5 Eylül 2014 Cuma

Bodrum Beni Mi Bekliyorsun?

Şu iki hafta değişik geçti Blog. Hani iyi ve kötü, tarif edemediğim şeylerle doluydu. Bir ucundan tutsaydım yaşadıklarımın, ya dibe batardım ya da göklere çıkardım. Biraz abarttım bu tabirle, ama asıl demek istediğim şey, benim korkuyor olmamdı. Mutlu olmaktan da mutsuz olmaktan da korkuyorum. "Böyle bir şey olabilir mi Allah aşkına?!" dediğini duyar gibiyim, ama oluyor. Böyle bir hale büründü her şey. Korkularla dolu bir hayal dünyasındayım.
Hiç mi güzel bir şey olmayacak ya da her şey mi kötü?
Değil...

Aslında iyi olan birçok şey var, ama ben kötü olanların üstünü kapatmaktan çok yoruldum. Sanırım ondan batıyor hayat bana.

Çok az kaldı Blog. Bak ağustos bile hemencecik geçti. Geriye kaldı yarım bir eylül ve son rötuşları yapacağım ekim. Sonra mutlu son TSK'nin beni sahiplenmesiyle gerçekleşecek. Happy Ending misali.

En azından ekimin başına kadar yapacaklarımın az çok belli olması biraz zamanı daha farklı geçirtiyor. Yine de ekim ayı biraz zorlu geçeceğe benziyor.

Peki ben hazır mıyım? HAYIR!
Yine de geçtiğim hafta çok yoğun bir duygusal dalga etkisindeydim. Güzeldi. Bol bol ağladım, bol bol hissettim. Güldüm, mutlu oldum. Sevdim, sevildim. Hayatı yaşadım yani.

Şimdiyse önümde, ablamların beni de yanlarına aldıkları kısa bir Bodrum tatili var. Ona odaklandım kısmen. Tek istediğim sabah güneş doğmak üzereyken uyanıp otelin sahiline gidip güneşin doğuşunu izlemek. Üşürüm belki. Üstüme ince bir şey alırım. Ya da hiç almam, şort ve tshirt ile içime kadar işletirim havayı, güneşin selamlamasını... 10 gün sonra Bodrum'u da görmüş olacağım. Kısmetse.

İçim nasıl diye sorarsan eğer, her zamankinden daha karışık olduğunu söyleyebilirim. Çünkü çok korkuyorum Blog. Senelerce kaçtığım şeylerle yüzleştiğim bir yaş'ı geçiriyorum. Ağır geliyor biraz. Gururuma dokunuyor, hatta yumrukluyor. Bilmiyorum.

Bir de aylardır bekledim albüm sonunda yayınlandı. Şimdiden birçok kez dinledim albümün tamamını. Keşke canlı da dinleyebilsem onları. İngiltere'deki konserleri çok uygun fiyatlı ve yoğun değil. Belki olur bir gün.

Kim bilir?..

Dipnot: 15-20 Eylül arasında Sundance'dayım.

19 Ağustos 2014 Salı

Durul(-a)mayanlar

Ben kötümserlikten vazgeçsem de o benden vazgeçmeyecek sanırım. Şu son birkaç ayımı da bu konudaki savaşımla geçireceğim galiba. Olsun. Zaten zaman benden yana geçmiyor pek, alışkınım. Sorun değil.
+ Seni anlıyorum.  - Emin misin?..
Bugün yine bir arkadaşımla dertleşirken bilinçsizce kurduğum bir cümleye takıldım. Ona "Artık hissetmiyorum. Düşünmekten bile yoruldum. Öyle ki o düşüncelerimin hepsi uyuşmuş el gibi, varlıkları var; ama hareket ettiremiyorum. Ve sanki hep uyuşuk kalacaklar gibi. Çünkü gittikçe daha da kötüleşiyor."

