Oh be! Kendime geliyorum sanirim yavastan! 7-8 aylik bilincli eziyetten sonra boyle icimde her seyi mukemmele yakin hale getirmek icin bir isik gordum sanki! Icimde bir kipirti var! Asik felan olmadim, hayir. Sanki daha renkli hale geldim gibi hissediyorum. Boyle cevremdekilerin farkina varmaya, hayattan daha farkli bir tad almaya basladim sanki... Hissediyorum, iyi seyler bekliyor beni. Acaba bahar geliyor o yuzden mi? Vilnius'da uzunca bir suredir kis yasadim ben. Belki daha da icine kapanik hale getirdi burasi beni; ama ortalik da yesermeye basladi. Her seyle birlikte ben de tazeleniyorum adeta!
Biraz boyle eskilerden de siyrilir oldum. Son kalan 2 ayimi burada verimli bir sekilde gecirmeliyim ve sonra da Turkiye'de tam gaz devam ederim! Aslinda bu ruh halimin inisli cikisli olmasindan herkesle birlikte ben de nefret ediyorum; ama elden gelen bir sey de yok. Belki hayatimda ciddi seyleri degistirdim; ama bunu degistirmem imkansiz gibi bir sey...
Italya turumun yorgunlugunu yavas yavas atiyorken, bu aksam arkadaslarimla birlikte bir suredir gitmedigim gece klubune gideyim diyorum. Dans ve muzik ile eglence hayatina atilip; ertesi gun de derse gitmek zaten Erasmus hayatinin vazgecilmezlerinden... Hos, baskalari hic gitmiyor derse; ama ben gitmek zorundayim.
Bir de su Paris gezimi iple cekiyorum. Paris'i gormek benim yakin gelecekte gerceklestirmek istedigim en buyuk hayallerimden biri... Insallah aksilik olmaz da giderim oraya...
Epeydir iyi bir ruh haline burunmemistim. Daha iyiyim simdi...
15 Nisan 2010 Perşembe
Su siralar: ben ve Italya gezisi
Oncelikle cidden blog yazma isini boyle aylik dergi kivamina getirmis durumdayim, bunu farkettim yani. Reklam felan mi alsam ne yapsam? Hulya Avsar gibi parfum felan mi cikartsam, yapmaliyim bu tarz seyleri, evet! Saka bir yana, yazmak aslinda bana faydaliyken, neden yazmaktan kopuyorum anlamis degilim. Aslinda nedenlerim var: Zamanim yok. Yani eskisi gibi yazmaya ayiracak vakit bulamiyorum. Bazen cok sacma seyler de yapsam, yazmaya ayiracak vakit bulamiyorum...
Iyice koptum kendimden. Hani kotu anlamda degil. Boyle sadece eski ben olmayi istiyorum, ustune gitmiyorum ayni zamanda bu konunun... Ama surekli bu konuyla ilgili yakiniyorum kendime... Eskiden kastim da hani boyle sessiz, sakin, daha masum, daha saf olan ben. Simdi degil misin, derseniz. Hayir degilim de diyemem. Evet, hala ayniyim da diyemiyorum...
Hayatimda hic boyle hissetmemistim. Bos dusunuyorum artik. Dusuncelerim bos degil, ama... Sadece alakasiz seyleri dusunuyorum. Ya da dusunmeye calisiyorum; ama beceremiyorum. Garip bir ruh haline burundum. Eskisi gibi yemek yemiyorum. Eskisi gibi uyanmiyorum. Eskisi gibi hissetmiyorum... Eskisi gibi nefes almiyorum. Kalp atislarim eskisi gibi degil... Bakislarimda, eskisi gibi hayat kipirtisi yok. Artik daha huzunlu bakiyorum. Sadece gormesini istedigim kisilere gosteriyorum bu bakislarimi. Sanki anlamasalar ne degisecek...
