Oncelikle cidden blog yazma isini boyle aylik dergi kivamina getirmis durumdayim, bunu farkettim yani. Reklam felan mi alsam ne yapsam? Hulya Avsar gibi parfum felan mi cikartsam, yapmaliyim bu tarz seyleri, evet! Saka bir yana, yazmak aslinda bana faydaliyken, neden yazmaktan kopuyorum anlamis degilim. Aslinda nedenlerim var: Zamanim yok. Yani eskisi gibi yazmaya ayiracak vakit bulamiyorum. Bazen cok sacma seyler de yapsam, yazmaya ayiracak vakit bulamiyorum...
Iyice koptum kendimden. Hani kotu anlamda degil. Boyle sadece eski ben olmayi istiyorum, ustune gitmiyorum ayni zamanda bu konunun... Ama surekli bu konuyla ilgili yakiniyorum kendime... Eskiden kastim da hani boyle sessiz, sakin, daha masum, daha saf olan ben. Simdi degil misin, derseniz. Hayir degilim de diyemem. Evet, hala ayniyim da diyemiyorum...
Hayatimda hic boyle hissetmemistim. Bos dusunuyorum artik. Dusuncelerim bos degil, ama... Sadece alakasiz seyleri dusunuyorum. Ya da dusunmeye calisiyorum; ama beceremiyorum. Garip bir ruh haline burundum. Eskisi gibi yemek yemiyorum. Eskisi gibi uyanmiyorum. Eskisi gibi hissetmiyorum... Eskisi gibi nefes almiyorum. Kalp atislarim eskisi gibi degil... Bakislarimda, eskisi gibi hayat kipirtisi yok. Artik daha huzunlu bakiyorum. Sadece gormesini istedigim kisilere gosteriyorum bu bakislarimi. Sanki anlamasalar ne degisecek...
Kopuyorum kendimden. Sanki bir gun boyle iki tane ben olacak. Ama hani yapmasi gerekenleri duzenleyen bir ben, ve hayati hic umursamayan ikinci bir ben gibi. Hayir, sizofreni degilim. Belirtileri de degil bunlar. Sadece hala icimde olan ve kaybetmeyi istemedigim o "sevme duygusu" bunlara sebep oluyor. Ama hani boyle sinirdayim, kaybediyorum sanki... Bu kadar mi duygusal olmak zorundayim ben? Ya da nasil beceriyor diger insanlar bu kadar duygusuz olabilmeyi? Ikisinin ortasini yapabilme yetenegim neden yok? Unutmayi bu kadar kolay becerebilirken, ya da ustunu kapatmayi bu kadar iyi yapabilirken, neden yeni gozlerin esiri olup; binbir hayale girebilecek kadar hassas olabiliyorum?.. Anlamiyorum, anlayamiyorum...
Duzene girmeyi istiyorum artik! 7-8 ay gecti, yeter artik! Dursun su etrafimdaki her sey! En azindan 1 sn olsun dursun ve ben farkedeyim nerede, nasil, ve ne icin oldugumu...
-------------------------
5 Nisan'da Italya'ya gitmek uzere yola ciktim. Hedefim Milan, Venedik, Floransa, Pisa ve Roma olmak uzere 5 Italya sehri ve Vatikan idi. 13 Nisan'da geri dondum. Her sey harika idi. Tek sorun, Italya, yiginla cingene ile dolu. Ispanya'dan, Portekiz'den ve kendinden olmak uzere etrafta epeyce cingene mevcuttu. Diger ulkelerden gocmenler de mevcuttu orada... Bunlarin disinda, dedigim gibi her sey harikaydi. Ne kadar kismaya calissam da biraz para harcamak zorunda kaldim; cunku Italya, Litvanya'ya gore pahali bir ulke... Ben Erasmus hayatimi orada gecirseydim, epeyce masrafli olurdu her sey, eminim. En cok Milan'i begendim; cunku orada her sey duzenli ve daha az cingeneye sahip. Guzeldi. Milan'da yasamak isterdim, eger Italya'da yasamak gibi bir durumum olsaydi...
Gozlerim yine etraflardaydi tabi. Kim tutabilir ki? Ama hani Turklere benziyordu oradakiler de. Cok yabancilik cekmedim; ama bakislar daha cok boyle insanlari somurmeye yonelik bakislardi. Ne bir duygu ne de bir masum istek vardi gozlerde... O yuzden cok umutlanmadim, kalbimi Italya'da birakmak konusunda.
-------------------------
Sanki her ulkede bir seyimi birakiyorum ufak da olsa. Amerika, Litvanya, Italya, Turkiye... Yine de her bir ulke, her bir sehir, her bir bakis... bana baska bir sey katiyor, goturdugu kadar... Bunu engellemem imkansiz sanirim. Sonuc olarak daha fazla yorulmus oluyorum ben. Daha fazla yipranmis, daha umutsuz, daha duygusuz...
Bir ara su anki halime gelmeyi istiyordum, boyle duygusuz, sorumsuz ya da ne bileyim isteksiz olmayi istiyordum. Simdi istedigim sekildeyim, bu sefer de eski halime donmeyi istiyorum; ama sansimi mi kaybettim, bilmiyorum...
