11 Nisan 2017 Salı

+N'aber? -Ben de iyi değilim, boş ver...

Sinemia macerasından sonra böyle olacağımı ikimiz de biliyorduk Blog.

Harçlığımın oldukça azalacağını, zaten pek arkadaşımın olmayışının ve yalnızlığa iyice alışmamın verdiği sonsuz güçle(!) daha da kendime dönük kalacağımı biliyorduk şimdi birbirimizi kandırmayalım. Yukarıda Allah var sonuçta. Yine de biraz fazla geldi sanki ha? Ne dersin?

"Her duyguyu bu kadar derinden yaşamak zorunda mıyım?" diye sorup duruyorum kendime şu günlerde. Cidden bak, birinden ayrılmak için 1 senemi harcıyorum, telefon numaraları değiştiriyorum falan. Dışarıdan biri izlese ya deli der ya da ergen bu der. Oysaki saflığımdan hep. Kendime ettiğimden hep. Vallahi bak.

Benim yine her şey aynı be Blog. Düzelmiyor hiçbir şey. Bozuk bir durum da yok aslında, ama eksik çok fazla. Hani şu standart hayatın gerekliliklerini kastediyorum: İş, aşk, ev, para vs. Yok onlar. Yine de karnımız tok, sırtımız pek çok şükür. Daha ne olsun? Bir de içime sor bunu diyorsun değil mi Blog? Biliyorum.

Yalnız şu son 2 ayda çok iyi anladım. Dış görünüş hiçbir b*ka yaramıyor. Yaramıyor. Birinden etkilenmiş, hoşlanmış olman hiçbir halta yaramıyor. Eğer ki cebinde karşındakinin gözünü az ya da çok doyuracak kadar paran yoksa, o dış görünüşler, yok efendim elektrik almalar falan... fasa fiso. Şöyle geçmişime dönüp bakınca gördüğüm birkaç şey var. Hayatıma aday olarak bile giren kim olduysa, bir noktadan sonra bendeki bu "parasal" belirsizlikten dolayı gitti ya da alacağını aldı ve kendi yoluna devam etti. Tabi bunlar yüzüne söylenmedi insanın, ama belli bir olgunluğa ulaşınca daha iyi anlayabiliyor insan.

"Lan, hani benden etkilenmişti? Hani hayatında benim gibisi çok nadirdi ya da hiç denk gelmemişti? Hani sevgi önemliydi daha çok?" bu ve daha benzeri birçok sorum var her bir karşıma çıkana Blog. Tek bildiğim bir şey var, o da bu konuda kendi cesaretimin üstüne kimseyi görememiş olmam. Bu da diğerlerinin korkak olduğunu ima ettiğim anlamına gelsin Blog. Çünkü öyle. Ve üzgün olmadığım için de kusura bakma. Sorry not sorry.

Bir de bir kısmıyla daha sonra karşılaşınca bana hayattan tavsiyeler falan veriyorlar. Ya arkadaş, tövbe estağfirullah. Git biraz sevmeyi öğren diyesim geliyor. Çünkü artık bulunduğum iğrenç ortamdaki insanların en büyük sorunun ne olduğunu tam anlamıyla kavramış oldum: SEVMEYİ BİLMİYORUZ. Ondan  hep öyle gecelik modda gidiyor her şeyleri. Neyse, bu konuya girmeyeyim yeteri kadar uzak kalmaya çalışıyorum hepsinden. Hem ben bir tanesi çıkıp "ben seninle her şeye varım" demediği sürece, kusura bakma da Blog, şeyimde bile değil.

Önümüzde referandum var. Yanımızda iyice iğrençleşen bir savaş var. Daha devam edeyim mi negatif şeylerden? 😐

Az önce ablamgile bebek bezi aldım kredi kartımdaki kampanyayla. Yani bugüne kadar 4 farklı kredi kartı kullandım. HSBC, İş Bankası, Finans Bank ve Teb. Şu anda hepsi kapalı, ama bir senedir falan kullandığım CepteTeb kredi kartım, diğer kredi kartlarımdan edindiğim faydaları çoktan geçti. Hele o HSBC ve İş Bankası kredi kartlarım... limitlerimi doldurduğum zamanları bilirim. Ne düzgün kampanya ne puan... Neyse, CepteTeb'in ikinci Gitti Gidiyor kampanyasını kullandım. Böylece 1 adet bebek bezi 58 kuruşa gelmiş oldu. Bilmeyenler garipser tabi. Ben de ilk başka "öhöhöh böbök bözö nö kö yöö" diyordum. Ama günde 5-6 tane bez değiştirince insan bir dumur oluyor.

