6 Temmuz 2013 Cumartesi

Nokta Koyabilirim Bazen

Nokta koymak için diyeceklerim var. Mesela;

* Ramazan ayı geliyor. Ve tüm dileklerimle, dualarımla, olabildiğince nefsimle hazırım. Kabul olur-olmaz. Ben tüm inancımla hazırım.

*Gönül işleri var bilirsin Blog. O işler fedakarlık istiyor bilirsin. Bilirsin fedakarlıkta nasılım. Anladın sen onu Blog.

* Şu sıralar 6 sene öncede olsam ne yapardım diye düşünüyorum. Bir de 6 sene sonra dönüp ne yapardım diye sorabilme ihtimalim olan şeyleri düşünüyorum. Düşünüyorum Blog.

* O değil de, Ramazan ayı geliyor tüm kudretiyle.

* Geçen Perşembe, neredeyse 2-3 yıldır ayak basmadığım Kızılay'a gittim. Oradan Tunalı'ya... Yanımda O ve Diğerleri vardı Blog. Mutluydum. Son 2-3 ayımın buhranının hepsini attım. Çok iyi oldu. Yine olsun, yine gideyim.

* Eteklerim tutuşmadan yapmam gereken şeyler var Blog. Ramazan'ı bomba gibi geçirmeliyim Blog. Beni dinliyor musun sen blog??!!

* Devremülkten döndüğümden beri kitaplarım bana küsmüşler gibi. Elime almıyorum okumak için. Neden? Tam 9 Türkçe romanım var bitmeyi bekleyen. Ayda 4-5 kitap okuyorum ortalama dersek. Bilemedim...

* Özetle. ÇOK İYİYİM! *gülensurat*

* Son iki günde bir şey keşfettim Blog. Ona uymayı düşünüyorum o yüzden.

Öperim.

25 Haziran 2013 Salı

Biraz Uzak


İnsanlardan tek istediğim, gerçekten bana değer verenlerden bahsediyorum, sonuna kadar açık sözlü ve dürüst olmalarıydı. "Arif kırılır", "Öyle demeyeyim, Arif üzülür" diye iyi niyetli düşüncelerin aslında bir kısmının özünü koruduğu düşünülürse, "Arif kırılmasın, şimdi hiç uğraşamam, bırakayım böyle düşündüğümü sansın, açıklamaya gerek yok" şekline dönüşen düşünceler ne kadar zarar verici, ne kadar üzücü oluyor anlatamam.

2 gündür telefonum kapalı, açmayı da düşünmüyorum. Nasılsa bana ne güzel bir haber geliyor, ne de başka bir şey. Facebook desen, eylemler yüzünden tam bir çöplüğe dönüşmüş durumda. Girmiyorum, bakmıyorum bile ne var ne yok, insanlar ne paylaşıyor diye. Eylemlerle ilgili hiçbir şekilde pozitif/negatif yorum yapmadım, yapmayı da düşünmüyorum. Bu halim yüzünden bana tavır alan arkadaşlarımın da farkındayım; benim sessizliğime saygı gösteren arkadaşlarımın da. Susuyorum yine de, hiçbir şey olmamış gibi davranıyorum. Unutacağımı sanmasın kimse yine de... Twitter, zaten kendime verdiğim sözlerden sonra çok boş gelmeye başlamıştı bana Blog. Demek ki Twitter'ı gerçek anlamında, başkalarının ne yaptığını takip etme anlamında diyorum, bir ben kullanıyormuşum. Artık kimsenin hayatını umursamadığım için bir anlamı da olmuyor. Ha sana gelip neden bunlardan bahsediyorum diye düşünebilirsin. Bilmeni istediğim için Blog. Arada bir gelip sana yazarken ne tip yollardan geçtiğimi bil diye anlatıyorum belki de. Belki bir nevi negatif düşüncelerimi aktarıyorum sana, içimde daha da fazla büyümesinler diye. Ve internet deyince aklıma gelen bunlar olduğu için. Seni de internetle kullanabildiğim için. "Duygusal" olmaya çalışan dünyamdan bahsedemiyorum bile. Hani bazen sözle de olsa diyorum ya safım ben diye, galiba cidden safım bazı konularda. Hala insanların sevebileceğine, karşısındaki için, kendi duyguları için savaşabileceğine inanıyorum saf saf. Karşımdakilerin "sen daha iyilerine layıksın" sözlerini "neden böyle diyor ki, ben daha iyilerini mi istiyorum sanki" diye düşünürdüm. Hiç aklıma gelmezdi o sözlerin aslında "Arif, tamam uzatmayalım, bitirelim, sen kafandaki iyileri bulmaya çalış, onları hak ediyorsun" gibi bir anlam içerdiği... İstenmediğim ya da sevilmediğim anlamını içerdiğini hiç düşünmezdim. Diyorum ya safım biraz, "öyle demek istemiyordur" diyordum kendi kendime. Oysa ki öyle demek istemeyen o cümleleri kurmaz ki. Kolayca vazgeçmez de o şekilde. Sonra düşünüyorum ben sevilmeyi hak etmiyor muyum yoksa diye. Neden biri bana "sen daha iyilerine layıksın" diye bir cümle kurar ki diye düşünüyorum. Israrla zorluyorum kendimi güvenmek için birine. Ben zorladıkça karşımdaki vazgeçiyor. Anlamıyorum neden böyle insanlar. Ya da ben neden pes etmiyorum, bunu da anlamıyorum; ama yoruldum sanırım. Ben biraz farklı bir kalbe sahibim galiba Blog. Kovulsa da sevmeye devam eden, gurursuz bir kalbim var. Israrla uğraşan, bir şekilde vazgeçmeyen bir kalbim var; ama benim de sabrım var. Gururum olmasa da sabrım var Blog... 

