11 Temmuz 2011 Pazartesi

Biraz Farklı Şeyler

Hayat biraz farklı geçti son zamanlarda. Biraz fazla duygu, biraz fazla umut, biraz fazla merak vardı. Bugüne kadardı hepsi. Şimdi ilk zamanlarki kadar tutkulu değil bazı şeyler. Hatta bazı şeyler hiç de eskisi gibi değil...

Nasıl derler, çok olgunlaşmış bazı konulardaki düşüncelerim. Çok rahat, kolay ve doğru kararlar alır olmuşum artık. Sanki o "en"leri yaşadığım zamana doğru bir ilerleyiş var. Sanırım yavaş yavaş başarabiliyorum...

"Biraz farklı olsun isterdim aslında. Belki baştan beri yanlış bir karardı. Belki şans verilmesi gerekiyordu. Bilmiyorum. Belki yarı yolda çoktan vazgeçmiştim yürümekten, öyle hissetmiştim ve sezgilerim beni yanıltmadı, yine. Hayat demek ki böyle geçiyor benim için artık: Daha gerçekçi, daha ayağı yere basan düşüncelere bağlanarak hayal kurmak. Hani artık kimse, kimse için kılını kıpırdartmaz olmuş aslında. Yapılan fedakarlıklar da başka niyetlere dönüşmüş, biraz farklı olmuş her şey yani. Belki de ben 23 yaşıma girmeyi beklediğim 22 Temmuz'u aslında daha da olgun geçirecekmişim. O yüzdenmiş bugüne kadar yaptığım tüm masum hareketler: Beni daha olgunlaştırmak içinmiş..."

