21 Haziran 2011 Salı

2011 Yazina Merhaba!

Merhaba? Pardon; ama hala yağmur yağmakta Ankara'nın belli bölgelerine. Dolu yağmakta hatta yer yer. Desem de aslında yaz bir anda sıcaklıklarını yükselten şehirlerde daha çok hissedilmekte. İstanbul, İzmir ve Antalya gibi...

Hava ile ilgili durumlarla giriş yapıp mezuniyetime konuyu nasıl bağlarım diye bir derdim olmadı hiç bugüne kadar. Şimdi de olmayacak.

Haziran, 16: Gayet güzel bir şekilde bitirme ödevinin savunmasını yaptık. Yaptım daha doğrusu. Su son senemde beni sinir eden en büyük şeydi adeta bitirme ödevi. Son dakikasına kadar benim hiç emeğim geçmemiş gibi davranılması beni deli etmekteydi. Son dakikasına kadar hem de. Hep sustum; ama sonuncusunda yeter dedim artık. Yine de bir Tübitak projesiyle bitirme ödevi konusunu kapatmış oldum.

Haziran, 17: Annem, babam ve küçük ablamın da Isparta'ya tören için gelmesiyle 4 senemin geçtiği Süleyman Demirel Üniversitesi'nden olan mezuniyetimi kutlamış olduk. Her ne kadar benim mezuniyetim için bir döneme daha ihtiyacım olsa da üniversitede, mezuniyetimi tamamen bitirirmişçesine kutladım. Bu konuyla ilgili üzüntümü paylaştığım insanlar bana, benim Work and Travel ve Erasmus programlarına katılarak ve en önemlisi o programları verimli bir şekilde geçirerek, bu noktaya geldiğimi söylediler hep. Ben de kendimi o şekilde kandırmaya karar verdim. Ve üzülmemeye çalışıyorum şu anda.

Haziran, 19: Ailemle birlikte Ankara'ya döndüm. Sağolsun arkadaşlarımdan biri benim yerime biniş ve kepimi okula teslim etti; bir diğeri de yaz okulu işlemlerimi halledebileceği konusunda yardım teklifinde bulundu. Onların sayesinde şu anda evimde, ailemin yanında, 3-5 günlük tatilimi geçirmekteyim. Bir ara İstanbul'a geçeceğim 1 günlüğüne, daha sonra da tekrar Isparta'ya yaz okuluna.

Bu yaz için güzel planlarım var. Çünkü aklımın bir köşesinde, unutmamaya çalışıyorum sürekli, hep "geçen bir saniyenin bile geri dönüşü yok, o yüzden en güzel şekilde yaşamalıyım" gibi bir düşünce var.

Şu yaşamakta olduğum tatili ise geleceğime dair planlar alarak geçirmeyi planlıyorum.

Ve döndüğümde başlayacağım salatalık diyeti, sürekli erteliyorum gerçi, top 5 listemde.

Son birkaç gündür mevcut huzuru ve sakinliği bulmaya çalışıyorum. O an sanırım not defterimi elime alıp, gerçeklestirmeyi düşündüğüm planlarımı yazmaya başlayacağım. Ve önemli hedefler koymayı düşünüyorum önüme. Birden farklı şekilde gerçekleşen senaryolar oluşturup; biri gerçekleşmeyince diğerine yönelebileceğim planları hedef alacağım.

Bu yeni sayfamda gereksiz diye tanımladığım hiçbir şeye yer vermeyi düşünmüyorum. Ne kadar başarabilirim tartışılır. Yine de hırs-azim ikilisinde bir denge kurarak her şeyi gerçekleştirebileceğimi düşünüyorum.

Özlediğim ve sahip olmayı istediğim 1-2 duygu var; ama...

13 Haziran 2011 Pazartesi

2011 Seçimleri

Hiç düşünmüyor insanlar, acaba benim neden bir siyasi düşüncem olmadığını. Neden olsun ki? Olmadığını söylediğim halde bile değer verdiğim birinden laf yiyebiliyorum, hakaret işebiliyorum. Kırılmıyorum, daha kötüsü, çok üzülüyorum. Ve sonuç konuşmamaya gidiyor.

