1 Mart 2012 Perşembe

Kusarım bazen ben!

Ah, eski yazılarıma baktığım bir geceden yazıyorum şu anda bu yazımı. Eskiden sürekli program yapmaya çalışırdım şu anda yapmaya çalıştığım gibi. Bir türlü de başaramazdım. Çünkü ya evdeki hesaba uygun çarşı alışverişi yapmazdım ya da benzeri bir nedenden dolayı yarım kalırdı planlarım.

Şu yazımı okudum az önce. Çok iyi hatırlıyorum bir süre Proje adı altında bazı iyileştirme çalışmaları yapıyordum ruhsal ve beden disiplinim için. Şu anda iki anlamda da kendimi iyi noktalara getirdiğimi düşünmekteyim; ama görüyorum ki aldığım planlar hep uzun vadede sonuçlanıyor. O yüzden dikkat etmeye çalışacağım yeni bir konu olacak şu andan itibaren: Kısa vadede gerçekleşebilen hedefleri belirmek.

Hayat İstanbul taraflarında daha bir farklı geçiyor kesinlikle. Günler dolu ve daha hızlı geçiyor benim için. Buluşmayı bekleyen bir arkadaş listem, ailem ve ben varız. Hangilerine sıra getirebileceğim konusunda kararsız bir haldeyim; ama hepsiyle buluşup öyle okuluma dönmeyi istiyorum. Cuma günü başlıyorum galiba bu işleme. Bakalım İstiklal Caddesi bıraktığım gibi mi. Umarım beni tanır, zira 11 kg verdim.

Son 1 saattir şu şarkı aklımda ve playlistimde olsa da sevgilimin olmayışı beni derinden etkilemekte:

23 Şubat 2012 Perşembe

Negzel!


Düşünmekten öteye gidemediğim durumlarda çok sinirleniyorum kendime. Çünkü elimden bu kadarı geliyor sanki diye kızıyorum. Oysaki bazı şeylerin çözümün zaman kavramında yoğrulup bana ulaşmasının mümkün olduğunu unutuyorum her sefer. Sonra yine dikkatimi başka şeylere yöneltip, sessizliğime devam ediyorum.

Uzun bir süredir ailemle tatildeyim. Sağ elimde cep telefonum, bir yandan mesaj yazıyor, bir yandan tweet atıyor, bir yandan Whatsapp isimli bir mobil telefon yazılımıyla; bazen kitap okuyarak, bazen çay saatlerine katılarak kendi halimce zaman geçirmekteyim. Sıkıcı olduğunun farkındayım aslında durumun. Ve bu monotonluğun sonuna yaklaştığımı belirtmek isterim.

2-3 güne İstanbul'a geçiyorum. Çok bir beklentim yok İstanbul'dan çünkü işimi bitirince okuluma dönmek istiyorum. Yapmam gerekenler şeyler var. Hepsinden ötesi, spor yapamadan tam 23 gün geçti ve geçmeye de devam ediyor. Muhtemelen 1.5 aylık bir sürecim bu şekilde geçmiş olacak. İşin bir diğer kötü tarafı, yeme düzenim diyetimde belirlediğim şekilde olmadığı için geriye kilo almaktan korkuyorum. Çünkü 4 gündür tartılamamaktayım. Tartının pilini değiştiremiyorum çünkü.

İstanbul'da bol bol eğlenmeyi, gezmeyi planlıyorum. Buluşmayı çok istediğim arkadaşlarımı görmeyi istiyorum ve ne olursa olsun, kötü düşünmemeyi, pozitif olmayı istiyorum şu saniyeden itibaren.

Bloguma ufak bir eklenti gibi bir şey yapıyorum ki o da Ocak 2012'den itibaren okuduğum kitapları şöyle bir köşeye not düşmek olacaktır.

Şimdilik kısa bir notla sahneyi yine siz değerleri internet kullanıcılarına bırakıyorum...

