1 Eylül 2011 Perşembe

Tatil Zamanı! - İkinci Evre

Geçen zaman için:

Üzülüyorum. Yani mutlu olabilecek miyim diye düşünüyorum uzun uzun bazı konularla ilgili olarak. Düşünürken karşıma güzel ve çirkin insanlar çıkıyor. Ben çirkinleri, güzellerden daha güzel sanıp, seçiyorum. Ve gerçek hallerini görünce, üzülüyorum. Pişman oluyorum bir saniyemi bile harcadığım için o çirkin insana. Daha da kötüsü, güzel insanları elemiş oluyorum. Sonra da mutsuzluğa gömülüyorum... Aslında hatam tamamiyle yalanlara kolayca kanmamla alakalı. Yalanlara, ve insanların bitmek bilmeyen doyumsuz, her iyiye sahip olma isteklerine... Neyse ki ve şükür ki Allah iyilerin yanında her zaman. Dualarım her zaman çirkin ve kötü insanların benden uzak; iyi ve güzel insanların da bana yakın olması yönünde... Ve bu durum açıklaması için yandaki resmi ilgili hayatıma girmiş çıkmış, kötü çirkinlere yolluyorum. Sizi sevmiyoğum.


Tatilimin ikinci haftasını yaşamaktayım. Cidden tatile ihtiyacım varmış. Ramazan harika bir şekilde geçti, özellikle Kadir gecesi. Güzeldi yani her şey. Şu anda Ankara semalarından uzaklardayım. Ve haftaya harika planlarım var İstanbul içinde. Bu hafta biraz böyle bayram havasını yaşamaktayım ailece.


Fransız diyetini keşfettim!!! Ablamdaki kitabı hemen okumalıyım! Isparta'ya döndüğümde başlamayı düşünüyorum o diyete. Özet geçeyim, protein ağırlıklı besleniyoruz, sürekli çalıştırıyoruz midemizi ve kilolarımızdan sağlıklı bir şekilde, çok yiyerek, kurtuluyoruz!


İstanbul'a doğru gelirken sene içinde yapmayı planladığım şeyleri düşündüm ve epeyce güzel şeyler ortaya çıkacakmış gibi hissediyorum. Hatta feci halde inanıyorum; ama çaktırmamaya çalışıyorum. Büyüsü bozulmasın.


Bayramı mübarek olsun bloguma özellikle bakanların, yanlışlıkla uğrayanların, birine bakıp hemen çıkacakların, bi' dur karpız kesceedik ifadesini hakedenlerin... Az şeker, her evde bir dilim baklava dışında sağlıklı bayramlar geçirelim. 


Sevgiler.

23 Ağustos 2011 Salı

Zaman

Zaman aslında benim düşündüğüm şekilde ilerliyor. Benim lehime çalışıyor adalet, ya da kader... Olması gereken her şey en ideal ve güzel bir zamanlama ile çıkıyor karşıma. Hayatıma girecekler bir hışımla geliyor kapımı çalmaya. Kimilerini zorla kapıya getiriyorum, kimileri zorluyor kapımı açmam için.

Tecrübe her zaman yaşadığım şeylerden biri oluyor son zamanlarda. Nefes almak, "evet, şu anda nefes almalıydım, en doğru karar" gibi bir şekilde tecrübe sınıfına geçirtiyor kendini. Her bir kurulan muhabbet, her bir bozulan ilişkiler, her bir barışma çabaları, her bir düşmeler, her bir kalmalar bana bir ders oluyor sanki.

Susmuyorum çoğu zaman. Belli edilmesi gereken tepkiler saklı kalmıyor içimde. Açığa çıkartıyorum çoğu zaman. Bazen karşımdakini üzüyor aldığım kararlar, bazen işlerini kolaylastırıyorum bazılarının... Sonuç olarak sessizliğe bürünen yine ben oluyorum kendi yalnızlığımda.

Kendine olan güvenini kaybetmiş birinin, aynı zamanda insanlara olan güvenini de kaybetmiş birinin yorgunluğunu, kimsesizliğini, yalnızlığını ve masumluğunu yaşıyorum. Bunları sonuç edinmenin kabul edilişine yas tutuyor tüm benliğim. Garipsemenin ne demek olduğunu unutmuş, açılan her bir kapıya umutla koşar olmuşum.

Şimdi günleri sayıyorum. Hakettiğim mutluluğa ulaşmak için çok şey yok önümde. Çalışmadan haketmenin mümkün göründüğü; ama ilahi bir gücün buna engel olduğunu sadece bazılarının görebildiği bir dünyada yaşıyorum. Fazla koşmadan, fazla uyumadan varacağım o hedefe. Şimdi yolumdaki taşları görmezden gelmeyi öğrenmeliyim.

O taşlar ki masum gibi görünen çiçeklerin arasına karışmış suçlu kayalardır... 


* Son günlerimdeki şeyler hissettirdi böyle yazmama. Böyle hissetmemde emeği geçenlere ayrıca teşekkür ediyorum. Sizler olmasaydınız, eski umutlu kişiliğime dönecektim...

20 Ağustos 2011 Cumartesi

Tatil Zamanı!

