4 Şubat 2012 Cumartesi

Hayaller

Sağ sağlim evime gelmiş olmanın verdiği huzur var içimde birkaç gündür. Evde yaşanan sıkıntılar, akrabalarımın sıkıntıları vs. bazı şeylere rağmen o içimdeki farklı huzur yerini koruyor yine de. Belki, bilmiyorum, benim düşüncelerimin yoğun olmasından dolayı da olabilir etrafıma karşı ilgisizliğim. Aslında ilgisizlik denemez, sonuçta olacak her durum benim hayatımı etkileyecek düzeyde ve ister istemez üzülüyorum. Belki de sonucunu bilmediğim şeylere karşı ilgisizliğim bu safhadadır...

3-4 gündür getirdiğim romanları okumaya başladım. Çünkü bilgisayarımın şarj cihazını getirmeyi unuttuğum için, nasıl yapabildiysem, zaman en iyi kitap okuyarak geçiyor. Ve biliyorum ve şu anda da görüyorum ki kitap okuduğum dönemlerde, ki bu aşk romanları olur genelde, daha rahat düşünebiliyorum. Kafam daha az meşgul oluyormuş gibi geliyor ve daha sakin olabiliyorum olaylara karşı.

Dün gece, 3 gün önce başladığım, Son Şarkı isimli romanı bitirdim. Başlarda çok ergen bir ilişkinin hikayesiymiş gibi gelse de, kitabın ortalarına doğru etkilendiğim birçok yerinin olduğunu söyleyebilirim. Öyle çok "kesinlikle okunması gereken bir roman" diyemem; ama okunursa bence güzel bir etki de bırakabilir okuyanda. Nicholas Sparks'ın okuduğum ilk romanı idi bu. Sanırım diğer romanlarını da bulmak için çaba harcayabilirim okula döndüğümde, tabii dönebilirsem.

Normalde kitap okurken müzik dinleyen biri değilimdir; ama son okuduğum kitapla bana yine günlerdir sözünü ettiğim ve kulağımdan düşmeyen Göksel'in son albümü eşlik etti. Özellikle bir önceki yazımda paylaştığım şarkısının sözleri ve müziği gerçek anlamda çok etkileyici. Göksel'in albümü dışında bir de başımı yastığa koymadan 1 kez dinlediğim şu şarkı var:

Bu şarkı, nedendir bilmiyorum, her kendimi yalnız hissettiğimde, her birine tekrar güvenip yanıldığımda, her bir arkadaşımla tartıştığımda... diğer bir ifadeyle her insanlardan yana gem vurduğumda aklıma gelen, dinlemek istediğim bir şarkı olmuştur. Ve her sefer keşke bunu yüzüne söyleyebileceğim biri olsun diye dilemişimdir kendim için. Tabii şarkının seneler önce Elton John tarafından söylenmesinin bir etkisi olduğunu da düşünüyorum. Elton John hayranı değilimdir; ama bu şarkıyı ilk çıktığında dinlemek için bile o senelerde yaşanabilirdi belki...

Annemin yemekleriyle geçiyor şu günlerim. Ahım şahım bir geriye kilo alma durumum olmadı; ama yine de korkuyorum. O kadar emeğime ziyan olmaması için uğraşıyorum. Yulaf kepeğimi eksik etmiyorum. Hoş, bu soğuk havada kesinlikle yaktığımdan eminim. Bir de babamın odası buz gibi. Yakında onun da ofis eşyalarını alacakları için, internetten tamamen uzaklaşma durumum olacak bir süreliğine.

dipisnotus: Odamda beni bekleyen 3 tane roman var. Hepimize yeter.

dipisnotus 2: Özlem kelimesine "vurgu" yapıyorum.

1 Şubat 2012 Çarşamba

Tatil Başlasıııın!

Evvvet, tekrar! Sonunda benim de "tatil" diyebileceğim bir zaman dilimim başlıyor sonunda. Ne yapsam ne etsem derdim yok. Her şeyim çok açık. Yapacaklarım çok belli. Şöyle Ankara buluşmaları, İstanbul buluşmaları, İzmit buluşmaları. Bol bol ileri seviye İngilizce, bol bol kitap, bol bol müzik dinleme, derin derin nefesler çekme...  Böyle pozitif şeylerim var Mart ayının başına kadar. 2012 senesi benim için Sınav Senesi olacağı için, böyle sınavlar için stres yapmayı düşünmüyorum artık. Birilerine üzülmemeye yeminliydim ki yeminimi bozdum 3. kez; ama bu seferkiyle gözlerim de açıldı kalbim de açıldı. O yüzden diyorum ki hazır açılmışken boşlukları doldurasak? Şöyle bir göz keyfi yaşasam bir gönül festivali düzenlesem en sonsuzundan? O zaman bakalım, bekleyelim...

Uzun yolculuklardan hoşlanıyorum, diyemem. Eğer yalnızsam ve ciddi anlamda kendi kendime kalmaya ve düşünmeye ihtiyacım varsa, o zaman uzun yollar benim için en güzel zamanı dilimi oluyor. Ki evime dönüyor olmamın bu fırsatı sağlamasından ötürü ayrıca bir memnunum. Yolculuğum sırasında kitap okumayı düşünüyorum. Bununla birlikte ipoduma attığım Günce Koral'ın, Halil Sezai ve günlerdir beğenerek dinlediğim Göksel'in son albümlerini attığım için, müzik ziyafetime devam etmeyi de düşünüyorum. Ve tabiki bir süre de düşüncelere dalacağımdan hiç şüphe olmasın.