Sevgiler,

O, Ben ve Diğerleri Yazarı

dipnot: negzel = ne güzel

17 Şubat 2012 Cuma

Master? Mister? WTF?

James Morrison'daki İngilizce'nin aksanından mıdır bilmem; ama şarkıları çok ayrıdır hep benim için. Özellikle paylaştığım bu şarkıyı her dinlediğimde başka başka dünyalara götürür beni. Mutluluk, huzur ve hüzün karışımı bir hissiyatla şarkıyı 3-4 kere dinlerim. Sonra zaten dikkatimi dağıtan bir şey olur mutlaka. Hep öyle olmuyor mu zaten?..

Geçtiğimiz 15 Şubat'da ben yine babamdan harçlığımı aldım ve ev kirası vs. özellikle kredi kartı borçları derken. Yine dağıttım güzelce. Bir ara, ne yazık ki, kredi kartıyla alışveriş yapmaktaydım ve diyetimden dolayı verdiğim 10 kg nedeniyle bütün kıyafetlerimi değiştirmek zorunda kaldığım için, epey bir birikme durumu olmuştu. Tabi aldığım bazı şeyler ve kitaplar vs. derken dağ gibi kredi kartı borç-larım olmuştu. Sonraki aylarda durum daha da kötüleşmeye başlamıştı ki ara tatil nedeniyle eve geldiğimde elimi kredi kartına sürmemeye yeminlendim. Eh şimdi durum biraz daha iyi. En azından mevcut borçlarıma yenilerini eklemediğim için mutluyum. Bunlarla birlikte ödemek için ek gelir geleceğini düşündüğüm bir evrede olduğuma inanıyorum. Elimdeki fazla paraları sürekli kredi kartıma yatırmak niyetindeyim. Sanırım önümdeki ilk harcamalarım İstanbul'da gezerken olacaktır. Daha sonrasında zaten okuluma dönüp, kaldığım idareli-iradeli yaşam moduma geçtiğimde en kötü 2-3 ay içinde kredi kartlarımı kapatmayı planlıyorum. Hani HSBC bankasındaki kredi kartımı kapatacağım kesin de, diğer kredi kartlarım için emin değilim. Zira mutluyum diğerlerinden. Zaten HSBC'deki dağ gibi borcum olan...

Şu sıralar bünyemde aldığım düzenlerime sürekli yenileri ekleniyor. Gelecek planlaması olarak gördüğüm ÖYP konusunda başka planlarımı da eklemeye karar verdim dün akşam itibariyle. Gördüğüm ve derinden hissettiğim bazı mevzularda sürekli zorluk çıkmasından ötürü, geleceğimdeki bazı açıların yanlış çizilmesini önlemek için derin bir şekilde yurtdışı olayına girmeyi düşünüyorum. Belki şimdilik tek not olarak diyebileceğim şey bu olabilir. Nasıl, ne şekilde... gibi sorulara cevap vermek için daha epey uzun zamanım ve araştırılması gereken durumlarım var. Yardımcı olabilecek en ufak bilgiye feci şekilde açığım...

Bazen böyle çok eskide kalmış kişiler geliyor aklıma. Öyle ki flashback tanımını alan tarzda olanlar da olabiliyor. Sessizce geldikleri gibi gidiyorlar. Sanırım normalde de öyle bir şekilde hayatımdaydılar; ama ben fazla anlam yüklediğim için birileri/bir şeyler olarak hayatımda kaldı izleri. Eh yengeç burçlu olmaktan çoğu zaman mutluluk duysam da, bu fil hafızalı oluşum gerçeğini bastırmamakta. Kötü yanlarından biri bu benim için mesela...

Son 6 gündür 3. paragrafımda belirttiğim mevzuya kafayı takmış haldeyim. Sanırım bir 6 ay bunun düşüncesiyle pekişir ruh halim.

ps. Halil Sezai.