30 Nisan 2010 Cuma

Özlem Tekin - Sen Anla

Bu sarki benim bastan asagi tum ruh halimi anlatmaktadir. Ozlem Tekin'i zaten ozgur ruh halinden dolayi da hep sevmisimdir.

27 Nisan 2010 Salı

Ne oldum ben?

Ne oldum ben?
Cidden ne oldum? Nasil biri oldum? Yeter artik! Bu tembelligimin ya da ismini koyamadigim halimin etkisinden kurtulmak istiyorum en azindan! Hani kendisinden gectim, etkisi gitsin bari. Uzun suredir bu halledeyim, boyle bezgin, tembel, rahat... Cok mutluyum bir yandan; ama diger yandan dusunuyorum hep; cunku ben bu tarz bir insan degilim. Yani benim sorumluluklarim var daha ustume almam gereken. Daha okulumu bitirmedim, kendi hayatimi kurmadim... Benim babam Sabanci Holding'de calismiyor ki diyeyim "amaan bosveeer!"..

Uzun bir suredir artik canima tak etmis olacak ki erken kalkmaya calisiyorum; ama nasil bir beden olduysa bu ustumdeki et yigini, uyku tutmaz oluyor bu seferde. Saatlerce yatakta o tarafa, bu tarafa donup duruyor. Derslerde anlatilan Ingilizce yiginla mekanik yapilarla ilgili terimleri dinleyerek anlamak yerine, gunluk havasinda yazilar yaziyorum defterime. Oyle geciyor vakit... Ama sanki biraz biraz boyle eski halimden birkac seyi canlandirdim gibi kendimde...

Hayal kurmaya basladim artik. Msn'de eskisi gibi durur oldum. Bilmiyorum sebebini ya da ismini koymak istemiyorum su anda; ama cok ilginc. Yuzume hafif bir gulumseme katan eski hallerime donuyorum biraz biraz. Hayal kuruyorum! Boyle birileriyle tanisiyorum, mutlu mesut bir iliskim oluyor, turunde hayaller kuruyorum eskisi gibi. Turkce sarkilar dinleyip; "bak bu sarki beni hayata daha cok bagliyor" diye cumluleler kuruyorum ustelik...

Diger bir degisle, kendimi bulmaya calisiyorum kayboldugum boslugumda. Isin kotu tarafi ne biliyor musun blog, beni anlayan 100 gram insan bile yok su dunyada. Anladiklarini sananlar, anlamaya calisanlar ve sabirlari tukenenler var sadece... Oysa ben insanlarla ruhani iliskilerde cok iyi oldugumu dusunuyorum. Belki de kendimi kapatiyorum dis dunyaya, hani burcuma gore kendime daha cok iskence edecek yollar ariyormusum ya, o yuzdendir belki de bu durumda. Farkinda olmadan yaptigim yiginla seyden biridir belki bu da... Anlasilamiyorum ozetle. Yoksa bu tembel hissetme duygusu olsun, farkli duygulara girme hali olsun -8 aydan beri- hep bu sebepten oturudur belki de. Bilmiyorum ya da. Kafam cok karisik. Eskiden kalbim karisikti, simdi kafam karisik. Bir gun ikisinin de karismis oldugu halimi dusunemiyorum. Belki kafam da durgunlasir, daha sakin olur her sey? Kim bilir...

Ne yapmali hic bilmiyorum. Bekliyorum, sanki kiyameti bekler gibi. Ya da bir isik bekler gibi. Oysaki elektrikler coktan santralleriyle sokulup goturulmus durumda. Kim tekrar kurabilir ki?... Ben? Sen? o?

21 Nisan 2010 Çarşamba

Degismemin nedenini parcalar halinde bulmaya karar verdim. Benim gibi detay meraklisi birinin, bu soruna, direkt bakmasi biraz sacma geliyor kulaga zaten. Buldugum birkac nedeni aciklamadan once bu konudaki ruh halimden bahsedeyim biraz...

