2 Eylül 2010 Perşembe

Egitim SART!

Aslinda yeni calismalarina baslayacak oldugum projeyi sunmak icin oturmustum bilgisayarcigimin basina; ama su siralar aklimda olan, bir de daha onceden bahsetmek icin, malzemelerini toplayip da anlatmasi kismet olmayan bir konuyu bloguma not dusmek istiyorum bu guzel serin mi serin Eylul ayinda.

Ohom an itibariyla yine last.fm vasitasiyla, bu sekilde kesfediyorum hep, iki guzel sanatci kesfetmis bulunmaktayim. Yazimi yazarken onlari da dinliyorum bir yandan. Bunlardan biri Ilse Delange digeri ise Cheryl Cole... Cheryl'in sarkilarini duyulmustur aslinda. Ben gec kesfettigimi bir-iki ornek sarki dinledikten sonra farkettim. Su anda son albumlerine ulasmis ve buyuk bir zevkle dinliyorum.

Efendim, konumuza gelmek gerekirse, gecen gunlerde Isparta'dan Ankara'ya gelmek uzereyken otobusumuz Afyon terminalinde durmus ve mola vermistir. Haliyle ben de kisisel -acil olabiliyorlar- ihtiyaclarimi gidermek icin; o kadar gidip gelmeme ragmen, ilk kez Afyon terminalinin lavabosunu kullanmak istedim. Bu aciklamamdan sonra bir daha gidersem kesin gulerek cikarim lavabodan. Henuz meseleyi tam olarak anlatmadan deginmek istedigim bir sey var: Benim vatandasim, dogaldir, saftir, temiztir. Belki cogunluk olarak biraz geri kalmis olabiliriz. Yine de ben her seyin egitimden kaynaklandigini dusunuyorum ve yine de boyle bir sorunun ya da ogretilmeye calisilan seyin soyle bir manzarayla gosterilmesini istemezdim: Buyrun olay WC'den bizzat cektigim resim: Ozellikle klozetin kullanimi ile ilgili uyariya dikkat. Suc kimin peki? Turk milletinin? Aftas firmasinin? Bunu bloguna yayinlayan kisi olan, benim? *Resme tiklarsaniz daha genis gorebilirsiniz*


Diger bir yandan, su siralar cok mat, kabugundan cikmayi bekleyen bir kus, hem de Brezilya kahvesi gibi hissediyorum. Dikkat latte demedim! Neden boyleyim bilmiyorum. Uzun bir suredir yazilarimin hicbirinde "yoruldum, her seyden nefret ediyorum, biktim yasamaktan, I hate my life *uhuhu*" gibi kelimeler kullanmadim; ama su 2-3 gundur, cok farkli her sey. Hani yaptigim surekli uyumak, yemek, icmek, kitap okumak, muzik dinlemek, blog yazmak... Aslinda mutluyum halimden; ama sanki boyle her sey tamam; koca bir sey eksik gibi geliyor. Ya da yine ayni hatalari yapmak icin yer hazirliyorum ben. En iyisi susayim da su projeme geceyim.

1 Eylül 2010 Çarşamba

Kitap Yorumu: Mary Balogh - Asla Unutulmaz

Ask romanlarina ne kadar ilgilisiniz bilemem; ama ben gibi Alacakaranlik serisini bir cirpida okuyup; ustune bu guzel ask romanini okursaniz, siz de ask romanlari konusunda epeyce ilgili olabilirsiniz. Bu tabi baska konulara da bagli oluyor. Sevgiliniz yoksa, ben gibi, daha da etkilenebiliyorsunuz kitaptan...

Cok hos ve herkesin hayal edebilecegi, gerceklesmesi muhtemel bir ask hikayesiydi, Asla Unutulmaz. Hani derler ya keske icimdeki mukemmel yanı gorebilecek biri ciksa karsima. Benim duygularimi anlasa, ben de onunkileri anlasam. Ve bir butun olsak her seye ragmen. Her anlamda bir butun olsak. Sadece gozlerimiz degil ve kalbimiz degil; bedenimiz de karsindakini istese. Oyle sevsek... Mutlu olsak. Ayni bu sekildeydi bu guzel ask romaninin oykusu de. Elinizden dusuremeyeceginiz bir kitap. Oyleki 1 gunde bitirmeye hedeflenmeden de bitirebilirsiniz kitabi. Hos, ben gunlere yayarak okumayi tercih ediyorum.

