15 Aralık 2013 Pazar

Uzaklar...


Merhaba Blog, nasılsın?

Sana da karlar yağdı mı Blog? Her yerini beyazlattı mı dünyanın? Temizlik, saflık, duruluk getirdi mi sana da? Yoksa soğuktan şikayet eden, evden çıkamadığı için depresifleşen biri mi oldun?.. Nasıl oldun? Benimlesin yine de, biliyorum.

Bu akşam bir arkadaşım bana psikiyatriste gittiğini söyledi. Ben her ne kadar ona, gitmelisin, desem de; o henüz gidebildi. Sonuçlarından memnun kalır diye umuyorum. Çünkü ben 3-4 aydır mutluyum. Yine de bir gariplik hissetmiyorum, değil. Özellikle şu son günlerde. Sanki buraya, Diyarbakır'a, geliş amacımı tam olarak benimseyememiş gibi hissediyorum kendimi. O yüzden bu akşamı, yine, kendime ayırdım. Düşünmek için, biraz daha olup bitenleri idrak edebilmek için, daha iyi nefes alabilmek için, eskilerin eski olduğunu kabul etmek için biraz da...

Negatif olan şeylerden bahsetmeliyim biraz. 2013 kitap okuma hedefimden toplamda 7 kitap uzaktayım Blog. Ve 15 gün var. Yetiştirmem imkansız. Buna üzülüyorum mesela, yine de aylardır kitap okuyamıyor olmama daha çok üzülmeliyim. Çünkü uzak kaldım kitaplarımdan. Hayatımdan birini çıkartınca açılan boşluğu doldurmak için çok çaba sarfettim. Ve başardım... Doldurmuş durumdayım. Artık bir boşluk yok. En azından kafam sakin. Öte yandan diyetime bir türlü rutin uyduramıyorum şu sıralar. Her sabahım, akşamımla bozuluyor. Devam ettiremiyorum. Ablamdayken böyle oluyor. İstanbul'da da böyleydi mesela. İştahım mı açılıyor nedir? Diyarbakır'ın eti güzel bu arada. Burada yediğim lahmacun sayısı, ömrüm oyunca yediğimin yarısı kadar olmuştur galiba. O derece çok yemekteyim. Güzel, ne yapabilirim??? 

Bu akşamı, yukarıdaki saydıklarım ve daha saymadıklarım/sayamadıklarım için düşünme zamanı ayırdım kendime. Düşünüyorum. Ve bakalım yarından itibaren ne kadar başarılı olabileceğim. Bunların dışında, telefoncuğumla çok mutluyum. Bir iPhone sahibi olabilmeyi feci şekilde istemiştim. Ve Ağustos'dan beri kullanıyorum. Aşırı aşırısı mutluyum. Çünkü beni bilgisayarımdan tamamen uzaklaştırdı. Oyun oynamayan ben, birkaç oyun yükleyeyim derken, bilmem kaç oyun yükledim. Bir de WhatsApp çevrem oldu Blog. Görmelisin. Geçen gün adeta sabahtan akşama kadar elimdeydi telefon. Hatta arkadaşlarımdan birkaçı sitemkar şekilde "hep online'sın Arif??!!" tiribine girdiler. Ne yapabilirim? Burada henüz arkadaş edinemedim... Yani edindim; ama başkasının arkadaşı gibi oldu. Sözde... Bilmiyorum, o durumlar karışık biraz Blog. Boş ver. Yine de telefoncuğumla daha az vakit geçirmeyi hedefledim artık. Sanırsın ki sevgilim var. Belki de vardır? Kim bilir...

Hedeflerime odaklanmalıyım Blog. Tek diyebileceğim bu...

3 Aralık 2013 Salı

Ios 7 için #WhatsApp Güncellemesi

Sanırım Apple'ın cihazları için ios 7 güncellemesini yayınladığından beri bekliyorum WhatsApp'in güncellenmesini. Ben gibi birçok Iphone kullanıcısı da bekliyordur eminim. Çünkü WhatsApp'in bir önceki sürümü, ios 6'nın temasında çalışmaktaydı ve epey de itici duruyordu o şekliyle...