Bitmedi lanet yaz! Sonbahar gelse de içimdeki olup biten her şeye en azından mevsimin tepki verdiğini görebilsem. En azından yağmur yağar, rüzgar eser; ağaçlar yapraklarını döker, insanların suratları asılır "yaz gelse ya" şeklinde saçma çırpınışlarına şahit olurdum.

Amsterdam'daki Hollandalı bir arkadaşımın bana ısrarla hayat rengi katmaya çalışması, aynı cümlelerle bile olsa, epey garip geliyor her sefer. İnsanların aynaya bakmadan yaptığı yorumlara bitiyorum. Gülesim geliyor sinirden ama beceremiyorum, ayıp olur diye.

+ Peki, seni anlıyormuş gibi yapsam benim olana kadar? - Ne kadar tatlısın. Bir o kadar da mal.
 Facebook'un arkadaş listende olmayanlara mesaj atarken seni üstü kapalı tehdit etmesine ne demeli? Ne zaman attığımı hatırlamıyorum, ama eski sevgilime attığım bir mesajı "Eğer şu kadar ücret ödersen eski sevgilinin Gelen Kutusu'na, eğer ödemezsen spam muamelesi gören mesajını Diğer klasörüne göndereceğim. Seçim senin." demesi üzerine, "f*ck you!" deyip normal şekilde göndermiştim. Aldı mı hatırlamıyorum. Ama bilgisayardan Facebook profiline girip özellikle mesaj kutusundan özellikle Diğer klasörüne bakmazsa, muhtemelen mesaj silinmiş bile olabilir. Ha çok önemli değildi zaten, ama bugün başka eski bir arkadaşıma yine aynı şeyi yapıyordu. Bu sefer "hiç göndermiyorum o zaman" dedim. Göndermedim.

+ Ya bir kere öpeyim n'olur? Belki seni anladığımı anlarsın. - Ben de seni benzinle yaksam bir kereliğine. O zaman ateşle oyun olmayacağını anlarız ikimiz de, olmaz mı?
Duygularım uyuştu özetle Blog. Birkaç aylık ömrüm kaldı. Sonra da isterse arkamdan ağlasınlar, isterseler gülsünler.

14 Ağustos 2014 Perşembe

Yepyeni Ben

Dün sıfırladığım belleğime bugün cila çektim diyebilirim. Sürekli takip ettiğim bir astroloji blogunda okuduklarımdan sonra da yaptığım cilalama işleminin doğru yolda olduğu kanısındayım.

Dün durup düşünmeye karar verdim bir süreliğine. Normalde duygularımın bende yoğunlaşıp düşünce sistemimi tıkaması dolayısıyla yapamadığımdan, dün biraz zaman ayırdım. Hala daha da düşünüyorum. Demek ki zaman ayırmak lazım-mış.

Neden bu kadar korkuyorum kaybetmekten? Neden bir işe başlarken kötü sonuçla biteceği ihtimalini düşünüp, hatta yapacağım onca emeğin boşa çıkacağını düşünüp kendime geri adımlar attırıyorum her sefer? Ve neden sürekli aynı hataları yapıyorum birini sevmek konusunda?

Bilmediğim çok şey var yine sevgili Blog; ama artık öğrenmek için çabalıyorum. Çoğunu nasıl yapabileceğimi bilmesem de deniyorum.

2-3 gündür dengeli beslenme konusunda büyük adımlar attım. Bugün yaptığım spor çok idealdi. Sabah-akşam böyle devam edersem hem fit hem de zayıf bir Arif olacak ki benim de istediğim 1-2 sene önceki halimden daha iyisini yakalamak.

Bugün güzel başladı ve güzel de bitmek üzere. Akşam üzeri annemgile "haydi ormana çay içmeye gidelim" dememle dünden hazır olduklarını anladım. Doğal su kaynağının yanında oturup kitap okumanın bana verdiği huzur da ayrıca güzel oldu.

