2 Mayıs 2010 Pazar

Degisiyorum az bucuk sanirim ^^

"Hissediyorum yavastan gercek halime donmeye basladigimi."

Her seyden once, bu 8 aylik kendimi yeme surecine girmeden once yaptigim seyleri boyle hafiften daha dogal hala getirmeye calistim. Mesela, blogumundaki tanitim bolumu yazisini degistirdim. Gecen gunlerde de Blogspot'un, blogunu Ingilizce olarak kullanan blogculara sundugu, simdilik sanirim, yeni tema ya da dizayn, bilmiyorum yeni ismi nedir, gorunus ile ilgili degisikliklerine ortak oldum ve sayfamin yapisini degistirdim. Boyle daha cok yazmami saglayan hale getirdim blogumu. Su siralar twitter, facebook ve turevi seylerden de elimi ayagimi yavastan cekiyor gibiyim. Yazmayi seviyorum, kendi halimi anlatmayi, ne hissettigimi bir yerlere not almayi seviyorum. Hele ki bunlari daha sonra donup okudugumda daha da cok hosuma gidiyor. Mutlu oluyorum bu isi yaparken ozetle!

Haftasonunu Litvanyali bir arkadasimla gecirdim. Bana lazanya yapti. Allah'im nasil bir yemektir bu? Orada burada yedigimiz lazanya isimli hamur seyleri bence kesinlikle lazanya degil! Ve tavukla daha da guzel oluyormus bu is! Ben Italya'dayken lazanya yemek kismet olmadi. Zaten pizza yeteri kadar olayi kapatti bende, Italya olarak.

Ne diyordum, evet, bugun kendimi mutlu ve huzurlu hissediyorum, Allah bozmasin! Yani boyle yenileniyorum, mutlu oluyorum, tekrar eskiden oldugu gibi program yapip, onlara uymaya calisiyorum. Uyamadigimda yuzumde "tuh, ah vah" hali yerine, aptal bir siritis oluyor. Iyiyim ya. Eskisinden daha iyiyim. Daha boyle bir guclu, daha umut dolu. Daha istekli... Sanirim bu halime sebep olan sey gecenlerde yasadiklarim. Bunlarin biri, gelecegimle ilgili ufak tefek seyleri dusunmus olmam. Daha acik bir gelecek gordum sanki ya da yapabileceklerime soyle bir goz gezdirdim... Cok zor degil ya. Ustelik icimde yurt disiyla ilgili, Amerika'dan dondugumdeki gibi hisler yok artik. Var; ama o kadar istikrarli bir sekilde kendilerini belli etmiyorlar yerlerinde.

Degisimi seviyorum. Bana keske dedirtmeyen, "oh ya iyiki olmus" degisimlerime bayiliyorum hatta. Hep boyle degisimleri gorurum hayatimda umarim.

Derslerim de diger bir yandan sikistiriyor beni... Nasil iplerini tutup; kontrolu ele alacagimi bilmiyorum derslerim konusunda ya, hadi bakalim. Buradaki hocalar yardim etseler bana bari, Erasmus ogrencisi oldugum icin...

Ah bir de bugun hava hic de guzel degil! Genelde iyi havalarda mutlu olurum ben; ama bugunki huzurumu bu hava bile bozamadi. 2-3 saate yatarim zaten. O zamana kadar huzurlu kalayim. Ozledim bu halimi ben. Hem de cok...

30 Nisan 2010 Cuma

Özlem Tekin - Sen Anla

Bu sarki benim bastan asagi tum ruh halimi anlatmaktadir. Ozlem Tekin'i zaten ozgur ruh halinden dolayi da hep sevmisimdir.

27 Nisan 2010 Salı

Ne oldum ben?

Ne oldum ben?
Cidden ne oldum? Nasil biri oldum? Yeter artik! Bu tembelligimin ya da ismini koyamadigim halimin etkisinden kurtulmak istiyorum en azindan! Hani kendisinden gectim, etkisi gitsin bari. Uzun suredir bu halledeyim, boyle bezgin, tembel, rahat... Cok mutluyum bir yandan; ama diger yandan dusunuyorum hep; cunku ben bu tarz bir insan degilim. Yani benim sorumluluklarim var daha ustume almam gereken. Daha okulumu bitirmedim, kendi hayatimi kurmadim... Benim babam Sabanci Holding'de calismiyor ki diyeyim "amaan bosveeer!"..

Uzun bir suredir artik canima tak etmis olacak ki erken kalkmaya calisiyorum; ama nasil bir beden olduysa bu ustumdeki et yigini, uyku tutmaz oluyor bu seferde. Saatlerce yatakta o tarafa, bu tarafa donup duruyor. Derslerde anlatilan Ingilizce yiginla mekanik yapilarla ilgili terimleri dinleyerek anlamak yerine, gunluk havasinda yazilar yaziyorum defterime. Oyle geciyor vakit... Ama sanki biraz biraz boyle eski halimden birkac seyi canlandirdim gibi kendimde...

Hayal kurmaya basladim artik. Msn'de eskisi gibi durur oldum. Bilmiyorum sebebini ya da ismini koymak istemiyorum su anda; ama cok ilginc. Yuzume hafif bir gulumseme katan eski hallerime donuyorum biraz biraz. Hayal kuruyorum! Boyle birileriyle tanisiyorum, mutlu mesut bir iliskim oluyor, turunde hayaller kuruyorum eskisi gibi. Turkce sarkilar dinleyip; "bak bu sarki beni hayata daha cok bagliyor" diye cumluleler kuruyorum ustelik...

Diger bir degisle, kendimi bulmaya calisiyorum kayboldugum boslugumda. Isin kotu tarafi ne biliyor musun blog, beni anlayan 100 gram insan bile yok su dunyada. Anladiklarini sananlar, anlamaya calisanlar ve sabirlari tukenenler var sadece... Oysa ben insanlarla ruhani iliskilerde cok iyi oldugumu dusunuyorum. Belki de kendimi kapatiyorum dis dunyaya, hani burcuma gore kendime daha cok iskence edecek yollar ariyormusum ya, o yuzdendir belki de bu durumda. Farkinda olmadan yaptigim yiginla seyden biridir belki bu da... Anlasilamiyorum ozetle. Yoksa bu tembel hissetme duygusu olsun, farkli duygulara girme hali olsun -8 aydan beri- hep bu sebepten oturudur belki de. Bilmiyorum ya da. Kafam cok karisik. Eskiden kalbim karisikti, simdi kafam karisik. Bir gun ikisinin de karismis oldugu halimi dusunemiyorum. Belki kafam da durgunlasir, daha sakin olur her sey? Kim bilir...

Ne yapmali hic bilmiyorum. Bekliyorum, sanki kiyameti bekler gibi. Ya da bir isik bekler gibi. Oysaki elektrikler coktan santralleriyle sokulup goturulmus durumda. Kim tekrar kurabilir ki?... Ben? Sen? o?