Sonra Twitter'da ve internette, beta tester olan kişilerden internete belli görüntüler sızdırıldı. Ve daha da merakla beklemeye başladım... Derken bu sabah uyandığımda, son 2 haftadır her sabah yaptığım gibi, App Store'a baktım ve şu görüntüyle karşılaştım:


Güncelleme orda beni bekliyordu... Hemen güncelledim tabii ki. Şu andaki sürümü 2.11.5 olan WhatsApp tamamen ios 7 uyumlu ve harika bir görünüme sahip. Bir de yeni sohbet ikonları, yeni mesaj bildirim sesleri, üç boyutlu harita görüntüleme ve ios 7 klavyesi gibi pek çok yenilik bulunuyor. Beyaz ağırlıklı olarak gelen yeni tasarımla birlikte bazı yeni özellikler de geldi. Kullanıcıların engelledikleri kişilere göz atmaları için daha iyi bir arayüz, resim göndermeden önce kırpma işlemi gibi yenilikler de kullanıcılara sunulmakta...

Peki Blog, dersen ki neden bu kadar heyecan yaptım basit bir uygulama için? Tek diyebileceğim, telefonumla geçirdiğim zamanın %85'ini WhatsApp kullanımım oluşturuyor. Hele ki bulunduğum şehirde arkadaşımın olmayışı, hala, benim mevcut arkadaşlarımla ve aile üyeleri de dahil iletişimimi WhatsApp'den geçirmeye zorluyor. Rahatsız da değilim açıkçası.

Uygulama sayfası şu şekilde, yorumlara bakılırsa, herkes beğenmiş: WhatsApp

Şimdi WhatsApp'de yazışmalar daha zevkli. Sabahları alınan günaydınlar, geceleri verilen iyi geceler daha egzotik.

Yazdıkça yazasım geliyor yahu!

22 Kasım 2013 Cuma

Neydi Giden

Hiç olmaz diye kalbimden geçen şeyleri yaşadım son aylarda. Hala biraz sızlar içim, değiştirdiğim ya da bitirdiğim şeyleri düşündükçe; ama zaman ilaçtır derler ya hani, bekliyorum ben de, zamanla geçer diye...

Bazı konularda silkelenip kendime gelmeyi düşünmüyorum hiç. Sonuna kadar hatırlayıp, sonuna kadar acısını yaşayıp, bir daha hiçbir şeye, hiçbir kimseye bir şans vermemek var içimde. Hiçbir şey için... Bunu bir kere daha demiştim 2012 yılı başında. Ben kaçarken o "şey" özellikle gelip beni bulmuş, düzenimi bozmuştu. Yani demem o ki, aslında ben ne kadar kaçsam da saklansam da olacak bir şey yine oluyor, her konuda. Yürüyerek geleni, koşarak kovalamak da istemiyorum; ama artık o hale geldi bazı şeyler içimde. Şimdi başka şeyler var içimde, başka duygular dönüp duruyor kafamda. Sakince izliyorum hayatımı. Kendimi akışına bıraktım bu sefer. Yapmam gerekenleri yapıp, çekiliyorum köşeme. Büyük beklentilerim yok, ne insanlardan ne de hayattan. Karnım doysun, derdim az olsun... buna razıyım.

İnsan cesaretli olmalı Blog bazı konularda. Sevgisini, öfkesini, mutluluğunu, hüznünü... gerektiğinde karşısındakine çok açık bir şekilde göstermeli. Bunlar cesaret gerektiren şeyler. Bazı konularda da gurur olmaz mesela. Olmamalı. Bilmeli insan ne istediğini. İstediğini de elde etmeye çalışmalı... Çalışmasına da, ben beceremiyorum bunu sanırım. Çok istesem de korkuyorum, kendime güvenim olmuyor o anda; ama istediğim şeyler olduğunu biliyorum.

Bunları yazarken bile kendime kızıyorum. Evimin duvarına işemiş birine duymam gereken kızgınlık neden yok bende? Neden hala savunmaya geçiyorum, "başka yer bulamamıştır, olsun" diyorum... Demesine de, susuyorum yine. Boşver'melerim moda oldu artık.

Bugün 22 Kasım. Dünya için sıradan bir gün, benim için ise yine soğumuş kahve tadında, Blogumun başında geçirdiğim bir başka gece. Başkaları için nasıl bir gün acaba... Neyse.

Zaman diyorum Blog. Neleri unutturmuyor ki insana...