Az önce telefonda gayet hakaret yedim. Kimden? Ona göre belki önemsizdim; ama benim için önemli olduğuna inandığım birinden yedim. Haketmedim oysaki. Ben ki tek zararı kendine olan, kendi halinde yaşayan biriyim. Ne kötülüğümü gördün de bana aptal bir seçimi, milliyetçilik duygularınla yoğurup, kendine sebep edinip hakaret ettin? Sorarım sana... Ama olmuyormuş, zaten başka mevzuları da vardı böyle davranılmasının. Demek ki birikti ve en ince yerden koptu.

En hassas yerden ilişkilerin kesilmesi daha iyi aslında. Çünkü bu ne kadar ciddiye alındığınızı, ne derece umursandığınızı gösterir. Sizin verdiğiniz değerler, aldığınızı karşılaştırmanızı sağlar. Demek ki böyle olması gerekiyormuş dersiniz, çekilirsiniz kenara. Değerinizi bilmeyenlerin etrafınızda bulunmasının verdiği yükü hafifletmiş olursunuz. Gerçekten değer vermeniz gerekenlere daha çok değer verirsiniz.

Çok üzgünüm şu anda; ama yapabileceğim bir şey kalmadı artık. İnsanlarla konuşmak istediğimi, aramdaki bağı koparmak istemediğimi bir çok yolla gösterdim ben. Ben de insanım ya, benim de bir gururum var, onurum var, en önemlisi kalbim var; ama olmuyormus, yetmiyormuş insanlara. Her sefer daha fazlasını istiyormuş insan farketmeden. Yine de, geçen günki durum için de demiştim, olsun... Olsun.

Ben istemiyorum siyasetten bahsetmeyi, istemiyorum ve tek nedeni içinde yaşadığım toplumun benim siyasi düşüncelerime göre bana davranacaklarını bilmemdir. Benim her partiden arkadaşım var. Hangi birinden vazgeçebilirim ki? Hiçbirinden. İstemem.

Şu andaki üzüntümü ne kadar anlatabiliyorum ondan bile şüpheliyim; ama anlamayacak insan, yine anlamaz, yine anlamaz...

10 Haziran 2011 Cuma

Tam 4 sene olmuş!

Ve... Süleyman Demirel Üniversitesi'nde tam 4 eğitim-öğretim yılını doldurmuş bulunmaktayım. Çoğu arkaşımın mezun olmasına seyirci kalarak, kendi bölümümde 1 dönem okulumu uzatmanın verdiği garip hüzüntü ile yeni ve daha kararlı planlar kurmaya başladım an itibariyle...

Isparta bana ne kattı? Süleyman Demirel Üniversitesi bana ne kattı? Son 4 yılda hayatın getirdikleri ve götürdükleri neler oldu? Bunlari özetlemek istiyorum ki kafamdaki bazı şeyleri yerlerine oturtup ona göre karar almak daha kolay olur diye düşünüyorum...

Isparta benim, birbirinden ilginç insanlarla tanışıp; "farklı insanlıkları" öğrenmemi sağladı. Bir şehrin nasıl olabileceğini gösterdi bir çok konuda, temizlik, düzen, gelir ve gider bakımından diğer şehirlerle kıyaslama durumu... Isparta'dan 1-2 konu dışında çok memnun kaldım.

Süleyman Demirel Üniversitesi bana harıka bir Erasmus deneyimi yaşattı her şeyden önce. Not sistemi ve hocalar hakkında konuşmam çok öznel olacağı için deyinmiyorum onlara. Bölümüm için bir çok şey demek istiyorum; ama sanmıyorum Google kaldırabilsin o kadar veriyi. Yine de Makine Mühendisliğini çok severek okudum diyemem. Hoş, hala daha okumaktayım. Tabii çok ilgilendiğim alanlar da mevcut bölümümde. Çünkü bölümüm o kadar farklı ve çok anadallarla ilgili ki, her öğrenci kendi için bir şeyler bulabilir bu bölümde. Mutluyum özetle bu konuda da...