Tatilde en çok istediğim İstanbul durumları. Çünkü görmeyi istediğim önemli kişiler var. Ve beni görmeyi isteyenler de var. Özlediklerim var. Biraz umut var. Biraz renk var.

Stres beni tatilde de bırakmayacak; ama elimden geldiğince atlatmaya çalışacağım.

dippisnottus: Facebook profılime eskilerden kimseleri ekledim. Tabii aldığım yorumlar direkt "Arif, ne güzel zayıflamışsın. Çok iyi olmuş" şeklinde. Eh ben de önce Allah'a, sonra Dukan'a, sonra da baş rol oyuncusu kendime teşekkür ediyorum, bu güzelliği yaşattığımız için.

dippisnottus 2: Göksel insan değil. Kesinlikle değil. O nasıl güzel şarkılar yazmış ve o hoş sesiyle söylemiştir ya. Kaç kere daha dinlerim bilmiyorum; ama dinledikçe dinleyesim geliyor. Her kelimesinde görüyorum kendimi. Ve kendi dediğine göre, o şarkıları 5 sene bekletmiş. Artık 5 senede mi oluştu, yoksa o şarkılar böyle bekletilince yıllanan şarkılar mıdır, bilemem. Yine de tavsiye üstünde bir beğenim var paylaşmakta olduğum. Bu da en sevdiğim şarkısı:


Yatağıma geçeyim artık. Son 3-4 günüm biraz garip geçti; ama bugün "refreshed" oldum.

Sevgiler.

29 Ocak 2012 Pazar

Merhaba, merhaba, merhaba!

"Pardon, bakar mısınız, diye sorduğunda, sanki daha önceden hep aradığım huzuru içime işliyormuş gibi hissetmiştim o sesiyle. Arkamı döndüğümde, masumiyet ifadesini adeta yeniden tanımlayan bir gülümsemeyle bana bakan bir çift göze kenetlenmiştim. Bir süre yüzümde Vietnam savaşı etkisini koruduğumdan adım gibi eminim. İyi misiniz, diye tekrar sorunca kendime geldiğimi hatırlıyorum. Galiba o anda başlamıştı içimde senin için başlayan 3. Dünya Savaşı."

Evvet! Tam olarak 58 gün kaldı Dukan Diyeti sürecimin bitmesine. 122 günü geride bırakmış olmanın verdiği büyük gurur duygusuyla diyebilirim ki, insan istemekle hayal etmek arasında kaldığında ne kadar zaman kaybı olduğunu göremiyormuş. Yani bu fiziğe ulaşmayı hayal ettiğim zamanlar da olmuştu. Taa ki gerçekten istediğim zamana kadar. O zaman zaten 2009 yazının etkilerini tamamen geçirmiştim üstümden ve şu anki başarıma ve azmime ulaştığım uzun bir yola başlamıştım. O yüzden istediğimde ve inanç dolu olduğumda başardığımı gördüğüm en uç noktalardan biridir bu diyet hikayem. Ve biliyorum ki herkes bu kadar istikrarlı ve iradeli olamıyor diyet ve sağlıklı beslenme konusunda. O yüzden daha da anlamlı hala geliyor bu başarım...

Hala bu şehirde tıkanıp kalmış olmamdan ötürü mutsuzum biraz. Çünkü ailemin bana ihtiyacı var. Onların yanına gitmem gerekiyor; ama şu önümüzdeki hafta içinde okulla ilgili birkaç işimi halledip gitmeyi düşünüyorum.

Şu sıralar nasılım bilmiyorum Blog. Nasıl olmadığımı biliyorum yalnız. Mesela mutsuz değilim, stresli değilim, yalnız değilim, ekonomik anlamda iyi değilim, evet, gerçekten değilim. Bu mevzu böyle boğazıma kadar gelmiş durumda; ama çözüm için neler yapabileceğim konusunda bildiğim şeyler beni düşündürüyor. O yüzden zamana bırakıyorum kendimi ve cüzdanımı. Ya da kredi kartlarımı da bırakabilirim.

Şükür kelimesinin içime işlemiş olmasından yana hep mutlu olmuşumdur Blog. Bazen sonuçları beni üzse de biliyorum ki yukarda bir yerlerde benim hayatımın hayırlı bir şekilde yönlenmesine izin veren bir varlık olduğundan eminim. Ettiğim dualarda da hep karşıma iyi insanların çıkması konusu daha ağırlık oluşturmuştur. Son olanlardan sonra şundan daha çok emin oldum ki bir erkek kesinlikle 28 yaşında belli bir olgunluğa erişebiliyor ancak. Hadi bilemedin 26 olsun. Ben 23 yaşımdayım; ama tabiki çuvaldızı kendime de batırarak yapıyorum bu yorumu.

Şu günler de geçse, bahar gelse, yüreğime damla damla sevgi ve huzur girse. Başka ne isterim ki?..