Kafam karışık gibi duruyor önüme baktığımda; ama içim o kadar rahat, planlı ve programlı ki, adeta "Evet! Bu şekilde devam etmeliyim kesinlikle" diyebiliyorum basit bir şekilde. O yüzden iç-sesime güveniyorum şimdi de, öncekilerde olduğu gibi. Yine güzel şeyleri rafa kaldırıyorum, beklemem gerektiğini düşünerek.

~~~~~~*~~~~~~~~~~*~~~~~~~~

Keşke Leona Lewis şu turnesinin yorgunluğunu hemen atıp; yeni albümüne başlayabilse diyorum. Hatta diyorum çok şükür Alex Cornish var hayatta. Ve yaşasın Fransızca! Ah tabi bir de hedeflediğim bazı şeyleri gerçekleştirebiliyor olmam gibi diğer bütün şeyler beni son zamanlarda en mutlu eden şeyler.

2 Temmuz 2011 Cumartesi

Beklentiler

"Zaman bana farklı işliyor. Hani geceler ne kadar sessizleşti diye düşünmeden uykuya dalıyorum. Yaz ayında yatağımdaki şey yastığım oluyor sarılabildiğim. Üstüme aldığım yorgan bile ısıtmıyor çoğu zaman üşüyen vücudumu.

Eskiden daha mutluydum. Çünkü küçük şeyler için daha çok çarpıyordu minicik kalbim. Şimdilerse ise kalbimle büyüdü adeta beklentilerim. Ya da insanların kalplerinin verebildikleri küçüldü. Hatta o kadar küçüldü ki o masum çocuk bile yetinemiyor sahip olduğuyla."

Yaz okuluna başlangıç yaptım. 1 hafta gayet hızlı ve yogun geçti. Oysaki haftaiçinden 2 günüm bomboş. Haftasonum da boş; ama dolu günlerim acısını çıkartırcasına geçiyor birer birer. Bu hafta çoğu işimi güzel bir şekilde atlattim. Bir de kandil geçirdik. Bundan sonra geriye 1-2 önemli şey kalıyor yapmak için...

Aklımda çok değişik düşünceler dolanıp duruyor. Nesnelerle ilgili olanlar farklı farklı alemdeler. İnsanlarla ilgili olanlarda ise durum pek farksız değil. 2 yıl önceki yaşadığım şeyler artık beni hiç olmamışçasına etkiliyor. Rahatım o konuda; ama gün geçtikçe o günlere olan özlemim artıyor, kişilerden ziyade... Bu gece internette yazıştıgım bir arkadaşımla olan konuşmalardan sonra beklentilerimi büyük tutmaya karar verdim, hemen hemen her konuda. Ve sanki üstümden büyük bir yük kalkmış gibi hissettim.

Geçen hafta almaya çalıştığım kararları alamadım halen. Cumartesi sabahına uyanıp; dinç bir bilinçle hareket etmeyi düşünüyorum. Sanırım yarın sabah daha hayırlı olacaktır benim için.

Bugün bir de Norfolk State Üniversite'sini inceledim tekrar, ve tekrar. Elim sürekli Scholarships sayfasına gidiyor. Bir şey yapacakmışım gibi ya da prosedürleri biliyormuşum gibi hareket ediyorum. Kendi kendimi kandırıyorum. İnancım olsa da yurt dışı eğitimi konusunda, cebimde para olmadıktan sonra hepsi hayal olarak kalıyor. Ben de böyle burs sayfalarında, ne yapmam gerektiğini bilmeden, dolaşıyorum boş boş...

Ayın 15'inde, ikinci kez başvurduğum, Green Card çekilişi yapılacak. 22'sinde de doğum günüm var. Sanırım o hafta vize haftasına denk geliyor olacak. Kaderimde ne var acaba?

İşte beklentilerimi yüksek tutmaya çalışıyorum. Önemli olan da bu sanırım bu gece için...

Not: Bazen bekliyorum, insanların değer verdiklerini göstermelerini bekliyorum. En azından beni taklit ederek davranmalarını bekliyorum. Bu şekilde benim verdiğim değeri anlayabilirler; eğer ki anlayamıyorlarsa...

24 Haziran 2011 Cuma

Başlıyoruz, muyum? Biz? Ben!

Önce şu şarkıyı açalım hep birlikte: http://fizy.com/tr#s/1ajc43

Ah nasıl bir yorgunluk, nasıl bir koşuşturma, nasıl bir gece geçiriyorum günlerdir.

Şu plan yapacağım dediğim anı yakalayamadım halen. Belki yarın Cuma gününün, her ne kadar şimdi Cuma günü saatlerini yaşıyor olsam da, mübarek halinden esinlenip; oturup bir güzel planlarımı yazabilirim bir kağıda, ya da aklıma...

İnsanlarla mutlu-mesut muhabbetler etmek çok huzur veriyor bana. Hele bir de sürekli tartıştığınız insanlarla yapıyorsanız bunu. Güzel bir şey. Keşke hep böyle, dertsiz tasasız muhabbetler etsek diyorum. Tabii hep böyle giderse de olmaz. Sıkılırız değil mi? O zaman çoğunluğu neşeli olan muhabbetler edelim hep.

Böyle geçenlerde güzel romanlar almıstım kendime. Bir türlü elime alamadım yahu. Oradan oraya gittim 1 hafta içinde. Ve yarın Cuma! Ertesi gün de Isparta'ya dönüyorum. Annem bir keresinde yanlışlıkla İspanya'ya gidecek Arif de o yüzden işlerimiz var, demişti birine benden bahsederken. Çok gülmüştüm. Keşkeee, dedim içimden çok; ama keşke demekle kaldım...

Yarın Cuma ya, bakalım son Ankara düzeltmelerimi yapar öyle geçerim Isparta'ya diye düşünüyorum. Cumartesi de kuzenimle Kızılay'da takılırız biraz diye de düşünmedim değil. Aksiyon iyidir biraz Ankara'da. Sonra güzel yaz okulu. Artık her şey güzel olacak diye düşünüyorum, her anlamda. İnşallah yanılmam.

Sevgiler.