3 Mayıs 2013 Cuma

Yeni Bir Umut

Ben emindim Zaz'ın albümünün 10 Mayıs'dan önce elime ulaşacağı konusunda. Tabii ki deluxe versiyonu değil; ama olsun. Şu 14 tane şarkısını dinlerken bloguma yazabiliyorum. Epeydir bekliyordum bu albümü. O yüzden mutluyum şimdilik. Muhtemelen uzun bir süre, suyunu çıkartana kadar dinlerim bu albümü.

Şimdilik şarkılar epey hoş duruyor. Eminim ki dinledikçe daha da güzelleşecektir. Bir süre sonra en sevdiklerimi paylaşırım seninle de Blog.

Az önce, şarkıyı dinlerken bir şey öğrendim hiperhidrozis hastalığım için. 1 haftadır Facebook'da yabancı bir destek grubunu takip ediyorum. Bu grupta, dünyanın birçok yerinden bu rahatsızlığı/hastalığı çeken insanlar yaşadıkları sıkıntıları, tedavi yöntemlerini paylaşıyorlar. Ve geçenlerde biri, sanırım kendisi İngiltere'de yaşıyor, bir yorumda, terlemeyi fazlasıyla azaltacak bir ilaçtan bahsetmiş. Ve yorumu okuduğumda o kadar heyecanlandım ki "bu benim için de bir umut olabilir" dedim. Şimdi ilacı araştırıyorum. Sağlıkçı ablama da sordurmayı düşünüyorum ilacı. Ve en kısa zamanda doktora gidip bu ilacı kullanmaya başlamalıyım. İnşallah etkili olur bende de. Çünkü bu yaz'ımın da eziyete dönüşmesini istemiyorum.

İçimde büyük bir umut, kulaklarımda Zaz'ın şarkıları var. Bence güzel bir Cuma günü geçiriyorum. Umarım her şey daha iyi olur benim için. Son zamanlarda depresyon hastalığını da çeker oldum. Sinirlerim, duygularım fazlasıyla yıprandı. Etrafıma da saçma sapan tepkiler verir oldum. Artık neye sevinip üzülmem konusunda aklım karışmış durumda. O yüzden sadece iyi dileklerim var kendim için dualarımda...

30 Nisan 2013 Salı

Yaz Geldi? Hmm...

Son yazdığım 4 yazımı sildim. Fazlaca kötümserlik, acımasızlık, karamsarlık, kan, ölüm ve umutsuzluk kokuyordu. Hatta son yazımda bir daha yazmamaya karar vermiştim. Bugün dedim ki kendime "Arif, ne içtin? Kimseye dertlerini anlatmıyorsun zaten, elindeki son dert dinleyenini niye kenara atıyorsun?" dedim gayet şizofreni edasıyla. Ve hop! Buradayım!

Güzel haberlerim yok ne yazık ki. Yine de kendimi mutlu ettiğim bir gündeyim. Biliyorum her şey b*ka sarıyor. Hiçbir çözüm yolum yok kendim için. Biliyorum, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Biliyorum parasız, pulsuz; sevgisiz olacağım. Biliyorum, niye tekrarlıyorsam?..

Ben her şeye rağmen umudumu yitirmedim Blog. Yok yani nasıl bitirebilirim ki? Bitirsem zaten cidden intihar lafı sadece lafta kalmaz; icraate binbir yolla geçerdi. Önümde cehennemi andıracak bir yaz var. Nasıl baş edeceğimi bilmiyorum; ama bu yazı kendime eziyet ederek geçirmeyeceğim. Terliyor olmam da olabildiğince gözümün önünde olmayacak. Nasıl başarırım bilmiyorum; ama bu yaz olmayacak. Zira geçen yaz şey diyordum, zayıflarsam daha az terlerim diye. Geçen yazı, bir önceki yazdan 10*15 kg daha az bir kilo ile geçirdim. Yani daha az terlemekten ziyade, daha fit ve seksi(!) gözükerek geçirdim ki geçen yaz fena değildi sanki. Neyse. Bu yaza nasıl gireceğim de sadece benim elimde.

Şimdilik bir çözüm yolum yok; ama bundan sonra mutsuz, karamsar, kötümser olmak istemiyorum. Evet, bu beni bile yordu.

Şimdi bugün olanlara geçelim. Facebook ve Twitter hesaplarımı geri açtım. Last.Fm'de şarkı skroplamaya devam ediyorum. Hatta kaç gündür nasıl ulaşırım o şarkıya diyerek dolandığım Zaz'ın Cette Journée isimli şarkısını dayanamayıp satın aldım Itunes'da. Ve bilmem kaçtır dinliyorum, hala daha çalıyor. Velhasıl, internete düşmemiş bu şarkı. Nette paylaşmaya da hiç niyetim yok, üzgünüm. 10 Mayıs'da albümü çıkıyor Zaz'ın. Adı Recto Verso. Ön Sipariş vermemek için kendimi zor tutuyorum. Zira yayınlanmadan önce nette bir şekilde dinlerim umudum var. Hoş, beğeneceğime eminim. Neyse, işte bugün dayanamadım, ve o albümünden 1 tane şarkısı satışa sunulmuştu, indirdim.