Bilgisayarımı hiç açasım gelmiyor şu günlerde. Evdekiler kendi havasında zaten. Havanın ısınmasından nefret ediyorum. İsyan etmek için yığınla sebebim olmasına rağmen susuyorum mesela. Yalnız olduğumu hissediyorum Blog. Vazgeçilmiş ve yalnız. Umursanmayan, kendi dünyasında kendini yücelten biri gibi hissediyorum. Kimseye ihtiyacı olmadığını bilen; ama birine ihtiyaç duymak isteyen biri gibiyim. Kitap okuyorum sadece. Hiçbir faydam yokmuş gibi. Hep kendime yönelik her şey. Sanırım böyle devam edecek hayat bundan sonra. 1 senedir değişmediğine göre, galiba alışmam gerekiyor her şeyden yoksun yaşamaya. Sevgiden, dosttan; mutluluktan, huzurdan...

20 Haziran 2013 Perşembe

Eskisi Gibi

Bir önce yazıma ufak bir ekleme daha yapmalıyım Blog. Nasılım şu anda sorusuna...

Pes ediyorum. 2 sene önce yaptığımı yapıyorum yine. Yapmam gerekiyor. Sanırım Allah'ın benimle ilgili düşünceleri çok başka. Gerçekten mutluluk üstümde eğreti gibi duruyor. Ne zaman yakalasam, ya elimden kaçıyor ya da ben yanılıyorum benim için olduğu konusunda. Yine vazgeçiyorum. Yapamıyorum işte, olmuyor. Hiçbir şeye odaklanamıyorum. Eksik diye tanımladığım duyguları kimse savaşarak sahiplenmiyor benim için. Hep bir boşvermişlik, vazgeçmişlik, olmasa da olur duygusu var herkeste. Ben de öyleydim. 2 sene önce öyleyim. Demiştim, vazgeçmiştim. O zaman kendime döndürüyordum dünyayı. Şurada da yazmışım! O günlerde başladı birçok şey ciddi anlamda. O zaman ayakta duruyordum, sokmuyordum hiçbir düşünceyi ne aklıma ne de kalbime. Şimdi ne haldeyim...

Vazgeçtim ben de Blog. Olmayacağını bildiğim şeylerin peşinden koşmaktan çok yoruldum. Her kapının kapalı olmasından çok yoruldum. Sosyal hayat yok, iş hayatım yok, içimde bir şeyleri gerçekleştirmek için büyük bir istek var; ama yok işte o kapı yok! Kendim kapı yaratamıyorum ki geçeyim içinden. Son 1 senedir kendime ettiğim işkenceden dolayı çok kötü durumdayım. Neye elimi atsam, güvensem hep boşa çıkıyor. Sorsalar Arif suçlu, Arif haksız.

İstemiyorum artık hiçbir şey. Yoruldum koşturmaktan, çabalamaktan, uğraşmaktan. Yine uzak tutuyorum kendimi her şeyden. Hiçbir zaman yakışmadığım renkleri üstüme uydurmaya çalıştım. Değilim işte! Çok yoruldum Blog.

Keşke ölsem. Keşke ölsem ve bitse bütün bu olanlar. Daha yaşamam gereken kaç yıl var bilmiyorum; ama benim hiç gücüm kalmadı.