Sakinim. Hatta sakinim demek bile istemiyorum. Bu benim normal halim olsun dileğindeyim hep. Öyle de olacağına inanıyorum. Bu sefer başaracağım Blog. Biliyorum bazen sadece üzülmekten ibaret tüm çabam; ama artık bunun önüne kocaman bir set çekip istediğim ya da olmasını hayal ettiğim şeyler için kendimi zorlayacağım. Mesela İrlanda... Allah'ım, ne güzel bir ülke! Her zaman hayallerimde orada yaşamak var. Gördüğüm ülkeler de güzel, ama İrlanda deyince aklıma her yeri yemyeşil, insanları hep eğlenceli, mutlu ve huzurlu bir yaşam geliyor. Belki yanılıyorumdur, bilmiyorum; ama çok istiyorum. Bu mesela hayallerimden bir tanesi...

Şu anda gördüğün üzere, ruhsal ve fiziksel sağlığımı dört dörtlük yapmaya çalışıyorum. Önümde ciddi anlamda beni zorlayacak şeyler var. Aslında "var" da demek istemiyorum. Çünkü artık her birine ayrı bir tecrübe ya da önümdeki minik bir engel gözüyle bakıyorum kısmen.

Bugün böyle yani Blog. Birçok konuda dersimi almış ve derin nefesleri yaşayan bir bünyeyle yazıyorum şu anda. Çünkü artık arkadaşlarımdan, eski sevgililerimden, kısaca hayatımdaki her bir insandan ayrı ayrı edindiğim tecrübeler, anılar, tokatlar, kapanan kapılar... çoktan boğazıma kadar gelmiş ve taşmıştı. Her birine dur diyebiliyor olmalıydım, yine de keşkeli cümleler kurmamak adına, bundan sonra güncellenmiş Arif'le devam edeceğim hayatıma.

Ve beni her zaman ters köşe yapan duygularım... Bugüne kadar verdiğimin yarısını bile alamadım Blog. Çünkü her "tamam bu sefer oluyor galiba" derken başka başka yüzlerini gördüm hayatıma girenlerin. Kötülemiyorum. Sonuçta kandırılmış durumum olmadı. Onlar hep öyleydi. Bense sadece inanmak istediklerime inandım. Duymak istemediklerim için kulaklarımı tıkadım. Bundan sonra kimle ne kadar ileri gidebilirim bilmiyorum, ama bildiğim bir şey var ki o da gördüğüm kadar vereceğimdir.

Bir de bundan sonra giden/biten kişi/ilişkiler arkasından oturup günlerce, aylarca yas tutmayacağım. Eski Arif'e göre, bu halim duygusuzca gelirdi, ama içimdeki kızgınlığı kendi kendime yaşamak istemiyorum artık. Kendimi bir şeylerden ya da birilerinden uzak tutmak da istemiyorum. Tabii bu benim "ortalık malı" edasında dolanacağım anlamına gelmiyor.

Belki konuşmaya ihtiyacım vardır şu anda. Var ya da... bilmiyorum. Çünkü aylardır birçok arkadaşımı uzak tuttum kendimden. Israrla benimle kalanlar oldu, sağ olsunlar; ama çoğu bana düşman kesildi adeta. Son 1 haftadır hattımı Türkcell'e taşıdığımdan beri normalde haberleştiğim insanlarla numaramı paylaşmaya başladım.

Ve Blog, hani ben birilerini bunalt(-mış)tım ya, bugün fark ettim ki aslında ben de bunalmışım. Çünkü birilerine verdiğim şeyleri göremeyince sürekli hırpalayıp durmuşum kendimi de. O yüzden şimdi üstümde rahatlık var benim de. Tıpkı diğer kişilerde olduğu gibi.

Peki bundan sonra ne olacak? 
Artık iyileşme zamanı. Her alanda... her anlamda...

Şu şarkıyla ayrılıyorum bu sefer. Çünkü 2-3 hafta içinde albümleri çıkıyor en sevdiğim grubun. Bu şarkılarının sözlerinde de, yanlış anlamıyorsam şöyle diyor: "Herkesin arkadaşa ihtiyacı olur. Peki sonrasında seni kim sevecek? Sen onların güvenebileceği biri olabilecek misin?"