8 Mayıs 2010 Cumartesi

2020 yilina bir not...

Hani diyorum bazen, boyle sabah kalktigimizda dua etsek, gece yatarken de dua etsek.
Sukran dolu olsak, bize iyi ve kotu her seyi sunan yaratana karsi.
Gostersek icimizdeki, belki biraz belki cok olan, sevgimizi, insanlara.
Farketsek cevremizdeki kucuk seylerin ne kadar buyuk ve degerli olduklarini aslinda.
Sevsek kendimizi...
Mutlu olsak yasadigimiz her andan.
Uzulsek bazen; ama dunya basimiza yikilmis gibi davranmasak.
Sabretsek... Ah keske sabredebilsek! Bilsek sabredince neler elde edebilecegimizi...
Kirmasak etrafimizdaki insanlari.
Yalan soylesek keske az biraz; ama oyle sonu kotuye gidenlerden olmasa keske yalanlarimiz.
Guldursek cevremizdekileri. Bir masum gulumsemeye, dunyalari kazanmisiz gibi sevinsek keske.
Asik olsak. Asik olabilsek. Ne olurdu kara sevdalari yasasak, yasatsak...
Gunesin batisini izleyebilsek keske yaz aylarinda.
Hani diyorum bazen, insan olabilsek, diger canlilardan farkimizi belli edebilsek.
Agzimizda gereksiz sozcukler yerine, guzellige dair fisiltilar olsa keske.
Keske bakislarimiz insanlari utandirsa, korkutmak yerine.
Aglayabilsek keske. Sebepsiz yere aglayabilsek. Mutluluk olsa nedenimiz...
Paylasabilsek elimizdekileri tum dunyayla, ilerisini gerisini dusunmeden.

Yapabilir miyiz sence birbirimizin elini tutsak?
Mutlu olmak yerine huzurlu olabilmeyi basarabilir miyiz?..

Arif.
Yil: 2010

3 Mayıs 2010 Pazartesi

Green Card - RezilVezir Kart?

Yok kazanmadim. Yani henuz zarf felan almadim... Internet sonuclanmasina da daha var. Sadece su siralar zarflarin dagilmaya baslanmasi gerektigini soyleyenlerin bulundugu bir forumu takip ediyorum ve etkilendigimi bloguma not dusmek istedim...

Amerika'dan dondugumdeki en buyuk hayalim ve neredeyse tek umudumdu, Green Card. Bir hevesle olmasi gerektigi hale getirmeye calisiyordum, form icin olmasi gereken resmimi. Dikkatli ve duzenli bir sekilde formu doldurup; bir tiklamamla hayatimi degisterebilecegimi dusunuyordum. Simdi nasil hissediyorsun diye sorabilirsin bana blog... O heyecanim yok artik; ama boyle muhabbeti acildiginda, bu green card olayinin, kendime diyorum ki: "Eger cikarsa bana, o an iki sey dusunurum sanirim, ya buradan her seyimi toplar giderim ya da hic umursamam, almaya calisirim belki..."

Green Card konusunda ne kadar istekli oldugum konusunda, Amerika'daki son gunumde yazdigim su yazimi okuyarak bir yargiya sahip olabilirsiniz, merak edenler icin:

Amerika'da Son Gun!

Simdi sakinim. Bahsettigim, adeta Green Card icin olusturulmus, forumda bir cok insan aciklanmasina son 1-2 ay kalmasinin heyecanini ve abartisini yasiyor. Uzucu aslinda bu biraz; ama yine de onlari anlayabiliyorum; cunku ben de boyle hissediyordum, umutlarim bitmeden once. Simdi icimde hala ufak kipirtilar var. Acaba diyorum, acaba kazanir miyim? Acaba Turkiye'ye gonderilen 3000'e yakin zarftan biri bana da gelir mi? Acaba kazanirsam eger bu ise yetecek kadar imkan ve inanc saglayabilir miyim kendimde? Ve acaba cikmazsa, cok uzulur muyum?..

Simdi bunlari dusunmuyorum pek. Ciksa da olur; cikmasa da... O heyecanli eski ben yokum be blog! Sanki gerceklerin tuzunu basmisim yaralarima, gozum hayallerimin 'h'sini bile goremez olmus. Ama farkindayim ki icimde hala su soru var: Ya cikarsa?

2 Mayıs 2010 Pazar

Degisiyorum az bucuk sanirim ^^

"Hissediyorum yavastan gercek halime donmeye basladigimi."

Her seyden once, bu 8 aylik kendimi yeme surecine girmeden once yaptigim seyleri boyle hafiften daha dogal hala getirmeye calistim. Mesela, blogumundaki tanitim bolumu yazisini degistirdim. Gecen gunlerde de Blogspot'un, blogunu Ingilizce olarak kullanan blogculara sundugu, simdilik sanirim, yeni tema ya da dizayn, bilmiyorum yeni ismi nedir, gorunus ile ilgili degisikliklerine ortak oldum ve sayfamin yapisini degistirdim. Boyle daha cok yazmami saglayan hale getirdim blogumu. Su siralar twitter, facebook ve turevi seylerden de elimi ayagimi yavastan cekiyor gibiyim. Yazmayi seviyorum, kendi halimi anlatmayi, ne hissettigimi bir yerlere not almayi seviyorum. Hele ki bunlari daha sonra donup okudugumda daha da cok hosuma gidiyor. Mutlu oluyorum bu isi yaparken ozetle!

Haftasonunu Litvanyali bir arkadasimla gecirdim. Bana lazanya yapti. Allah'im nasil bir yemektir bu? Orada burada yedigimiz lazanya isimli hamur seyleri bence kesinlikle lazanya degil! Ve tavukla daha da guzel oluyormus bu is! Ben Italya'dayken lazanya yemek kismet olmadi. Zaten pizza yeteri kadar olayi kapatti bende, Italya olarak.

Ne diyordum, evet, bugun kendimi mutlu ve huzurlu hissediyorum, Allah bozmasin! Yani boyle yenileniyorum, mutlu oluyorum, tekrar eskiden oldugu gibi program yapip, onlara uymaya calisiyorum. Uyamadigimda yuzumde "tuh, ah vah" hali yerine, aptal bir siritis oluyor. Iyiyim ya. Eskisinden daha iyiyim. Daha boyle bir guclu, daha umut dolu. Daha istekli... Sanirim bu halime sebep olan sey gecenlerde yasadiklarim. Bunlarin biri, gelecegimle ilgili ufak tefek seyleri dusunmus olmam. Daha acik bir gelecek gordum sanki ya da yapabileceklerime soyle bir goz gezdirdim... Cok zor degil ya. Ustelik icimde yurt disiyla ilgili, Amerika'dan dondugumdeki gibi hisler yok artik. Var; ama o kadar istikrarli bir sekilde kendilerini belli etmiyorlar yerlerinde.

Degisimi seviyorum. Bana keske dedirtmeyen, "oh ya iyiki olmus" degisimlerime bayiliyorum hatta. Hep boyle degisimleri gorurum hayatimda umarim.

Derslerim de diger bir yandan sikistiriyor beni... Nasil iplerini tutup; kontrolu ele alacagimi bilmiyorum derslerim konusunda ya, hadi bakalim. Buradaki hocalar yardim etseler bana bari, Erasmus ogrencisi oldugum icin...

Ah bir de bugun hava hic de guzel degil! Genelde iyi havalarda mutlu olurum ben; ama bugunki huzurumu bu hava bile bozamadi. 2-3 saate yatarim zaten. O zamana kadar huzurlu kalayim. Ozledim bu halimi ben. Hem de cok...