14 Ağustos 2017 Pazartesi

Dijital Detoks

Malum her şeyin bir detoksu var yıllardır. Özellikle yaz mevsimlerinde insanların zayıflamaya çalışmasıyla daha da artan detoks olayı, artık dijital anlamda da yerini aldı. Ve ismi de Dijital Detoks!

Detoks deyince, vücuda bir şeyleri alıp "temizleme" ritüeli geliyor akla. Bu sefer biraz durumlar değişecek ve kendimizi bazı şeylerden uzak tutacağız.

Dijital deyince benim aklıma online tabanlı şeyler geliyor direkt. Böyle, nasıl desem, veri aktarımını temel alan şeyler.

Şimdi veri aktarımı deyince masum mu gözüktü ne? 😀

Biraz herkesin bildiği masum(!) veri aktarımlarından bahsedeyim.


Facebook!

Twitter!!

Instagram!!!

Bunlar artık "ya işte doğru kullanıldığında zarar vermez ki" boyutunu çoktan geçtiler. Öyle böyle değil, epey geçtiler. Geçen aylarda bir süre bunlardan uzak kalma girişiminde bulundum. Zaten aktif olarak kullanan biri değilim, daha çok gözlem ve stalk (💩) amaçlı kullanıyorum diyebilirim. Ama uzak kaldığım dönem boyunca daha iyi hissettiğimi kesinlikle söyleyebilirim. Neden mi?

Çünkü en basitinden günde ortalama 10-40dk'lık bir zaman boyunca telefonu daha az kullandım. Telefonun ekranına daha az baktım. Ve daha da önemlisi, görüntülediğim dijital verilerin bende yarattığı negatif etkilerinden uzak kalmış oldum.

Tabii bunları kapatın ya da kullanmayın diyemiyorum. Zira ben de bir süre sonra basit bir sebepten ötürü açmak durumunda kaldım.

Peki o zaman dijital detoks konusunda ne yapabiliriz?

Çok basit. Herhangi bir gün belirleyip o gün boyunca ya tam gün ya da mümkünse sizi zorlayacak kadar uzun bir süre boyunca, telefon/televizyon/bilgisayar ekranından uzak durabilirsiniz. Saat başı profil kontrolleri, mail gelmiş midir acabaları, televizyonda ne var bi' bakayımlar, dur ben arkadaşımı arayayımlar... bunları da yapmıyoruz. 💋

Çalışanlar için çok zor olabilir bu durum. Mesela haftanın 6 günü çalışıp da eve akşam dönen kişiler "ya benim, yemeğimi geç saatte yiyip sonra TV/laptop/tablet karşısında takılmak tek eğlencem" dediğini de duyar gibiyim. Şöyle bir yarım saat göz atıp bütün o veri aktarımı sağlayan düşmanlardan uzak durabilirsiniz. Kitap okuyabilirsiniz. Sakince uzanıp müziğinizi dinleyebilirsiniz. En olmadı, yapmanız gereken rutin şeyleri yapabilirsiniz. Yeter ki elektrik ve sinyal saçan şeylerden uzak durun. Ve inanın bütün günün yorgunluğunu en iyi o şekilde atmış olursunuz.


Ya da hafta sonu...

Cumartesi ya da pazar.  Bir gün boyunca tek dokunduğunuz telefon olsun. O da sadece gelen mesaj ya da aramalara dönüş yapacak şekilde tabii. Mümkünse de uzun telefon görüşmelerinden kesinlikle kaçının. En zararlısı o. 👎

İşte Dijital Detoks bu kadar basit. Tek yapmanız gerekenler özetle şunlar:

  • Laptop, tablet, telefon, televizyon gibi ışık ve sinyal saçan cihazlardan uzak durmak ve daha az kullanmak
  • Gece uyurken bulunduğumuz odada ilgili cihazları kapalı veya uçuş modunda tutmak
  • Mümkün olduğunca elektrikle çalışan cihazların olmadığı alanları tercih etmek (En azından belirli zamanlarda uzun süreli uzak durmak)
  • Ruhsal anlamda etkileri içinse sosyal ağları daha az kullanmak, hatta mümkünse tamamen kapatmak...
Bunları 1 hafta bile uygulasanız, aradaki farklı hissedeceksinizdir.

Haydi bakalım!

🚀

10 Ağustos 2017 Perşembe

Sıcak

Yaz mevsiminin son ayındayız Blog. Sıcak havalar beni sanırım en çok bu sene bunalttı, bütün hayatım boyunca yani. Sıcak yani, başka bir açıklaması yok. Ellerim için yıllar önce olduğum ameliyattan eser kalmadı desem yeridir. Olabildiğince sakin kalmaya çalışıyorum. Çünkü yani agresif biri haline dönüştürüyor yaşadığım bu durum. Birilerine anlatmaya tahammül bile edemiyorum. Ne anlayacaklar? Nasıl anlayabilirler ki?

Laptopımı söktüm bugün. Yani 8 yıldır kullandığım laptopım bile sıcak havalarla boğuşuyor inatla, çok şükür. Laptopımın parçalarını temizlerken bu sefer ilk kez soğutucu fana ekstra önem verdim. İşlemcimle olan bağlantısına kadar söküp temizledim. Değişikliği fark edebiliyorum. Bir süre de böyle gidelim Blog. Bilgisayarım bari beni yarı yolda bırakmasın. Yeni bir bilgisayar için, daha doğrusu hayalimdeki bilgisayar için, herhangi bir bütçem yok çünkü. 6000TL'den bahsediyorum.

