26 Temmuz 2010 Pazartesi

Ne yapmaliyim?

Simdi daha sakin yuregim. Kaybettigi seyleri geri toplar gibi biraz. Yine de anlik atislari oluyor sebepsiz yere. O da sanirim onceki hizli atislardan kazandigi reflekslerden oturudur galiba...

Sevmiyorum artik blog. Sevme duygusunu her gelenle birlikte bir kenara birakiyorum adeta, bir daha bulamayacak sekilde. Bazen cok kiziyorum kendime. Nedir bu yasta bu kadar dusunce? Neden zamanimi yasayip gecmiyorum? Neden kendimi yorgun nehirlere atip bilerek, bilerek, bir de ustune kurtulmaya calisiyorum, hatta neden birinin elimden tutup beni o nehirden cikarmasini bekliyorum?.. Kiziyorum kendime bu yuzden, cok kiziyorum hem de. Insanlara bu kadar deger verdigim icin kendime cok kiziyorum blog. Cok...

Zamanin ve mekanin azizligine ugruyorum hep blog. Neden buradayim? Neden en azindan Istanbul'da degilim? Ki ben bu ulkeden baska bir yerde olmayi istiyorum... Neyi bekliyorum? Ya da beni ne bekletiyor buralarda blog? Nedir beni tutan?

Hayatin benden ne istedigini anlayamadim bir turlu... Beceremiyorum hayatla anlasmayi sanirim. O baska seyler istiyor; bense tam tersi yolda adim atiyorum adeta. Zit biri degilim ki ben. Sadece masum duygularimi adimlarimin onune aliyorum her sefer, her sefer... "En buyuk hatam" bu benim blog. Bilirsin... Kurtulmustum bundan aslinda Amerika'dan dondugumde. Sanirim ben kendimi kandirmisim yine. Bir seyden kurtuldugum yok. Yine seviyorum, yine istiyorum, yine sacma hayallere kapilip; yapmamam gereken seyleri yapiyorum ya da kendimi yoruyorum bos yere...

Zor geliyor bir sure nefes almak. Zor gelir, ceken bilir. Ustune etrafindaki insanlar sana gelip "guclu olmalisin, dayanikli olmalisin, elbet karsina guzel seyler cikar, sabretmelisin" der... Ve rahatsiz olurum ben blog. Samimi gelmez bana; ama diyeceksin ki "oturup seninle mi aglasinlar, bu mu istedigin?".. Biliyorum, haklisin. Iste gonul istiyor ki hic bu tartismalara girmesin, hic kurdugu hayaller bosa cikmasin, yasasin, mutlu olsun; zorluklar elbet olur; ama asilmayacak olanlara takilip kalmasin kimse... Nefes almayi zorlastirmasin insanlar, ne olur ki?

Resmen 2 haftada dunyamin dengesi bozuldu. Ne kitap okuyabiliyorum ne de derslerime odaklanabiliyorum. Ne normal nefes alabiliyorum ne de dengeli olarak uyuyabiliyorum. En kotusu ise, sirf mutlu olmak icin, surekli yemek ya da gereksiz seyler yiyorum. Deger miydi acaba bunlara? Deger miydi blog? Insanlarin birbirilerinin hayatina girip-cikmasi ne kadar kolay blog. Ne kadar kolay, kusura bakma, deyip; cekip gitmek... Ne kadar kolay uzmek... Cok kolaymis blog. Cok...

Bu sefer bir karar alamiyorum hayatim icin, bir programda yapmiyorum. Oncekilerin hicbir tanesi basarili olmadi. Simdi sen soyle blog, ne zamandir yaziyorum her seyi sana. Ben mi sucluyum yoksa hayat mi? Ne yapmaliyim?

Ne yapmaliyim?..

23 Temmuz 2010 Cuma

Ah bu umut dolu halim...

22. yas gunumu yalniz gecirmeyi planlamistim. Yapacaktim da... Ne yazik ki olmadi, ya da iyi ki gerceklestirememisim...

Sevdigim, derdimi dinleyen, nazimi ceken bir arkadasim sagolsun, ozellikle beni arayip, yanimda olmayi istedigini belirtince, yok diyemedim. Iyi ki de dememisim. Onunla gecen 2-3 saatimle, kendimi mutlu hissettim. Geride biraktiklarimi dusunmedim, hediyem bile oldu.

