11 Ekim 2010 Pazartesi

Yarin olecek miyim? Sanmam...

Dun ve bugun Toefl kursum baslamis bulunmakta.
Dun de garipti Toefl dersi; bugun de garipti. Kotu anlamda degil tabii. Ben sadece duzensiz bir sekilde gelismis Ingilizce'ye sahip oldugumu gordum. Basariliyim yine de; ama duzene sokmak icin bu kurs galiba epeyce ise yarayacak... Hayirlisi dedim ve basladim. Onumuzdeki gunlerde o kadar dersimle birlikte bir de Ingilizce ile bogusacagim. Gerci ben bu kurs isini, sosyal etkinlik olarak goruyorum daha cok.

Mezun olunca ne yapacagim onu dusunur oldum biraz bu aksam. Dusunmek istemiyorum aslinda. Son senenin verdigi bir baski var sanirim. Neden boyle?

Bugun Turk sanat muzigi moduna girdim nedense. O da ayri bir sey. Sabah kalktim, dilimde birkac tane TSM sarkisi dolaniyor. Hayirdir acaba dedim, hazirlanip kursa gittim; geldim. Dinlemeye basladim. Su iki sarki en begendiklerim arasinda...

http://fizy.com/#s/1aj0t6
http://fizy.com/#s/1ltw2q

Kalbimi unutali cok oldu sanirim. Hic bahsetmiyorum bile. Bugunlerde atislarini duymayi cok istiyorum; ama kendi halimde sadece sessizce calistigini hissedebiliyorum.

Hemen hemen her hafta, bir markete gidip 20-30 liralik bir seyler aliyorum. Pazara da cikiyorum sali gunleri. Orda da bir 5-10 lira gidiyor. Cok mu harciyorum ben? Dikkat de ediyorum epeyce ama... Neyse simdilik idare ediyorum elimdekilerle. Boyle gider bu sene, insallah.

Aldigim kararlar havada kaldi hep; ama boyle saatlerimi bilgisayar basinda gecirmekten degil. Sabahtan aksama bir sekilde disarida, bir seyle mesgul oldugum icin boyle oluyor. Ve bu durum beni uzuyor.

Bir karar daha aldim bu aksam. Bundan sonra gunumu yarin olecekmisim gibi yasamaya calisacagim. Simdi yarin oluyormusum. Son blog yazisini da yazan, ACY 22, son yolculuguna ugurlanmak uzere Ankara'ya gonderildi, felan. Allah gecinden versin, diyorum; ama cok istekli oldugumu soyleyemem bu soz icin.

Neyse, yarin guzel bir gun olacak. Umarim...

6 Ekim 2010 Çarşamba

Ertelemeden yasamaliyim!

Ertelemeden yasamak istiyorum bazi seyleri. Hatta bazi seyleri degil, her seyi! Bana faydasi olabilecek bircok seyi erteliyorum. Sebebini bilmiyorum; ama bazen "tamam, yarindan sonra basliyorum" "su gun yapiyorum" "bence su gunler cok ideal bunu yapmak icin" vb. cumleler kurarak, surekli bir seyleri erteliyorum. Adina ise; plan-program yapmak diyorum. Oysa ki dupeduz erteliyorum...

Bazi seyler guzel geciyor son birkac haftadir. Onceki yazilarimda da bahsettigim uzere, Allah bozmasin, huzurum var. Epeyce konuda rahatim ve cogu seye sahibim. O yuzden sukran duyuyorum verenlere. Hazir boyle iken diyorum ki bu huzurlu zamanlarimi daha iyi gecireyim. Daha faydali seyler yapayim. Ne yazik ki koca Ramazan ayi boyunca yaptigim yiginla guzel seylerin, bir tanesini bile yapamiyorum! Daha mutlu ve huzurluyum; ama o zamanlar yapmak istediklerimi su anda yapamiyorum ve bu beni deli ediyor! Bunlarin arasinda kitap okumak var tabiki. Neden birden biraktim, bilmiyorum. Sanirim tekrar kitap okuyan bir Arif olmaya geri donus yapsam iyi olacak...

Dersler beni bu donem cok zorlayacak gibi gozukuyor. Bastan iyi bir sekilde hepsini rayinda tutmak en guzeli, tabiiki yapabilen icin. Ben de yapmaliyim. Ve ustumden su yeni doneme, yeni ev hayatina ve diger yeni seylere alisma surecini atmaliyim. Su andan itibaren daha da cok odaklaniyorum onumdeki hayatima!

Veee beklenen TOEFL kursu sonunda basliyor! 5 kisiyle alacagimiz bu kurs icin, baslangicta 1000TL olan kurs bedelini, zar zor 700'e indirebildik! Eh fiyat ilkine gore guzel bence. Yalniz, isin benim acimdan olan kismini dusununce, keske ucretsiz olsa kurs bana, demeden edemiyorum; cunku mecburi olarak yasadigim bu yeni evin kirasi, yeme icme masraflari vs. ustune yine okul zamanindayken gitmem gereken bu TOEFL kursu eklenince, babamla aramdaki baglar daha da gucleniyor; cunku babama hepsini odetmemeye calisiyorum. Zaten yeteri kadar masrafa giriyor adamcagiz. O yuzden kurs icin, bir kenarda sakladigim Erasmus hibesinden kalan parayi kursuma veriyorum. Geri kalanini da babama birakiyorum. Aylik harcamam nedense her sene daha da fazla hale geliyor gibi. Normal harcamalar yapiyorum. Sigara ve icki gibi ekstraya kacan aliskanliklarim da yok oysaki!