Pazar günü teyzeme takılıp günübirlik anneanneme ziyarete gittim. Teyzem de gidemiyordu eşinin rahatsızlığından dolayı, ben de epeydir görmemiştim. Yenibosna'ya kadar teyzemin arabasında gittik geldik sohbet ederek. Anneannemin alzaymırı var. Yani hatırlıyor hepimizi çok şükür 87 yaş civarında. Ama arada bir değil de çoğu zaman olmamış olayları anlatıyor. Öyle bir anlatıyor ki bilmeyen biri inanır. Benimle ilgili de bir hikayesi var anneannemin uzun bir zamandır. Güya ben teyzemin kızlarından birini istiyormuşum ve ona diyormuşum, gerçekleştirsin evliliği diye. Bunu ilk öğrendiğimde gülmüştüm. Bir seferlik bir şey demiştir geçmiştir diyordum, ama meğersem arada aklına geldikçe açıyormuş mevzuyu. Ben oradayken de açtı. Sen o kızı boş ver, onlarla olmaz da falan da filan da. Gülsem mi ağlasam mı bilemedim. Tam öyle bir ikilemde kaldım Blog. Sonra teyzem yetişti de konuyu değiştirdi. Yaşlılık işte. Bunlar var Blog, bunlar benim başıma da gelecek. Ben bunları düşünürken ne yapayım sevmeyi beceremeyen ya da cesareti olmayan insanları. Tek başıma yaşarım hepsini. En azından minnet etmem hayat arkadaşı diyebileceğim birine. Anlatabiliyor muyum?

Şu şarkıyı dinledim 5-10 kez yine bu yazımı yazarken. Şu sıralar dolunay var bu arada. Hadi bakalım Arif, yine güzel(!) bir gece bekliyor seni.

25 Mart 2017 Cumartesi

Sinemia

Eveeet! Bugün de 30 günlük Sinemia üyeliğimle son filmimi izlemiş oldum. Böylece eski, hareketli olmayan, günlerime dönebilirim. Hala diyorum: İyi ki almışım o 1 aylık üyeliği. Çünkü bana çok güzel bir 1 ay yaşattı. Her filmi tek başıma da izlemiş olsam, film izleme bahanesiyle dışarılarda tek başıma da dolaşmış olsam... çok güzeldi. En güzeli de yalnız vakit geçirmeyi epey benimsemiş olmam. 😌

Toplamda 16 filme gittim Sinemia ile bu 30 gün boyunca. Üyelik bedeli olarak 50 TL ödemiştim ben. Ve yaptığım hesaplamalar üzere:

1 - Olanlar Oldu - Gebze Center (2D) - 18TL
2 - Karanlığın Elli Tonu - Gebze Center (2D) - 18TL
3 - Parçalanmış - Akasya AVM (2D) - 23TL
4 - John Wick 2 - Gebze Center (2D) - 18TL
5 - Lion - Akasya AVM (VIP Salon)* - 34TL
6 - Gizli Sayılır - Akasya AVM (2D) - 23TL
7 - Logan - Akasya AVM (IMAX 2D)* - 28TL
8 - Recep İvedik 5 - Gebze Center (2D) - 18TL
9 - Ay Işığı - Akasya AVM (2D) - 23TL
10 - Deli Aşk - Akasya AVM (2D) - 23TL
11 - Kong: Kafatası Adası - Marmara Forum (4DX)* - 33TL
12 - Tatlım Tatlım: Haybeden Gerçeküstü Aşk - Gebze Center (2D) - 18TL
13 - Güzel ve Çirkin - Akasya AVM (IMAX 3D)* - 32TL
14 - Yaşam Kürü - Akasya AVM (2D) - 23TL
15 - Bu Dünyanın Dışında - Zorlu Center AVM (2D) - 25TL
16 - Yaşam - Maltepe Park (2D) - 22TL

Toplam yaklaşık: 400TL'lik bir masrafa girebilirdim bu filmleri, yazdığım formatlarda izlemek isteseydim.

Tabii ben yol masrafı, yediklerim ve içtiklerimi de katmıyorum. Yoksa bana 50 TL'den daha pahalıya mal oldu. Yine de mutluyum.

Filmlerden hangisini çok beğendiğimi değil de, en beğenmediğimi söyleyeyim: Deli Aşk. Sonra da Recep İvedik 5. Bu iki filme gitmemeyi dilerdim.

