9 Temmuz 2010 Cuma

Tatil yapmayi isterdim!

Farkettim de dondugumden beri oyle bunali girmis yazilarim yok. Mutluyum sanirim bu sure zarfinda. Ya da ne bileyim, ozlem gidermeye calisiyorum da acaba o yuzden mi her sey sade geliyor?.. Action istemiyorum diyecektim ki, yaz okulumun en zevkli kismi geldi: Vize sinavlari!

Hocalar sinav zamanlari icin ayri seyler dedi. Rektorluk ayri bir sey diyor, bolum ise daha da farkli seyler diyor. Ama beni en cok sikan Rektorluk dolayisiyla olusturulmus, vize sinav programi... 5 ders almamin ve bunlara calismamin verdigi stres ile gececek gibi gozukuyor haftasonu. Calismaliyim cok iyi bir sekilde...

Facebook hesabimi kapatmistim; ama gecen gunlerde yeni bir hesap olusturup herkesi tekrar geriye ekledim, hatta ekleyemedigim bir cok kisiyi de ekledim. Digerini neden sildigimi merak eden olmustu haliyle, onlara da dedigim gibi, onceki profilim, ozel yasantimi ortaliga haddinden fazla sekilde sermeme neden olmustu. Tek korkum arkadaslarimla iletisimimin kopmasiydi; ama bunu bile dusunmeden kapatmistim hesabimi. Simdi tekrar acip, yeni hesabima alinca herkesi, sildim eski hesabimi. Icindeki, gezdigim onca yerin resmi, videosu ve diger seylerin hepsi de silinmis oldu. Su anki hesabim sadece iletisimi MSN ya da benzeri bir seyle saglayamadigim arkadaslarim icin acilmis oldu kismen.

Twitter sacmaligini sildim. Hala daha sacma oldugunu dusunuyorum ben. Isterse Barack Obama hayatini twitlesin, hala daha sacma gelecek bana.

Bir adet blogum, Popmundo oyununda bir karakterim ve sade bir Facebook profilim var su internet dunyasinda. Gayet derli ve toplu, mutluyum...

Butun bunlarin disinda, seneyeki egitim-ogretim boyunca kalacagim yeri ayarlamam gerekiyor bir yandan. Kuzenimin kaldigi yeri tutmayi calisiyorum; ama kira icin fiyatlar malum. Butun yaz boyunca az-cok yetinmeye calisiyorum; ama seneye ne olur bilmiyorum. Bunlara ek olarak bir dil kursuna gitmeyi istiyorum seneyeki donem boyunca, ehliyet de almak istiyorum artik yasim gecmeden cok. Bir adet de guzel bir fotograf makinesi almak istiyorum. Yaziyor musun kizim? Guzel tut bu listeyi. Bakalim hangi birini gerceklestirebilecegim...

2 Temmuz 2010 Cuma

Green Card - RezilVezir Kart? - II

Bahsettigim ilk Green Card yazim dan sonra, sonucu ile de ilgili bilgi vermek istiyorum. Kazanamadim...

Cok umitliydim kazanirim diye. Hele ki Amerika'dan donerken ve dondugumdeki yazilarimi okursaniz daha iyi anlarsiniz o zamanlar ne kadar umitle baktigima bu olaya... Zamanla istegim kacti; cunku hayallerimi kaybettim. Ve zarflarin dagitildigi zaman boyunca da bir zarf gecmeyince elime, umidimi kesmistim. Ki 1 Temmuz itibariyle sonucu netten ogrenmekle, dogru tahmin ettigimi da anlamis oldum.

Kazanamadim. Kazansam zaten sanirim masrafindan kalkamazdim. Masrafindan kalksam, vizemi alip ne yapacaktim, cidden gidecek miydim basimi alip Amerika'ya?.. Litvanya'dan dondugumden beri cok farkli oldugumu hissediyorum. Artik daha farkli bakiyorum olaylara. Daha positif daha olmasi gereken sekilde...

