21 Mayıs 2013 Salı

Neden Ben?

Hep merak etmişimdir, acaba ne kadar daha bu şekilde işkence edebilirim vücuduma ve ruh halime, diye. Ya da daha ne kadar devam eder bu altın gibi gözüken; ama içindeki topraktan sadece benim haberim olan, hayatım diye...

Bir de merak ederim, ben gibi biriyle başkalarının nasıl sorunu olabilir diye. Ne alıp veremedikleri vardır acaba benimle diye. Ne zararım vardır acaba diye başkalarına...

Ne zaman öleceğimi de merak ediyorum. Sonum acaba kendi ellerimden mi olacak diye de düşünüyorum sürekli. Hele ki bugün bütün inancımı yitirdiğimde daha da düşünür oldum bunu. Aptal bir ilaca umut bağladığıma mı üzüleyim, o ilaca bu ülkede ulaşmaya çalıştığıma mı üzüleyim, ülkemde doğru düzgün ilgi gösterilmediğine mi üzüleyim, ölme isteğimin her geçen gün artmasına mı üzüleyim, çevremdeki bana değer veren insanların da üzülmesine mi üzüleyim bilmiyorum.

Bugün böyle isyan konusunda maksimum seviyedeydi ruh halim. Şu yazıları yazarken, ellerimin neredeyse eskisi kadar terliyor oluşu ayrı bir dramatik sahne adeta. 

Beni anlarmış gibi gözüken insanlara ne demem gerekiyor Blog? Derdime, dertsiz haliyle ve anlamadığı bariz belli olan haliyle ortak olmaya çalışanlara ne demeliyim? Daha yaz ayları bile gelmeden bütün hayatımı ve sinirlerimi altüst etmiş bozuk hayatım için ne demeliyim? Sanki bütün gün evde oturacakmışım gibi algılanan hayatımdaki en büyük sorunumu anlamayan insanlara ne demeliyim peki?

Üniversiteden mezun oluncaya kadarki hayatım boyunca zaman ve özellikle yaz ayları bir şekilde geçti; ama artık bir adım atmam gerektiği; ama bu sorunumun gözümde ve fiziksel olarak hayatımdaki büyüklüğü, ileri değil daha çok geri adım atmama neden oluyor.

Artık yarım hayalleri istemiyorum. Yarım umutları, yarım kalmış şarkıları, aşkları istemiyorum. Hiç sahip olmamış olmamdan daha çok yoruyor bunlar beni. Hele bir de kendimi yeteri kadar kötümser hissettiğim bu hayatımla hiç ışık tutamıyorum, kendime ve yanımdakilere. Hele insanlar... En sahip çıkanı bile bir gün gelecek pes edecek, vazgeçecek, bırakacak, unutacak olan insanlar... Birine güvenmek ne kadar zor artık, kimse anlamıyor.

Artık hayatından mutlu olmayan; ama mutsuzluk sebebi maddiyat olan insanlardan öyle nefret ediyorum ki. Çevremdeki böyle her herkesi defetmek istiyorum ilk fırsatta hayatımdan. 

Çok üzülüyorum kendime Blog. Ben gibi olan insanlara da üzülüyorum. Neden biz ya da neden böyle bir dert diye soruyorum kendime, Allah'a... Bilmiyorum. Artık dua etmek de yük gibi gelmeye başladı. Ölmek tek çözüm yolu gibi geliyor. İşte, bilmiyorum. Çok yoruldum.

11 Mayıs 2013 Cumartesi

Gelecekteki Sevgiliye Mektup


Gelme sevgili. Beni duyuyor musun? Gelme.

Kalmadı içimde, güven duygusuna karşı en ufak bir inanç.

Sanma ki birlikte yapacağımız şeyleri düşler dururum. Hayal kuramıyorum artık eskisi gibi.
Gelme.
Yol yakınken, daha bir şey paylaşmamışken, dön geri.

Bakma gözlerimin içine sanki bir umut arar gibi. Tükettim hepsini senden öncekilerde.
Birazcık inancın varsa aşka, gelme.

Bırak beni kendi halime. Unut gitsin tüm gülüşlerimi. Hepsi birer yansımaydı belki de gördüklerinin. Vazgeç.
Sevemiyor bu kalp artık kimseyi. “Ben değiştiririm” duygusundan uyan ve anla tüm gerçekleri.

Gelme, yalvarırım.
Artık güçlü de değilim hiçbir şey için. Savaşamıyorum kendimle bile. Gelme ki tutunayım artık hayatıma, devam edeyim çıktığım bu yoldaki amacıma.