Aksilikle başladı Isparta'dan Ankara'ya olan yolculuğum. Biletimi gece yarısına almıştım; ama biletin üstünde yazan tarih bir önceki günün tarihi diye yanlış aldığımı düşündüm ve ertesi sabaha, yani bugüne, tekrar bilet aldım. İlginçtir ki dün gece beni arayıp gelip gelmeyeceğimi sordular. Şoke olmamak elde değil. Tamamiyle bilgisayarlarının hataları yüzünden biletim yandı, yeni bilet almak zorunda kaldım, onu geçtim, gündüz yolculuğu yapmak zorunda kaldım. Uyuyamadığım için, aptal gibi bir hissiyatla yolculuğumu tamamladım ve şu anda annemle babamın yanındayım sağ salim. Bunun huzuru bile bütün yorgunluğumu alıyor.

Her şeyi Isparta'da bıraktım derslerimle ilgili olan. Hatta bir çok düşünceyi Isparta'da bıraktım. Ve tatil yapmayı tamamıyla hakettiğimi düşünüyorum. Son 2 yılım, yurt dışındakı tecrübelerle dolu dönemimden ötürü, bana ailemle geçirmek için hiç vakit bırakmamıştı. Bu 1.5 ayımı bu şekilde geçirmeyip, hakettiğim şeyleri kazanmaya çalışarak geçecektir.

Planlarımı yazarsam aklımda daha kalıcı oluyor ve belirtmek istiyorum bunları da: Her şeyden önce aşırı yavaş şekilde ilerleyen kilo verme, formda kalma vs. durumlarımı hızlandırmayı düşünüyorum bu süre zarfında. Yeme alışkanlığımı daha da düzene koymayı planlıyorum. Getirdiğim romanlarımı bitirip yeni romanlar bile almayı düşünüyorum. Bunlar fiziksel olan iyileşme hareketlerim. Psikolojik anlamda da sorunlar yaşadığımı gördüğüm için, biraz ruhsal hayatıma diyet yaptırmaya çalışacağım. Nasıl olduğu konusunda kafamda ufak tefek fikirler var. Onları uygulamayı düşünüyorum.

En önemlisi ise, yapacaklarım arasında, yaz okulunun başından beri yapmayı planladığım geleceğe dair hedefler, amaçlar belirleme konusudur. Bu sefer elimde daha kesin bir çizgi olduğu için, mezuniyetime dair; daha kolay ve emin adımlar atacağıma inanıyorum.

Blog, bilirsin pek aşk hayatıma direkt olarak girmedim sende hiç. Sadece yalnızlığımdan yakındım, bir de ben de derin izler bırakmış insanlardan bahsettim. Yok, merak etme, birilerinden söz etmeyi planlamıyorum; ama daha önce seninle paylaşmadığım bir beklentim olduğunu bilmelisin aşk konusunda. Ben sanırım çok etkisinde kaldım izlediğim filmlerin ve o yüzden beklentilerim çok fazla aşktan. Ya da uzun süredir yalnızlığımla baş başa kaldığım için, ciddi anlamda derin şeyler bekliyorum artık. Her şeyiyle, aptal liseli aşk döneminden, yaşlanıp da sahip olunmuş üstün bağlanma duygusuna kadar hepsini bana yaşatabilecek birine ihtiyaç duyuyorum. Buna belki de artık hayattan çok şey beklemeye çalışma durumumun da etkisi olabilir. Beni heyecanlandırmıyor birçok şey artık. Ve şunu da bilmelisin blog, ben sevgime çok güveniyorum, ben duygularıma çok güveniyorum, birçok konuda inancım, çoğu zaman kötümser olsam da, hala daha bir çok insana göre haddinden fazla sağlam. Belki de diğer insanları görüp de karar veriyorumdur bu tavrı takınmaya; ama hani gördüm. Ben aşık oldum. Ne hale geldiğimi gördüm, bittiğinde. Belki istemeden bitirmenin verdiği bir durumdu bu. Bilmiyorum; ama şimdi istediğim ya gerçekten aşkı tekrar yaşamak ya da yarım yamalak şeylerle vaktimi hiç geçirmemek. Çünkü her durumda üzülen ben oluyorum. Çünkü hala duygularım diğer birçoğunda olduğu gibi taşlaşmadı. Ve her bir geri adım, her bir yalan, hep bir sahte gülümse beni çok etkiliyor. Bunları da bil blog benimle ilgili. Şimdi daha iyi anlayabilirsin psikolojik diyetimin nasıl olacağını. Ve şunu da bil ki ben kimseyi zorlamadım bugüne kadar hiçbir şey için. Ya da kendimi hiç gerçek anlamda zorlamadım bir şeylere birileri için. Doğru zamanda bunları değiştirebilecek kadar da eminim gururumun sağlamlığından. Yeterki o zaman gelsin.

1.5 aylık tatilimin bir kısmını Ankara'nın güzide bir ilçesinde, bir kısmını İstanbul'un uzak semtlerinde, bir kısmı da Sakarya'nın kuzuluk ilçesindeki devremülkte geçirmeyi planlanlıyorum. Tabii kafamdaki hayatıma dair, derslerden tamamiyle uzak bir şekilde.

Ara ara bildiririm durumlarımı Blogcum.

Seni ve kendimi daha çok seviyorum artık. Her zamankinden daha fazla.

Sevgiler.