Kopuyorum kendimden. Sanki bir gun boyle iki tane ben olacak. Ama hani yapmasi gerekenleri duzenleyen bir ben, ve hayati hic umursamayan ikinci bir ben gibi. Hayir, sizofreni degilim. Belirtileri de degil bunlar. Sadece hala icimde olan ve kaybetmeyi istemedigim o "sevme duygusu" bunlara sebep oluyor. Ama hani boyle sinirdayim, kaybediyorum sanki... Bu kadar mi duygusal olmak zorundayim ben? Ya da nasil beceriyor diger insanlar bu kadar duygusuz olabilmeyi? Ikisinin ortasini yapabilme yetenegim neden yok? Unutmayi bu kadar kolay becerebilirken, ya da ustunu kapatmayi bu kadar iyi yapabilirken, neden yeni gozlerin esiri olup; binbir hayale girebilecek kadar hassas olabiliyorum?.. Anlamiyorum, anlayamiyorum...
Duzene girmeyi istiyorum artik! 7-8 ay gecti, yeter artik! Dursun su etrafimdaki her sey! En azindan 1 sn olsun dursun ve ben farkedeyim nerede, nasil, ve ne icin oldugumu...
-------------------------
5 Nisan'da Italya'ya gitmek uzere yola ciktim. Hedefim Milan, Venedik, Floransa, Pisa ve Roma olmak uzere 5 Italya sehri ve Vatikan idi. 13 Nisan'da geri dondum. Her sey harika idi. Tek sorun, Italya, yiginla cingene ile dolu. Ispanya'dan, Portekiz'den ve kendinden olmak uzere etrafta epeyce cingene mevcuttu. Diger ulkelerden gocmenler de mevcuttu orada... Bunlarin disinda, dedigim gibi her sey harikaydi. Ne kadar kismaya calissam da biraz para harcamak zorunda kaldim; cunku Italya, Litvanya'ya gore pahali bir ulke... Ben Erasmus hayatimi orada gecirseydim, epeyce masrafli olurdu her sey, eminim. En cok Milan'i begendim; cunku orada her sey duzenli ve daha az cingeneye sahip. Guzeldi. Milan'da yasamak isterdim, eger Italya'da yasamak gibi bir durumum olsaydi...
Gozlerim yine etraflardaydi tabi. Kim tutabilir ki? Ama hani Turklere benziyordu oradakiler de. Cok yabancilik cekmedim; ama bakislar daha cok boyle insanlari somurmeye yonelik bakislardi. Ne bir duygu ne de bir masum istek vardi gozlerde... O yuzden cok umutlanmadim, kalbimi Italya'da birakmak konusunda.
-------------------------
Sanki her ulkede bir seyimi birakiyorum ufak da olsa. Amerika, Litvanya, Italya, Turkiye... Yine de her bir ulke, her bir sehir, her bir bakis... bana baska bir sey katiyor, goturdugu kadar... Bunu engellemem imkansiz sanirim. Sonuc olarak daha fazla yorulmus oluyorum ben. Daha fazla yipranmis, daha umutsuz, daha duygusuz...
Bir ara su anki halime gelmeyi istiyordum, boyle duygusuz, sorumsuz ya da ne bileyim isteksiz olmayi istiyordum. Simdi istedigim sekildeyim, bu sefer de eski halime donmeyi istiyorum; ama sansimi mi kaybettim, bilmiyorum...
Benim gercekten sevilmeye ihtiyacim var...
Iyice koptum kendimden. Hani kotu anlamda degil. Boyle sadece eski ben olmayi istiyorum, ustune gitmiyorum ayni zamanda bu konunun... Ama surekli bu konuyla ilgili yakiniyorum kendime... Eskiden kastim da hani boyle sessiz, sakin, daha masum, daha saf olan ben. Simdi degil misin, derseniz. Hayir degilim de diyemem. Evet, hala ayniyim da diyemiyorum...