Onay kodumu sayfaya girerken, icimde nedense yine de cok kucuk bir umit vardi. Tabi su resimdeki durumla karsilasana kadar:


"the Entry HAS NOT BEEN SELECTED..."

Benden daha iyisini mi bulacakti Amerika? Tabi ki hayir. Su anda icimde biraz burukluk var; Amerika'dan ayrilirkenki yasadiklarim geliyor aklima. Mutluyum yine de. Ya da mutlu olmaya calisiyorum.

Not: Bir daha basvurur muyum bilmiyorum, bilemiyorum...

29 Haziran 2010 Salı

Bendeki Facebook cilginligi.

Yaptigim mantiksal arastirmalarim sonucu, Turkiye'de her 3 evden, 1'inde, Facebook hesabi olan en az 1 kisi mevcut. Bu gayet mantikli bir arastirma oldu benim icin. Isterseniz, Isvicreli bilim adamlarina da sorun... Arif hakli, derler. Ahanda buraya yaziyorum!

Kudurmus gibi Facebook kullaniyoruz. Cogu kullanici, ayakustu gordugu herkesi arkadas listesine ekliyor, bir kismi flash oyunlari yuzunden arkadas oluyor tanimadiklariyla, bir kisminin 3-5 arkadasi var ki bu tip kisilerin hic ilgisi olmadigi halde bir profili vardir mutlaka, bir kismi ise ciddiye aliyor -ben gibi-..

Siliyorum. Bana bir anlam ifade etmeyen, ufak da olsa bir tebessumunu gostermeyen ya da gosteremeyen, ya da ne bileyim, uzun bir suredir bana karsi ilgisiz oldugunu hissettigim bircok kisiyi siliyorum Facebook arkadas listemden. Yapiyorum bunu evet. Ve arkadas listemi mumkun oldugunca olmasi gereken kisilerle dolduruyorum. Blog sayfama biraktiysam Facebook linkimi, bu demektir ki siz sayfami ziyaret etmissiniz, benimle ya da bana ait bir seyle ilgilenmissiniz, demektir. Eklerim listeme genelde bu sekilde gelen davetleri. Bir sure sonra dikkat ederim; ama ne kadar ilgilendiginizle. Ha baktim, belli bir yerde kaliyor bu arkadaslik durumu, silerim. Hic de acimam, vallahi de acimam, billahi de acimam. AMA! Sildikten sonra, sildigim kisi gelir de hesabini sorarsa, guzelce durumu aciklarim. Mantigina uyar ise o kisinin, acikgoruslulugu de elverirse, yine arkadas olabilirim, arti toleranslariyla ustelik...

Ben ciddiye aliyorum arkadas! Her bir halti ciddiye aliyorum. Ve cok mutluyum ben bu durumdan. Cevremdeki insanlar da mutlu. Mutsuz olanlar sadece, gercekleri yuzlerine vurduklarimdir! Onlar da zaten hatalarini kabul etmeyenlerdir ya da ilgisizliklerini... Twitter icin ayni sey gecerli DEGIL. Facebook icin, hicbir kuralimi bozmuyorum; cunku orasi bana ait, bu blogun oldugu gibi... Ben resimlerimi paylasiyorum, kisisel bilgilerimi paylasiyorum, telefon numarama kadar. Ki arkadas listemin yarisi en az, yurt disinda tanistigim insanlardir. Bu sekilde mutluyum ben.

Verdigim degeri bulamayinca, cikartirim hayatimdan. Yaparim bunu evet; cunku ben bu kadar dikkatliysem, o kisiler de beni taniyorsa, bana benim onlara davrandigim sekilde davranmalilar. Budur "deger verme" kavrami. Oyle arada bir, bir yerlerde "cevrimici/online" olup da cikip gitmekle olmuyor. Ha bu arada bu prensiplerimde sadece son 5 yilda tanistigim insanlar icin gecerlidir. Daha oncesi ve ailem/akrabalarim icin degil. Haksizsam buyrun gelin haksizsin deyin: arifcihat @ live . com