Hayatim bu haftasonu ile birlikte oldukca mesgul hale geciyor. Ders yukum bu donem cok fazla. Elimden geleni yapip; zamaninda mezun olmak istiyorum. Artik ileriye atilacak seyler yapmak zorundayim. Ve bunun dusuncesi bile beni korkutuyor bazen. Keske Amerika'da kalip; yine ayni seyleri yapip, ayni parayi kazanabiliyor olsaydim. Ne kalbim bos olsaydi ne de beynim...

D&R kartim gelmis Isparta subesine. Gidip onu almaliyim bir ara. Haftasonu gidebilirim mesela. Bir de film izlerim eger bulabilirsem guzel bir sey. Hos, aklimda Cehenem 3D var; ama Isparta'da olup olmadigindan emin degilim.

Su siralar yalnizligimdan pek yakinmiyorum. Bundan su anlasiliyor ki mesgul olunca kalbimi dusunecek zaman kalmiyor. Yine bir yerlerde biriktiriyorumdur bir seyleri ben... Bakalim ne zaman patlak verecek...

O kadar sey dusunuyorum, hissediyorum, yasiyorum... Ama yine de iyimserim, yine de kucuk seyleri kendime mutlu edecek hale getirebiliyorum. Bu halime cogu zaman sinir olsam da, mutluyum boyle oldugum icin.

1 Ekim 2010 Cuma

Bir cuma daha gecti...

Ah blog! Nasil desem, boyle her sey yolunda gibi. Ev duzenimi kurdum, mutluyum. Okul duzenimi kurdum gibi, mutluyum. Sosyal hayatim da olmasi gerektigi kadar hareketli. Her sey, soyle genelden bakinca, %85 oraninda duzenli ve bu durum beni mutlu ediyor. Biraz huzur dolu oluyorum bu sekilde.

Kotu dusunmek istemiyorum; ama bir suredir yasadigim bu mutluluk, sanki ilerde olacak koca bir felaketin hazirligiymis gibime geliyor. Bu durum da beni korkutuyor...

Su siralar boyle tekrar internete yapisma durumum oldu. Kitap okumadigimi farkettim, yazin okudugum gibi. Bunu okulun ilk haftalari, alisma sureci, evi duzenleme sureci vb. sorunlar yuzunden oldugunu dusunuyorum. Yarin, yani haftasonu, ile birlikte tam duzene oturacagini dusunuyorum her seyin. Bu konuda inancim mevcut, evet.

Nelerden bahsetsem diye dusunur oldum su anda bile.

The Big C isimli bir diziye baslamistim bir sure once ve takip ettigim kadariyla guzel gidiyor. Dizideki basrolde oynayan bayanin sahip oldugu kanser hastaligi ve son zamanlarini ailesiyle gecirmesi; bunlarin komik yanlarinin gosterilmesi dizide ele alinan olgulardir. Ve gayet de guzel, hos bir dizi olarak benim bilgisayarimdan izlenmektedir sahsim olarak. Bu diziye ek olarak yeni sezon acilisi yapan Supernatural, Dexter, Fringe dizilerini de takip ediyorum. Tabi bir de Haven var! Bugun de yeni bir dizi ekledim, pek takip edecegimi sanmiyorum; ama oylesine bir deneyeyim dedim. Ismi ise Unnatural History.

Kitaplarim beni bekliyorlar okunmak icin. Birazdan guzel bir program yapmayi dusunuyorum, gunluk yasantim, beslenmem ve okul yasantim icin.

Bazi seylerden vazgecer oldum su siralar; gozumu korkutan maddiyata bagli seyler, bazi durumlardan vazgecmeme yeteri kadar engel oluyor. Her sefer vardir bir hayir diyorum, tabi nereye kadar diyebilirim, bilmiyorum... Yine de huzurlu olmaya calisiyorum, sinirlerimi bozmamaya calisiyorum, kendi icimde, her ne kadar kaldigim yerde yalniz olamasam da, yalniz yasamaya calisiyorum. Boyle sanirim biraz daha huzurlu oluyorum. Demistim zaten, kuru kalabalik beni uzmekten baska bir sey yapmiyor.

Gelecekle ilgili planlar kuramiyorum blog. Yuksek lisans desem, bir ayri dert; yurt disina bir sekilde cikmaya calisayim desem bir ayri dert. Istek, inanc oldugu surece basarilir diye bir rivayet var. Ne yazik ki ucuncu etken olarak da para giriyor ise...

Genel olarak sakin olmakta fayda var. Sessizlik felan. Bunlar guzel seyler olabiliyor su siralar...

Su programimi yapsam iyi olur. Ekim ayina da girdik seninle blog. Hani diyorum, bu sefer seni silmedim bak, ikinci yilimizi dolduruyoruz uc ay sonra. Tesekkur ederim, hala bana inandigin icin. Sen de olmasan.