Umutla beklerdim eğer şu ekranın ötesindekileri bilmesem. Sıcacık bir evde, annemin yaptığı kurabiyelerden yerken, babamla klasik atışmalarımı yapardım. Tek derdim yarına yetişmesi gereken ödevler olurdu. Ya da şu anki zamanda hala daha ekranın ötesini bilmediğimden, mezun olmuş; ama gelecek için fazlaca pembe hayallerim olurdu. Sonra güzelce uyurdum. Sabah kalktığımda annemi telefonda konuşurken bulurdum; ona kızardım, çok konuşuyorsun telefonda, diye.
Bazen sessizce uzaklaşmak istiyorum her şeyden. Kimseye bir açıklama yapmadan. Kimseyi kırıp üzmeden. Bazen aileme bile yük olduğum konusunda düşünceler geliyor. O derece depresifleşebiliyorum. Sonra her şeyin aslında mükemmele yakın olduğunu görüyorum. Ve halime şükrediyorum.
Ekranın ötesindeki her şey o kadar da kötü değil bir yandan. Allah'ın insanları ne kadar çeşitli düşünce ve duyguyla yarattığını görebiliyorsunuz. Eğer bu şekilde bir inancınız yoksa, şu açıdan da değerlendirebilirsiniz, dışarıdaki insanların ne gibi bir düşünce gücüne sahip olduğunu bilerek yaşama atılmaya çalışırsınız. Daha az düşersiniz, koşarken. Düşmek kötü mü? Belki değil. Kimine göre hiç değil. Düşerek tecrübe edinileceğine inanan kimseler de var. Ya sürekli düşenler?..
Pişman değilim ekranın ötesini gördüğüm, yaşadığım, bildiğim için. Pişman olduğum bir şey de yok aslında. Üzüldüğüm şeyler var sadece. Geçmişimle ilgili üzüldüğüm şeyler...
Bu gece hepsini affediyorum ve hepsinden özür diliyorum. Geçmişimle ilgili her şeyi, herkesi affediyorum. Hatalarım varsa, sesim duyulduğu sürece özür diliyorum. Gitmekte özgür bütün hayaller, nefretler, sevgiler, aşklar...