İnsanların saçma sapan iyimserlikleri artık beni baymaya başladı. "Her şey güzel olur, yeter ki pozitif düşün" ya da "daha güzel şeyler olacaktır, sabret" gibi sözlere gerçekten inandıklarından şüpheliyim. Böyle küfredesim geliyor artık. Ama içimden ediyorum. Duysalar. 😊

İşin bir de şu kısmı var. Ben normalden fazla açık sözlü ve dürüst bir hale dönüştüm. Bu durumum, diğer durumlarımla birleşince, insanlar beni "depresyonda mısın?" diye sorgulamaya başladılar. Depresyon ve ben? Yok artık. 😀

Çok yenilik yok hayatımda Blog. Eskiden görüştüğüm ya da bir şekilde hayatımda olan ve artık olmayan 2 kişi bana yazmışlardı son 1 hafta içinde. Aynı muhabbetler, aynı hikayeler, kısmen aynı yalanlar... "Peki" deyip geçiyorum. Yoruldum, sonuçta ben de insanım. Ve yıl olmuş 2017. Bu saatten sonra güvenden bahsedecek değilim.

Aklıma 2010 yılında İspanya'da gezerkenki zamanlarım geldi. Sonra fotoğraflara bakarken şu fotoğrafımı gördüm. Saçlarım çok ve uzunken 😂 Bir de güneş yakmıştı her yerimi. Ama Barselona güzeldi. Bence Barselona hala güzeldir...


27 Temmuz 2017 Perşembe

Ben (kalp) Salatalık

Nasıl desem, böyle 29 olunca hiçbir değişiklik olmuyor insanın hayatında. Geçen gün Facebook ve Instagram profillerimi geri açmak zorunda kaldım. Liseden, belki de en son evlenecek olan bir arkadaşım, düğün fotoğrafı paylaşmış. Ben ŞOK. Gençler evleniyor yahu. Ben de yaşlandım ya sanki.

Hesaplarımı geri kapatacaktım sonra yine vazgeçtim. Sanırım böyle kısır bir döngü bendeki bu durum. En son Facebook bana "yeter Arif." diyecek. Der mi sence Blog?

Demez... 

Gördüğün üzere Blog, artık sayfalarda reklam var. Normalde sana reklamları bulaştırmak istemiyordum; velhasıl, mecbur kaldım sanırım. Durumu fazla dramatize etmek istemesem de, biraz öyle. Google Adsense geçmişimizi biliyorsun. Uzun yıllar önce onay alınıp iptal olmuştu, sonra onay alamamıştım kaç kere, sonra vazgeçmiştik ki son başvurumda onay alabildim. Eh Google da mecburen, tarayıcılardaki reklam engelleyicilerle zor savaşıyordur herhalde ki, onay verdi. bir de Admatic var. Ama bu iki reklam da seni okumaya gelenleri rahatsız etmeyecek şekilde duruyorlar. Ne seni ne de okumaya gelecekleri... Kimse gelmiyor da işte. Neyse...

Yazıda paylaştığım saygıdeğer salatalık fotoğrafı, geçen akşam dikkatimi çekmişti. Malum şu sıralar mevsimi, böyle bol bol salatalık yiyoruz Blog. Önce dedim ki "bu tıpkı virgüle benziyor" sonra baktım "bence benimki gibi yarım kalmış bir kalbi tamamlamak için yaratılmış" Ben de hemen tamamladım. Çünkü benim tamamlayabildiğim sadece böyle şeyler... Velhasıl, Instagram profilimde paylaştım. Hazır epeydir yoktum, bunu paylaşayım dedim. Eh, tabii benim öyle "ay benim hayatım süper! Bak ne güzel her gün her gece farklı yerlerde farklı insanlarlayım" durumum yok. Olmasına da gerek yok. Şey gibi geliyor bana, insanlar hayatlarının bu şekilde olduğunu göstermeye "ısrarla" çalıştıkça, sırf o fotoğrafları paylaşabilmek adına yaşıyorlarmış gibi geliyor. Suçlu kim biliyor musun? O masum, güzel ve profesyonel fotoğraf makineleriyle aldığı zevki paylaşmaya çalışanlarda. Haliyle diğerleri de "benim de vardır muhakkak hayatta paylaşacağım bir şeyler" diyerek her bir haltı paylaşabiliyorlar.

Bu arada doğum günümdeki kuzenim kına gecesi ve erkeklerle olan akşam oturması pek eğlenceliydi. Tek hatırladığım, bir ara acıktığım ve midemi düşünürken, insanlara tabak hazırladığım sırada gözlerimin doymuş olmasıydı. Öyle ki kendime hazırladığım özel tabakla uzun süre bakıştım. Sarmalar, kete dilimleri, tatlılar ve çayımla sessiz bir seans geçirdik. Bu arada malum kimsem yok paylaşacağım, buradan sana söyleyeyim Blog. O gün biri dikkatimi çok çekti. Sonra kendime "boş ver Arif. Sen vazgeçeli çok oldu" dedim. Ve günü öylece bitirdim...

Çok sıcak be Blog. Neyse.