Hayatimda hic boyle hissetmemistim. Bos dusunuyorum artik. Dusuncelerim bos degil, ama... Sadece alakasiz seyleri dusunuyorum. Ya da dusunmeye calisiyorum; ama beceremiyorum. Garip bir ruh haline burundum. Eskisi gibi yemek yemiyorum. Eskisi gibi uyanmiyorum. Eskisi gibi hissetmiyorum... Eskisi gibi nefes almiyorum. Kalp atislarim eskisi gibi degil... Bakislarimda, eskisi gibi hayat kipirtisi yok. Artik daha huzunlu bakiyorum. Sadece gormesini istedigim kisilere gosteriyorum bu bakislarimi. Sanki anlamasalar ne degisecek...
Kopuyorum kendimden. Sanki bir gun boyle iki tane ben olacak. Ama hani yapmasi gerekenleri duzenleyen bir ben, ve hayati hic umursamayan ikinci bir ben gibi. Hayir, sizofreni degilim. Belirtileri de degil bunlar. Sadece hala icimde olan ve kaybetmeyi istemedigim o "sevme duygusu" bunlara sebep oluyor. Ama hani boyle sinirdayim, kaybediyorum sanki... Bu kadar mi duygusal olmak zorundayim ben? Ya da nasil beceriyor diger insanlar bu kadar duygusuz olabilmeyi? Ikisinin ortasini yapabilme yetenegim neden yok? Unutmayi bu kadar kolay becerebilirken, ya da ustunu kapatmayi bu kadar iyi yapabilirken, neden yeni gozlerin esiri olup; binbir hayale girebilecek kadar hassas olabiliyorum?.. Anlamiyorum, anlayamiyorum...
Duzene girmeyi istiyorum artik! 7-8 ay gecti, yeter artik! Dursun su etrafimdaki her sey! En azindan 1 sn olsun dursun ve ben farkedeyim nerede, nasil, ve ne icin oldugumu...
-------------------------
5 Nisan'da Italya'ya gitmek uzere yola ciktim. Hedefim Milan, Venedik, Floransa, Pisa ve Roma olmak uzere 5 Italya sehri ve Vatikan idi. 13 Nisan'da geri dondum. Her sey harika idi. Tek sorun, Italya, yiginla cingene ile dolu. Ispanya'dan, Portekiz'den ve kendinden olmak uzere etrafta epeyce cingene mevcuttu. Diger ulkelerden gocmenler de mevcuttu orada... Bunlarin disinda, dedigim gibi her sey harikaydi. Ne kadar kismaya calissam da biraz para harcamak zorunda kaldim; cunku Italya, Litvanya'ya gore pahali bir ulke... Ben Erasmus hayatimi orada gecirseydim, epeyce masrafli olurdu her sey, eminim. En cok Milan'i begendim; cunku orada her sey duzenli ve daha az cingeneye sahip. Guzeldi. Milan'da yasamak isterdim, eger Italya'da yasamak gibi bir durumum olsaydi...
Gozlerim yine etraflardaydi tabi. Kim tutabilir ki? Ama hani Turklere benziyordu oradakiler de. Cok yabancilik cekmedim; ama bakislar daha cok boyle insanlari somurmeye yonelik bakislardi. Ne bir duygu ne de bir masum istek vardi gozlerde... O yuzden cok umutlanmadim, kalbimi Italya'da birakmak konusunda.
-------------------------
Sanki her ulkede bir seyimi birakiyorum ufak da olsa. Amerika, Litvanya, Italya, Turkiye... Yine de her bir ulke, her bir sehir, her bir bakis... bana baska bir sey katiyor, goturdugu kadar... Bunu engellemem imkansiz sanirim. Sonuc olarak daha fazla yorulmus oluyorum ben. Daha fazla yipranmis, daha umutsuz, daha duygusuz...
Bir ara su anki halime gelmeyi istiyordum, boyle duygusuz, sorumsuz ya da ne bileyim isteksiz olmayi istiyordum. Simdi istedigim sekildeyim, bu sefer de eski halime donmeyi istiyorum; ama sansimi mi kaybettim, bilmiyorum...
Benim gercekten sevilmeye ihtiyacim var...
16 Mart 2010 Salı
Yaban eller. Gavur eller. ~ Litvanya
Yok gercekten bir sorun var, yani olmali yani. Anlamiyorum; ama neden yurt disina cikan Turklerin %80'i kendilerinden geciyorlar? Neden, off sen de mi Turksun ya, gibi sorulari sordurtuyorlar kendi kendime?