Son 4 yılım hayatımın unutamayacağı yıllar olacağı kanısındayım. Allah daha güzellerini nasip etsin tabiki. Bu 4 yılda, birbirinden güzel insanlar tanıdım, çok özel duygular yaşadım, bir çok ülkeyi gördüm. Güzel şeyler oldu hayatımda; ama işte, her güzel şeyin, her kötü şeyde olduğu gibi bir sonu mevcut. O yuzden en iyisi ne biliyor musunuz? Olabildiğince anın kıymetini bilmek. Çünkü kaybolan her şeyin yerine yenisi gelebilir; ama kaybolan zaman, sadece bir kere kaybolur. O yuzden, olabildiğince kıymet verip, dolu dolu bir zaman geçirmek lazım. Çok yüzeysel anlatıyorum; ama çok fazla şey yaşadım bu 4 yılda. Ve hepsi psikopat bir şekilde aklımda. Hem de hepsi.

O yuzden geçen zamana üzülmüyorum artık. Hani kötü ya da boş ya da benim kendi deyimimle "gereksiz" geçen zamanım için ah-vah demiyorum. Önüme bakıyorum bundan sonra; başım dik bir durumda hem de. Artık önümdeki zamanın süresi belli o yuzden şu andan itibaren en azından Şubat-Mart ayına kadar, geleceğim için çalışmayı planlıyorum. Olabildiğince istediğim şekilde yaşamaya çalışacağım hayatımı. 22 yaşındayım ve 1-2 ay sonra 23 oluyorum. O yüzden artık başarılarımı sıralamaya başlamam lazım kendim için. Uzunca bir zaman alacak; ama güzel sonuçlara kavuşacağımdan eminim, inşallah.

Ah tatlım. Kilolar, kilolar, kilolar...

Bu arada kilolar deyince aklıma geldi. Bir önceki blogumdaki verileri yeni bloguma taşıdım. 2009'dan itibaren yazılarım mevcut. Tabi çoğu bölümde arifcihat.com olarak gözüküyor olabilir; ama artık www.obenvedigerleri.com

Ben önceki blogumunda aldığım kararlarla toplamda yaklaşık 10 kilo verdim. Bunu çok istikrarlı bir şekilde hareket ederek gerçekleştirdim ki şu anda 3-4 aydır şekerli içmiyorum içtiğim çayı bile. İsteyince çok güzel elde ediyorum. Kendimden bile korkuyorum bu konuda. O yuzden vizelerde bozulan ve 85kg gibi kaldığım bir kilodan 75kg olana kadar zayıflamaya devam ediyoruz. Ve yaz boyu salatalık diyeti yapıyoruz. Bu konuda da ilerde edindiğim bilgileri paylaşacağım tabiki.

Bunlar şimdilik aldığım "basit" kararlar. Tabiki daha ciddi olanları da olacak ve mevcut da. Tabii şimdilik paylaşmamayı düşünüyorum. Çünkü büyük planlara sahibim ve paylaşmam çok hayalci kalacaktır.

Şimdilik bu kadar. Şu 2-3 gün içinde aldığım kararlara yoğunlaşmayı planlıyorum. Ah ev sorunum vardı, o da mübarak Cuma gününde, yine, çözüldü. Şimdilik hiçbir sorunum yok. Önümde sadece bitirme ödevinin savunması var. Ertesi gün de mezuniyet töreni mevcut.

Bir de üzüldüğüm ve bitirdiğim 1-2 arkadaş ilişkim için açıklama yapayım. Bazen farketmezsini; ama meğer siz daha çok değer verirmişsiniz insanlara. Sonra aynı değeri görmediğiniz ilk anda siliverirmişsiniz. Böyle imiş benim yaşadığım yakın zamandaki durum. Fazla cümle kurmak istemiyorum. Çünkü zaten kimse hatasını kabul etmeyecek kadar kendinden eminmiş. O yuzden bundan sonra ben de gururumu ayaklar altına almıyorum kimse için. Üzülmenin bir anlamı yokmuş; bunu çok güzel bir şekilde anladım.

Şimdilik sevgiler.