerini bekliyor genelde; ben de kısmen "acaba geçmişte araya sarı birileri mi karıştı" diye düşünürdüm aynaya bakınca. "Böyle kumral ve ela gözlü olmak nereden geliyor güzelim(!)" diyordum aynada kendime. Oluyormuş. Bilemedim.

Teknolojik anlamda şişmiş durumdayım son zamanlarda. Çünkü 4.5 yılı geçen ayfonumun bataryasının şiştiğini fark ettim. Bildiğin şişmiş ve ekranı kaldırmış biraz. Yarın birgün patlar mı Allah korusun ama? Tırsıyorum kısmen, çoğu zaman da boş ver diyorum kendime. Şimdi eğer telefonumu bir yere verirsem batarya değişimi için, korkuyorum diğer tüketiciler gibi şikayetlere sahip olurum diye. Apple da bu modele bakmıyor sanırım, baksa da bilmem kaç ₺ ister ki daha fazla masraf yapmak istemiyorum bu telefona. Şimdilik zaten kullanmamı gerektiren bir hayatım da söz konusu değil.

2018 için olan "en fazla kitap okuduğum sene" hedefimde 6. kitabımı bitirmiş ve 7. kitabıma başlamış bulunmaktayım. Yerdeniz serisini okuyorum. 2. kitabındayım ve çok değişik bir havada ilerliyor ikinci kitapta. İlk kitap güzeldi. Ben 2. kitabı da 1.'nin kaldığı yerden devamı olur diye düşünmüştüm, ama okuduğum üzere biraz farklı ilerliyor olaylar. Aynı karakterler henüz yok okuduğum kısma kadar olan yerlerde. Bakalım neler olacak ilerleyen dönemlerde. Biraz gidip kitabımı okumaya devam edeceğim.

Bahsetmek istemezdim; ama 14 Şubat denen bir tarih var. Her ne kadar bahsedince, belli bir kesim tarafından "kapitalist gün" olarak adlandırılsa da, ben aslında o günden bahsedip asıl mevzuya dem vurmak istiyorum her sefer: Çünkü yalnızım Blog. Sevgili olarak değil de, biraz "sevgi" olarak yalnızım. Allah daha iyi etsin diyorum her duamda.