Bir de sinema salonları var. Hani şu en yüksek fiyatlı Akasya ve Zorlu Center var ya, buradan Cinemaximum'a sesleneyim: Koltukları rezil oraların yahu. Hele Zorlu! O nasıl koltuklar ya? En iyisi Gebze Center'daki koltuklardı, ne yalan söyleyeyim. Hayır, sözde bir de o iki AVM elit(!) ya hani, neyse...

4DX tecrübesi güzeldi ama.

Böyle işte Blog. Son 30 günüm böyle geçti, ama içimden geçenler daha başkaydı. Yalnızlığım tam geldi kalbime oturdu. Daha da kalkmaz... 😟

11 Mart 2017 Cumartesi

İşsizlik

Evet. İşsizlik.

İnanır mısın Blog, bir tek sen bana sormadın neden çalışmadığımı, neden işe girmediğimi... bir tek sen zamanla soğumadın benden ya da işsizsin/paran yoktur diye düşünüp bunu dile getirmeyip de saçma bahanelerin arkasına sığınmayan... bir tek sen kasmadın beni.

Son 1 sene içinde konuştuğum yeni tanıştığım ya da eskiden tanışmış olduğum bütün insanlar, ailem haricinde, bana "para yiyen, paramı yiyecek, geleceği belli olmayan vb. türde" ithamlarda bulundu. Dile getirmese de çoğu, bariz hissedilir boyutta oldu. İlk tanışmada insanlar birbirini tanımaya çalışır mesela normalde, ama konu "Arif neden çalışmıyor?" şekline dönüştü her defasında. Bir de eskiden tanıştıklarım var mesela, onlar da zamanında benzeri şeylerden ilgilerini yitirmişler demek ki "Arif'in geleceği belli değil, ne yapayım onunla" demişler herhalde, o yüzden karşılaşınca ya da konuşunca konu "ben de işte öyleydim, hayat da zor be Arif, yarın ne olacağımız belli değil" ya da "evet adım atmalısın 'kardeşim'(!)"...

O yüzden ilk kez biriyle tanışmadan önce özellikle belirtiyorum "iş mevzusundan konuşmayalım ne olur diye" ama konuyu illaki oraya getiriyorlar hep be Blog. Ve o soğuyan muhabbetler, düşen suratlar... Gördükçe üzülüyorum. Ne yapıyorsun Arif diyorum. Ne yapıyorsun kendine?

Sahi ne yapıyorum ben Blog? Ne zaman pes edeceğim? Bugün duş alırken bunu düşündüm. "Artık kapatmalısın bu defteri Arif. Artık sana malum konuda mutluluk yok. Sen yalnızsın ve yalnız kalacaksın." İnsanların saçma sapan bahaneleri, istekleri, beklentileri, korkuları, tahammül edilemez tuhaflıkları, seninle örtüşmeyen yaşam biçimleri...

100 kişiden 5 kişi mantıklıysa, bunlardan sanırım 1 tanesi %20'lik bir ihtimalle benim için yaratılmış oluyor adeta. Ömür yetmez be Blog.

Neyse.

Sinemia üyeliğim sayesinde zamanım dolu geçiyor. Eğlenceli de. 24 Mart'da bitiyor. Ne yapacağım diye düşünmeye başladım çoktan. Zira uzatamam, o kadar lüksüm yok. Geçen gün 8. filme de gittim. Bu sekiz filmin biri VIP salonda, biri de IMAX formatında. Haftaya da 4DX formatında bir film izlemeye gideceğim Marmara Forum'a. Buradan nasıl gideceğimi az çok öğrendim. O değil de tek başıma epey takılır oldum. Eskiden zorlardı beni ama neyse...

VIP salondaki rahatlığımın fotoğrafını koyayım dedim. Vallahi kıçımı devirdim yattım öyle izledim çoğu zaman filmi. Lion'u izlemiştim o salonda.

Yarın iki yeğenim de bana emanet tüm gün. Pazar günü yine yalnız bir şekilde yollara vuracağım kendimi. Muhtemelen yine Akasya AVM'ye giderim. Hatta erken kalkarsam Moonlight'a giderim. Belki hızımı alamaz karşıya bile geçerim. Hatta Çorlulu Ali Paşa Medresesi'nde nargilemi içer dönerim. Belki de hiçbir şey yapmaz evde kalır dizi izlerim. 😔