Kitabinin konusunun gectigi zamanlar da o zamanin asklari icin uygun olmus. Daha cok Ingiltere'nin kraliyet sistemine dayanan bir yonetim seklindeyken, varlikli insanlarin arasinda gecen bir oyku olmus. Hayattan kucuk seyleri yakalayabilecek insanlari ele almis Mary Balogh...

Kitabin cikis tarihinden bahsetmek gerekirse, 2006 yilinda yazilmis kitap oldugunu; ancak Turkiye'ye cevirileriyle birlikte 2009 yilinda ugradigini soyleyebiliriz. Kitap daha sonra, yine ayni yazar tarafindan, kitapta adi gecen bazi kahramanlarin yasadiklari asklari da anlatacak sekilde, "Simply" serisi altinda, uzatilmistir. Ne yazik ki diger serinin kitaplari henuz Turkce'ye cevrilmemis olacak ki ben ulasamadim. Hos, diger serinin kitaplari, Asla Unutulmaz'daki ana karakterlere bagli kalmadigi icin bana fazla cekici gelmiyor; ama Mary Balogh'un ask romanlari konusundaki basarisiyla o kitaplar da gayet surukleyici olarak okunabilirdi... Bu bilgilere yazarin sitesindeki kitap yorumlarini cevirerek ulasmis bulunmaktayim. Ulkemizde Simply serisiyle ilgilenen yok gibi duruyor.

Asla Unutulmaz'i rafa kaldirip; onceleri satin aldigim; ama okumayi bitiremedigim Cerrah isimli kitaba tekrar basliyorum.

31 Ağustos 2010 Salı

Ben kalpsiz degilim ki

Bugun biraz duygusalim. Bilmiyorum sanirim 2-3 gundur okudugum ask romanindan etkilendim cok fazla bir sekilde. Eskiden oldugu gibi sevgiye dair bulusmalari hayal etmekle mesgul beynim. Hatta gecen seneki seylere kadar ulasmis oldu hayal ettigim kisiler...

Icimden bir sey boyle, sabahtan aksama kadar bilgisayar basinda dur, birilerini ara, vaktini internette curut vb. kotu diye tanimladigim direktifler verse de, "seytandir o seytan" deyip; kitabima gomuluyorum ya da butun gun bitmek bilmeyen uykularima devam ediyorum...

Bugun farkli bir dozajda hissettim duygularimin boslugunu. Ya da kalbimin mi diyeyim?.. Bazi seylere cok uzak kaldim diye mi acaba? Hani boyle bir surekli ugrasin icinde olmadigim icin ya da cok sessiz, sakin ve huzurlu kaldigim icin mi? Bugun patlak vermesi mi gerekiyordu?.. Ben hic vermesin diye ugrasiyorum burada.

Dun gece bilgisayarimdaki yabanci sarkilari, albumlerine gore duzenledim. Her birine bir programla otomatik olarak Itunes uzerinden album kapagi ve her bir sarkiya ise sarki sozlerini yukledim. Sonra da hepsini muzikteki tek mutluluk kaynagim olan Ipod Touch'ima attim. Simdi dinlerken sarki sozlerini de gorebiliyorum. Turkce sarkilara sira gelmisti ki icimden bir ses cogunu dinlemedigimi, bir kismini dinledigimde daha da karamsar oldugumu soyledi. Ve de, icindeki sese guvenen genc erkek olarak, tum Turkce sarkilari sildim. Evet, hem de hic acimadim. Zuhal Olcay'dan Sertab Erener'e kadar tum Turkce seslendiren sanatcilarin sarkilarini sildim. Artik telif hakki gibi bir seyden de sorumlu tutulamam hem... SUCSUZUM!

Ilk projemin degerlendirmesini yapamadim halen; cunku bilgisayarimi duzenlemekle mesgulum. Cok tembel hissediyorum bu konuda kendimi. Sanirim 1-2 gun icinde toplanirim. Umarim. Ask romani bitene kadar boyle mi kalirim dersin blog? Umarim kalmam.

En guzeli ya da huzur vereni ne biliyor musun blog? Herkes ve her sey gittikten sonra, senle ben kaliyoruz geriye. Sadece ikimiz. Benim ellerim oldugu surece, Google seni destekledigi surece, mutluyuz biz.

Benimle kal...