5 Haziran 2011 Pazar

Dengesiz arkadaş/dost ilişkileri

Son bir saatimi aşırı stresli bir şekilde geçirmekteyim. Adeta herkesin attığı tripleri çeker gibiyim şu anda. Ve ben sinirli halimde bitirdim mi bitiriyorum.

Gayet samimiyetimden ötürü yaptığım şaka yüzünden "yemin ederim senle konuşmayacağım bir daha" gibi bir laf yiyorum.

Saçma sapan nedenlerle trip yiyorum. Sonra suçlu durumuna geçiyorum bir de.

Telefonla konuştuğum insan benim derdimi doğru düzgün dinlemeyip başka şeylerle uğraşıyor. Sanki ben telefonda dans ediyorum.

Yeter çektiğim bu insanların dengesiz arkadaş ilişkilerinden. Beni tanımalarına rağmen, diğer arkadaşlarına davrandıkları gibi davranıyor olmaları beni deli ediyor! Sanki ben diğerleri gibiyim. Sanki ben onlara diğer herkese davrandığım gibi davranıyorum. Ve bahsettiğim insanlar benim çok değer verdiğim insanlardı. Üstene mazaretler de söyleniyor direkt. Sınavları varmış herkesin. E tabii oyle dostluklar da ömür boyu sürer(!) Liseden farkı kalmaz.

3 Haziran 2011 Cuma

Regaip Kandili

Garip bir şekilde huzur doldum son 1-2 saattir. İbadet ettim, duamı da ettim. Ailem için, bazı arkadaşlarım için... Başkalarına dua edince daha da huzurlu oluyorum. Bencil insanlığa karşı savaşıyormuşum gibi hissediyorum o zamanlarda. Güzel bir duygu, denemeyenler deneyebilirler başkalarına dua etmeyi...


Müslümanlık için önemli olan 3 aylara giriş yapmış bulunmaktayız. Son 2 senedir Ramazan Ayı için sorumsuz davranıyorum ne yazık ki. Çünkü 2009 yazında Amerika'da idim. Ertesi sene yazında yaz okulundaydım ve sınavlara denk gelmişti tutamamıştım. Bu sene ise yine yaz okuluna denk geliyor; ama tutmayı planlıyorum ben. Hoş, bu yaz salatalıkla diyet yapmak gibi bir planım var bir bayan arkadaşımla birlikte.


İnşallah dualarım kabul olur hayırlısıyla bu gece...

Kandilin mubarek olsun Blog...

2 Haziran 2011 Perşembe

Nefret?

Yolun neresindesin? Neresindeyim? Bazen diyorum boşvermişliğin pençesinden kurtulup; tembelliğe sırtını dönmelisin, diye kendi kendime. Hatta at gitsin şu kalbini, nasılsa her ülkeye dağıtılmış gibi bir havası var, parçalanmış vaziyette... Sonra kıyamıyorum. Olup biten güzel şeylere kıyamıyorum. Üzülüyorum, ağlıyorum, yeni adımlara için kararlar alıyorum. Sonra yerimde saydığımı görüyorum ve susuyorum. Sadece susuyorum. Bütün hissettiklerim içimde dağları oluşturuyor adeta. Sonra aptal ağlama nöbetleriyle sindirmeye çalışıyorum. Bu tip durumlarda birilerine anlatmak en iyi yol belki de. Emin değilim. Ya sürekli anlatmalıyım ya da kendi içimde sorunları büyütmemeyi öğrenmeliyim.

Yolun daha baş-sonundayım. Böyle bir adımım köprüyü geçirtecek bana; ama geriye dönüp baktığımda her şey yıkılmaya başlayacak gibi duruyor bir nebze de.

Gecelerim bazen insanlardan nefret etmekle geçiyor. Tabii sadece kendi içimde nefretimi yaşıyorum. İnsanlar sadece moralimin bozuk oldugunu düşünüp; sessiz kalışlarımı ona bağlıyorlardı.

Sınav haftaları daha da garipleşiyor insani duygular. Sebep? Sebep yok...