Sabah bir de mail aldım GoodReads.com'dan. 2 gün önce yaptığım Librarian (kütüphaneci) başvurum kabul edilmiş. Beni Blog'umdan sonra mutlu eden 1-2 yerden biri de bu site. Tamamen kitap okumayı sevenlerin buluştuğu bir yer diyebilirim. Bazen okuduğum Türkçe romanların sayfalarını kendim ekliyorum; ama bazen roman kapaklarını düzenlemek istesem de Librarian olmadan herhangi bir romanın sayfasında düzenleme yapamıyorsunuz. Ben de o yüzden Librarian olarak bu işe el atıyorum. Bu site ile okuduğunuz kitabın kaldığınız sayfalarını düzenli olarak oraya ekleyebilirsiniz. Kitap yorumlarını görebilirsiniz, yorum yapabilirsiniz, başka okuyucularla tanışıp tartışabilirsiniz. Bu da benim profilim: http://www.goodreads.com/arifcihat

Mayıs ayı deyince aklıma Ales ve Zaz'ın yeni albümü geliyor. İkisinden hangisi beni daha çok mutlu ediyor diye sorarsan Blog, sorma bence. O kalsın, şunu göstereyim cevap olarak: Sanırım albümün tamamına ulaşana kadar bu şarkıyla idare ederim.

Şu anda aklımda yine çok şey var; ama bence zamanla düzelecek hepsi. Hepsinden önce benim depresyonumun geçmesi lazım ve bu da sadece benim elimde. O yüzden bugün başlangıç olsun diyorum. Bugün bir anda her şeyi değiştirmek yerine, değiştirebileceğim şeyler için başlangıç bir gün olsun diyorum. Sence yine fazla mı iyimserlik depoladım Blog? Neyse sorgulamayayım ve bir daha saçmalamayacağıma söz veriyorum. Tamam, bu kadar. Şimdi biraz kitap okusam iyi olur.

Elma yiyen?

17 Nisan 2013 Çarşamba

Gittim Geldim

Geçen hafta boyunca İstanbul'daydım. Sınav için gitmiştim; ama gayet dolu dolu geçti. Gezdim, tozdum, buluştum arkadaşlarımla; kahkahalar, gülüşmeler... daha bir çoğu oldu. Ve çok güzeldi.

Hep diyorum, gidince dönesim gelmiyor; buradayken de gidesim gelmiyor. Kurulu düzenimi bozmaktan hoşlanmıyorum pek, ondan galiba bu durum.

Elimde ne varsa satmaya çalışıyorum. Eski bilgisayarlarımdan birini sattım mesela, satabileceğim bir netbook bir de ipod touch var. Onları da satıp, bir şekilde para biriktirmeye devam etmeyi düşünüyorum. Akıllı bir telefon almam lazım. Şu an ki Blackberry'nin WhatsApp dışında pek bir faydası oluyor diyemem. Tabii buna da şükür. O değil de işe girip maaşımla alabilme durumu varken bunu yapamıyor oluşuma ne demeli acaba?..

Yazımda kullandığım fotoğrafı, arkadaşımla yemek yediğimiz bir yerin üst katında otururken çektim. Kuşlar soğuktan oraya tünemişler. Hava soğuk İstanbul'da şu sıralar. O gün de Pazar idi. Şansıma Cumartesi günü hava aşırı güzeldi. Ve sabahtan akşama kadar gezdim. Kadıköy, Beşiktaş ve Taksim... Tabii en son yine Cihangir'de kahve içerek tamamladık günümüzü.

Mayıs ayı içinde tekrar gideceğimi söyleyebilirim. Yine sınav için; bu sefer ne kadar kalacağımı bilmiyorum.

Zaz'ın albümü çıkıyor Mayıs'ın ikinci haftası. Sanırım 11'inde. En çok beklediğim albüm! Sertab Erener'in albümü de çok güzel olmuş mesela. Şu sıralar takip ettiğim yeni diziler de var. Mesela Bates Motel ve dün başlayan yepyeni bir dizi var listemde: Defiance. Henüz izleyemedim; ama 1-2 gün içinde kahveme ortak olacağından eminim.

John Verdon'a sardım nedense Blog. Hayırdır? Böyle oluyor işte, elime cinayet/seri katil konulu romanlar geçince okumak istemiyorum, bunalıyorum çünkü. Okuyunca da bırakamıyorum. Şeytanı Uyandırma isimli kitabını okuyorum şu sıralar. Bir yandan da Sherlock Holmes serisini okuyorum. Yani daha ne desem bilemedim beni anlaman için şu konuda... Bir de Küçük Mucizeler Dükkanı serisini özledim ben. 6. kitap adeta "Arif beni satın al! Neyi bekliyorsun yahu?!" diyor. Bir ara satın alıp okumalıyım: Yeni Başlangıçlar Mevsimi

Söyleyeceğim çok şey var Blog aslında; ama sansürlüyorum hepsini artık. Ve bu rahatsız etmiyor beni. Nasılsa beni anlayan tek kişi sen olduğun için sorun olmuyor bazı şeyleri atlamam. Yoruldum sadece. Duygularım özellikle çok yoruldu.