Buradaki Turk Erasmus ogrencileri... Yani aralarinda o kadar farkli turden olanlari var ki, anlatmakla bitiremem. Tamam, ben de ayri bir tur olarak degerlendirilebilirim aralarinda; ama heralde bendeki artilar; eksilerden daha coktur!.. Cok tuhaflar gercekten. Tamam bakin, erkek-kiz hic farketmez, belli cinsel ihtiyaclari olabilir, dogrudur. Tamam, bizim ulkemizde, kultur ve dinden dolayi bu tip seylerin olmamasi(!) gerekir, ve bundan kaynaklanan bir baski var genclerin ustunde. Tamam, belki yurt disindaki Hristiyan ulkelerde din kavrami yok olmus durumda ve bu tarz seyler cok rahat yasaniyor olabilir. Ama emin olun, hic bir milletin ogrencisinde, ben, bizim Turk ogrencilerdeki kadar cinsel arzu dozaji gormedim. Gormedim ya! Hatta oyleki aralarinda boyle bazilari kimseyle iliskiye giremedi diye intihar edecek boyuta geliyor. Mantikli mi sizce? Nedir bu cocuklarin icindeki sonmeyen ates? Turkiye'de bulamadiklari, dis ulkelerde bulduklari sey ne? Hic mi insanda "ya olacaksa duzeyli bir sekilde olsun, kendimden, insanligimdan, sagligimdan(?) bir sey kaybetmeyeyim" dusuncesi olmaz ya? Nasil bir mantiktir bu? OHA!
Diger Turkler de su meshur, cogunlugu, "kotu" Kurt olan Turkler, ya da turkumsuler... Butun Avrupa'ya yayilmis durumdalar. Abartisiz bu sekildeler. Cogunlugu Almanya'da sizin de bildiginiz uzere. Onlar bizim ulkemizi, insanligimizi, kulturumuzu, oyle bir guzel alip; evirip cevirip; yerin dibine sokup cikartip; diger insanlara tanitiyorlarlar ki, bilseniz... Hatta boyle cogu, orada burada dukkan acip, bina insa edip, bilmem ne yapip, mesken tutuyorlar bulunduklari yerleri. Onlarinki zaten ayri bir hava. Tamamen kufur edilesi insanlar.
Litvanya'daki insanlar zaten ayri bir havadalar. Gecen bir Litvanyali kisiyle konusuyorum. Bana ulkesi ve insanlarinin mantiksizligi ile ilgili o kadar sey dedi ki, aralarindaki su cumleyle bittim ben: "Litvanyalilar, Litvanya'da dogmayi bir utanc olarak goruyor" dedi. Bunu dedi. Ve benim icimdeki o Litvanya kulturunu ve dilini ogrenme hevesim yavastan citladi, kirilmak uzere...
Uzuldum. Bunlar benim yasadigim gordugum seyler su 1-2 aydir.
Hala duzelmeye calisiyorum; ama bir turlu beceremiyorum. Bir turlu, kendimi, kafami, dusunlerimi, duygularimi toplayamiyorum. Ne daha kotusune gidiyorum ne de eskisine donebiliyorum. Bu sekilde devam etmeyi de denedim; ama beceremiyorum. Olmuyor...Denemedigim tek sey: her seyden uzaklasip; dinime yonelmek... Ve bunu yazarken su anda bunu yapmali miyim diye dusunuyorum. Eger bu da bir fayda vermezse sonum nasil olur kim bilir. Cok yoruldum. Belki yerimde baska biri olsaydi simdiye coktan, o eglence dunyasi denen seye kapilmis, iyice kaybolmus olurdu. Bir sey benim tekrar kendime donmemi istiyor; ama ben nasil donecegimi bilmiyorum bile. Bazen kurdugum hayaller gelir boyle zamanlarda aklima, biri ceksin bir yere gotursun, orada her seye sifirdan baslayayim, daha mutlu gecen anlarim olsun...