Saat gecenin ucu. Ben ne kadar salak ve safim ki bu saate kadar, onca kisinin netten ya da telefonla kutlamasina ragmen, bir kisiden bir seyler bekledim. Ne gerek vardi? Neden bu beklentiye girdim ki? Cikip gelecegini mi zannettin Arif?.. Bugunle birlikte o defteri de temelli kapatmis oldum...

Kutlamasini istedigim, hatirlamasini istedigim birkac kisi daha oldu; ama sanirim Facebook listemde olmamalarinin, Msn iletilerimi onemsememelerinin azizligine ugradim. Olsun diyorum, kutlayanlar bana fazla bile geldi.

22. yas gunumu yalniz gecirmedim.
Saat sabaha karsi 03:27.
Uyusam iyi olacak...

22 Temmuz 2010 Perşembe

Dogum gunum.... Yas - 22

Carsambayi persembeye baglayan geceyle birlikte resmi olarak 22 yasima girmis bulunmaktayim. Farkli hissediyorum biraz, diger gecelere gore; cunku artik 21 yasimda degilim ve ben 21 yasimdayim dedigimde aklima yiginla sey geliyor. Sayisiz, cok degerli, ozel, beni cok mutlu eden... epeyce fazla sey.


21 yasimda;

Ilk kez yurt disina ciktim.
Ilk kez birini gercekten cok sevdim.
Ilk kez hayatta kucuk seylerle mutlu olabildigimi hissettim.
Ilk kez kendi parami kazandim.
Ilk kez yaz okuluna kaldim.
Ilk kez Ingilizce'yi pratik olarak gercek anlamda yabanci bir ulkede kullandim.
Ilk kez kendim ya da ailem disindan biri icin haddinden fazla agladim.
Ilk kez "ben yapabilirim" dedim ve yaptim.
Ilk kez halk otobusuyle yanlislikla bilmedigim bir yere gittim, kayboldum.
Ilk kez dogum gunumu bir yabanci arkadasimla gecirdim. Bana ozel yapilmis bir pasta ile...
...

Daha benim icin degerli yiginla sey var; ama su anda aklima gelenler bunlar, sanirim en cok etkilendiklerim bunlar...

Simdi 22 yasimdayim ve ilk saniyesinden itibaren 21'e karsi ozlem icine girdim, o kadar cektigim uzuntuye ragmen... Mutluluk agir basiyormus demek ki. Bir cok arkadasim dogum gunu dileklerinde -gece gece bir kismini alabildim- daha iyi bir sene gecirmemi dilediler benim icin. Ne kadar iyi olabilir ki? 21'deki yasadigim o kadar fazla ve yogun seyleri hangi yasimda yasabilirim bir daha? 21'deki kadar etkili olabilirler mi?..

Bugun icin aslinda bir hayalim vardi benim, hala daha var icimde. Gun sonuna kadar da devam edecek. Birinin gelmesini bekledim. Niye bekliyorum, bilmiyorum. 2 haftalik bir seydi, hala daha akillanmadim, neyi bekliyorum? Neden birini bekliyorum hala? Neyi, kiminle doldurabilirim ki ben artik?.. O yuzden yarina kadar bekliyorum. Olmazsa bir daha da acmam kapimi kimselere uzunca bir sure. Kapiyi kiran olmazsa tabiki...

Onceki bloglarimdan birinde de belirttigim gibi, yarin, yani persembe gunu, icin bir planim var. 21. yas gunume ters olarak bu seferkini de unutulmaz yapmak istiyorum hayatimda. Yalniz gecirmek istiyorum butun gunu. Tek basima, elimde belki kitabim olur, belki muzik calarim, belki bir mesaj ya da arama bekledigim cep telefonum... Ama ben olmayi planliyorum. Yalnizca ben. Tek basima. Unutmamaliyim 22. yas gunumu. Yalnizligimla kalmaliyim. Gece vakitlerinde eve donmeyi planliyorum... Ne kutlama, ne bir ozel etkinlik, hicbir sey... Sadece ben ve yalniz kalan diger dusuncelerim.

dipnot: Sanki ceza veriyorum kendime. Belki oyle, bilmiyorum. Su anda yapmam gereken buymus gibi hissediyorum ve yapacagim da yarin...