Su anda bu satirlari yazan blog yazari, zamaninda yurt disina cikmayi aklinin ucundan gecirmemis bir insan olup, oncelikle Amerika'ya gidip; etrafi ve cingeneligin verdigi mutlulugu farkedip; oralara asik olup, ustune aklinin %85ini oralarda birakmis ve Turkiye'ye donmustur... Daha sonra kalan %15 dilimindeki akli, derslerine ve normal hayatina yetmedigi icin, afallamis; yaptigi hayat planlarinin da -kismen- suya dusmesi yuzunden, hayata kusmus ya da ona benzer bir moda girmistir... Butunuyle yikik bir halde, oradan oraya tasimistir kalbini de bedenini de. Anlamamistir kimse onu, onceden anlayamadiklari gibi...

Amerika'dan sonra Erasmus programini sadece alttan daha fazla ders birakmamak icin yapmayi hedeflemistir bu blog yazari. Basarmistir da... Her ne kadar simdilerde dersleriyle bogusuyor olsa da, Erasmus isimli degisim programindadir hala...

Yani ozetle her sey bu yurt disina yonelik calismalarla basladi. Tamamiyle yozlasip; bulundugum kultur baskisindan uzaklasmaya calismamla yani... Bu nedenlerin biri...

Ingilizce'ye yukleneyim diye bir cok sey yaptim. Dinledigim muzik tarzini degistirdim tabi ki dil de sadece Ingilizce oldu. Turkce sarkilar dinlemeyince, kendi kulturumle ilgili butun duygulardan yoksun kaldim. Daha sonra bilgisayarimin dilini, telefonumun dilini, Ipod'umun dilini vs. her seyi Ingilizce yaptim. Faydasiz mi oldu? Tabiki hayir. Gayet faydali idi, dil gelistirme konusunda... Amac baska idi ama. Bu da nedenlerden bir digeri...

Eskide tanistigim bir cok insanla konusmayi kestim. Aslinda bir kismi da benimle konusmayi kestiler. Bilmiyorum sebebini; ama boyle bir cekememezlik ya da buyuk bir yanlis anlama durumu olusmus durumda sanirim... Bu da diger bir neden...

Bunlar degismeye baslamamdaki en buyuk nedenlerden 3'u... Simdilerde etkilerini goruyorum kesin bir sekilde. "Keske" kelimesini kullanmiyorum; cunku kullanacak bir durum olmadiklarini dusunuyorum su anda.

Bunlari geri almam da imkansiz degil aslinda; ama su anki halimden memnunum ben.

Neden degisimini sorguluyorsun, diye sorabilirsiniz. Tek amacim eskiden sahip oldugum, o duzene sahip olmak. Boyle 8 aydir tembelligin anasini aglatmis durumdayim. Ve hic bir sekilde geriye donemiyorum bu konuda. Cok uzucu bir durum aslinda bu benim icin ve buyuk de bir basari. Cunku duzensiz hissediyorum kendimi. Basari, cunku cok onceden tum benligimi degistirmeyi hedeflemistim, ve yaptigim ya da yapmadigim yiginla seyle bu basariya ulastim. Sanirim bunun rahatligi bana su anda keske dedirtmiyor.

Cok mu zor aslinda sabahlari erken kalkmak, ders calismak, Turkce muzik dinlemek, dua etmek, yeni bir dile calismak... ve yiginla seyi gerceklestirmek? Hayir degil aslinda; ama nedense her dusundugum sirada elimde kalem yerine, klavye; kulagimda Turkce yerine yabanci muzik oluyor... Ve bunu kontrol disinda yapiyor gibi hissediyorum. Tamamiyle kontrolsoz. Yapmam gerekenleri listeliyorum, ders dinlerken okulda. O listeye uymaliyim simdi...

---------------------------------

Bir sure daha ayaklarim yerden kesilseydi keske.
Keske cocuk olabilseydim yeniden,
Umutlarimi cekseydim icime hava yerine.
Tek basima kalmasaydim yine ben...