Kacinci deyisim bilmiyorum ama, yoruldum...
Buradaki Turk Erasmus ogrencileri... Yani aralarinda o kadar farkli turden olanlari var ki, anlatmakla bitiremem. Tamam, ben de ayri bir tur olarak degerlendirilebilirim aralarinda; ama heralde bendeki artilar; eksilerden daha coktur!.. Cok tuhaflar gercekten. Tamam bakin, erkek-kiz hic farketmez, belli cinsel ihtiyaclari olabilir, dogrudur. Tamam, bizim ulkemizde, kultur ve dinden dolayi bu tip seylerin olmamasi(!) gerekir, ve bundan kaynaklanan bir baski var genclerin ustunde. Tamam, belki yurt disindaki Hristiyan ulkelerde din kavrami yok olmus durumda ve bu tarz seyler cok rahat yasaniyor olabilir. Ama emin olun, hic bir milletin ogrencisinde, ben, bizim Turk ogrencilerdeki kadar cinsel arzu dozaji gormedim. Gormedim ya! Hatta oyleki aralarinda boyle bazilari kimseyle iliskiye giremedi diye intihar edecek boyuta geliyor. Mantikli mi sizce? Nedir bu cocuklarin icindeki sonmeyen ates? Turkiye'de bulamadiklari, dis ulkelerde bulduklari sey ne? Hic mi insanda "ya olacaksa duzeyli bir sekilde olsun, kendimden, insanligimdan, sagligimdan(?) bir sey kaybetmeyeyim" dusuncesi olmaz ya? Nasil bir mantiktir bu? OHA!
Diger Turkler de su meshur, cogunlugu, "kotu" Kurt olan Turkler, ya da turkumsuler... Butun Avrupa'ya yayilmis durumdalar. Abartisiz bu sekildeler. Cogunlugu Almanya'da sizin de bildiginiz uzere. Onlar bizim ulkemizi, insanligimizi, kulturumuzu, oyle bir guzel alip; evirip cevirip; yerin dibine sokup cikartip; diger insanlara tanitiyorlarlar ki, bilseniz... Hatta boyle cogu, orada burada dukkan acip, bina insa edip, bilmem ne yapip, mesken tutuyorlar bulunduklari yerleri. Onlarinki zaten ayri bir hava. Tamamen kufur edilesi insanlar.
Litvanya'daki insanlar zaten ayri bir havadalar. Gecen bir Litvanyali kisiyle konusuyorum. Bana ulkesi ve insanlarinin mantiksizligi ile ilgili o kadar sey dedi ki, aralarindaki su cumleyle bittim ben: "Litvanyalilar, Litvanya'da dogmayi bir utanc olarak goruyor" dedi. Bunu dedi. Ve benim icimdeki o Litvanya kulturunu ve dilini ogrenme hevesim yavastan citladi, kirilmak uzere...
Uzuldum. Bunlar benim yasadigim gordugum seyler su 1-2 aydir.
Hala duzelmeye calisiyorum; ama bir turlu beceremiyorum. Bir turlu, kendimi, kafami, dusunlerimi, duygularimi toplayamiyorum. Ne daha kotusune gidiyorum ne de eskisine donebiliyorum. Bu sekilde devam etmeyi de denedim; ama beceremiyorum. Olmuyor...Denemedigim tek sey: her seyden uzaklasip; dinime yonelmek... Ve bunu yazarken su anda bunu yapmali miyim diye dusunuyorum. Eger bu da bir fayda vermezse sonum nasil olur kim bilir. Cok yoruldum. Belki yerimde baska biri olsaydi simdiye coktan, o eglence dunyasi denen seye kapilmis, iyice kaybolmus olurdu. Bir sey benim tekrar kendime donmemi istiyor; ama ben nasil donecegimi bilmiyorum bile. Bazen kurdugum hayaller gelir boyle zamanlarda aklima, biri ceksin bir yere gotursun, orada her seye sifirdan baslayayim, daha mutlu gecen anlarim olsun...
Kacinci deyisim bilmiyorum ama, yoruldum...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)