Gelme.
Sen unutmuş olsan da ben unutamam senin geçmişini. Böyleyim işte biraz, ben değil biz olunca, sadece geleceği değil; geçmişe de sahip çıkmaya çalışıyorum. Elimde değil…
Ben diğerleri gibi değilim. Olmadım, olamadım. Çok duydun bu sözleri belki de; ama inan benimkiler, belki duyduğun en masum olanları.

Artık düşünmek beni daha fazla yoruyor. Hayal kurunca, içimde bir yerler kanıyor adeta. Utanıyorum aynaya bakmaktan. “Bu umutsuz yüz benim olmamalı” diyorum.
Umut etmeye çalıştığımda yüzümün ıslanması keşke yağmurdan olsaydı diye geçiriyorum her defa içimden. Sonra yine keşke’yi alet ettiğim için daha da fazla üzülüyorum.

Gelme ne olur…
Bir kere daha üzülmeyi kaldıramam ben. Sana kolaydır belki üç kelimelik sevişmeler. Benim sözlere de inancım yok.

Gelme.
İstemiyorum hiçbir şeyi. Olacak güzellikler de sana kalsın. İstemem. Beri dursun gelecek mutluluk…
Eğer geleceksen de, beni öldür ki rahat edeyim. Canımı kendi ellerinle al.
Belki “ciğerlerine çektiği havayı bile kıskandı” derler, suçsuz çıkarsın…

Sen en iyisi gelme. Dön geri sevgili. Nasılsa sen de diğerleri gibisin.

Hoşça kal...

4 Mayıs 2013 Cumartesi

Perilere Sesleniyorum

 Zaz'ın yeni albümündeki en sevdiğim ikinci şarkısını paylaşarak başlamak istedim yazıma. T'attends Quoi isimli şarkısı hoşuma gitti. Anlamı "ne bekliyorsun" imiş. Sanırım Fransızca dilinde aldığım başlangıç kursunu heba etmemek adına, bu yaz bol bol Fransızca da çalışsam çok iyi olur.

Havalar gittikçe ısınıyor. Annem ve babamın beni bu yönde anlamadığı kesin. Belki ellerinden bir şey gelmiyor diye öyle yaklaşıyor da olabilirler. Anlaşılmayı sorgulamadığım tek konu, çektiğim hastalıkla ilgili olan şeylerdir. Yine de sinirlerimi bozacak yaz sıcakları hemen bir adım ötemde...

Geçen gün keşfettiğim "umudum" dediğim bir ilaçla ilgili yaptığım araştırma biraz moral bozucu ne yazık ki. İthal bir ilaç olması, fiyatının, henüz bilmesem de, pahalı olması, beni 4-5 kere değil; 1000 kere düşündürüyor. Robinul imiş adı. Adeta bir Robin Hood'u andıran ismi var. Ki o ilaca o gözle baktığım da doğrudur ne yalan söyleyeyim... Velhasıl, 2 tane doktora mail attım bununla ilgili, belki dönerler. Daha sonra da üniversitedeki öğretim elemanlarına atmayı düşünüyorum. Çünkü araştırma yaparken bazı makalelere denk gelmiştim.

Nasılsın Blog? İyi misin? Duyduğuma göre domaninin yenilenmesi gerekiyor. Senelik masrafın $10 olması çok değil. Hatta birçok insandan daha faydalı olduğunu varsayarsak, ortalama 2 adet kahve fiyatına tüm dertlerimi dinliyor oluşundan yana mutluyum. Ben nasıl olduğumu bilmiyorum. Çalışmam gereken sınava çalışmıyorum. Çünkü artık umudum kalmadı, inanır mısın...

İlişkim de kalmadı Blog. Yine yalnızlara döndük seninle birlikte. Biz böyle güzeldik, değil mi? Biliyorum.

Geçenlerde kendimi çekmekten daha doğrusu çekmemekten bahsediyordum ya hani, onun bir kısmına ihtiyacım var. Bu telefon numarasını değiştirmek gibi bir şey oluyor. Eskilerde kalmış insanlardan sıyrılmanın en ideal yanı bu. Zira, birçok samimi olduğum, sonradan ikiyüzlülüğünü görüp hayatımdan çıkardığım, kişilerden temelli kurtulmak istiyorum. Zira WhatsApp kullanamaz oldum, durum o boyutta; ama bekliyorum bir süre daha şu anki numaram lazım. Sonra güzelinden bir numara alır; ezberlemeye çalışırım. Ne yapayım, mecbur...