Benim gercekten sevilmeye ihtiyacim var...
15 Nisan 2010 Perşembe
16 Mart 2010 Salı
Yaban eller. Gavur eller. ~ Litvanya
Yok gercekten bir sorun var, yani olmali yani. Anlamiyorum; ama neden yurt disina cikan Turklerin %80'i kendilerinden geciyorlar? Neden, off sen de mi Turksun ya, gibi sorulari sordurtuyorlar kendi kendime?
Buradaki Turk Erasmus ogrencileri... Yani aralarinda o kadar farkli turden olanlari var ki, anlatmakla bitiremem. Tamam, ben de ayri bir tur olarak degerlendirilebilirim aralarinda; ama heralde bendeki artilar; eksilerden daha coktur!.. Cok tuhaflar gercekten. Tamam bakin, erkek-kiz hic farketmez, belli cinsel ihtiyaclari olabilir, dogrudur. Tamam, bizim ulkemizde, kultur ve dinden dolayi bu tip seylerin olmamasi(!) gerekir, ve bundan kaynaklanan bir baski var genclerin ustunde. Tamam, belki yurt disindaki Hristiyan ulkelerde din kavrami yok olmus durumda ve bu tarz seyler cok rahat yasaniyor olabilir. Ama emin olun, hic bir milletin ogrencisinde, ben, bizim Turk ogrencilerdeki kadar cinsel arzu dozaji gormedim. Gormedim ya! Hatta oyleki aralarinda boyle bazilari kimseyle iliskiye giremedi diye intihar edecek boyuta geliyor. Mantikli mi sizce? Nedir bu cocuklarin icindeki sonmeyen ates? Turkiye'de bulamadiklari, dis ulkelerde bulduklari sey ne? Hic mi insanda "ya olacaksa duzeyli bir sekilde olsun, kendimden, insanligimdan, sagligimdan(?) bir sey kaybetmeyeyim" dusuncesi olmaz ya? Nasil bir mantiktir bu? OHA!
Diger Turkler de su meshur, cogunlugu, "kotu" Kurt olan Turkler, ya da turkumsuler... Butun Avrupa'ya yayilmis durumdalar. Abartisiz bu sekildeler. Cogunlugu Almanya'da sizin de bildiginiz uzere. Onlar bizim ulkemizi, insanligimizi, kulturumuzu, oyle bir guzel alip; evirip cevirip; yerin dibine sokup cikartip; diger insanlara tanitiyorlarlar ki, bilseniz... Hatta boyle cogu, orada burada dukkan acip, bina insa edip, bilmem ne yapip, mesken tutuyorlar bulunduklari yerleri. Onlarinki zaten ayri bir hava. Tamamen kufur edilesi insanlar.
Litvanya'daki insanlar zaten ayri bir havadalar. Gecen bir Litvanyali kisiyle konusuyorum. Bana ulkesi ve insanlarinin mantiksizligi ile ilgili o kadar sey dedi ki, aralarindaki su cumleyle bittim ben: "Litvanyalilar, Litvanya'da dogmayi bir utanc olarak goruyor" dedi. Bunu dedi. Ve benim icimdeki o Litvanya kulturunu ve dilini ogrenme hevesim yavastan citladi, kirilmak uzere...
Uzuldum. Bunlar benim yasadigim gordugum seyler su 1-2 aydir.
Hala duzelmeye calisiyorum; ama bir turlu beceremiyorum. Bir turlu, kendimi, kafami, dusunlerimi, duygularimi toplayamiyorum. Ne daha kotusune gidiyorum ne de eskisine donebiliyorum. Bu sekilde devam etmeyi de denedim; ama beceremiyorum. Olmuyor...Denemedigim tek sey: her seyden uzaklasip; dinime yonelmek... Ve bunu yazarken su anda bunu yapmali miyim diye dusunuyorum. Eger bu da bir fayda vermezse sonum nasil olur kim bilir. Cok yoruldum. Belki yerimde baska biri olsaydi simdiye coktan, o eglence dunyasi denen seye kapilmis, iyice kaybolmus olurdu. Bir sey benim tekrar kendime donmemi istiyor; ama ben nasil donecegimi bilmiyorum bile. Bazen kurdugum hayaller gelir boyle zamanlarda aklima, biri ceksin bir yere gotursun, orada her seye sifirdan baslayayim, daha mutlu gecen anlarim olsun...
Kacinci deyisim bilmiyorum ama, yoruldum...
Buradaki Turk Erasmus ogrencileri... Yani aralarinda o kadar farkli turden olanlari var ki, anlatmakla bitiremem. Tamam, ben de ayri bir tur olarak degerlendirilebilirim aralarinda; ama heralde bendeki artilar; eksilerden daha coktur!.. Cok tuhaflar gercekten. Tamam bakin, erkek-kiz hic farketmez, belli cinsel ihtiyaclari olabilir, dogrudur. Tamam, bizim ulkemizde, kultur ve dinden dolayi bu tip seylerin olmamasi(!) gerekir, ve bundan kaynaklanan bir baski var genclerin ustunde. Tamam, belki yurt disindaki Hristiyan ulkelerde din kavrami yok olmus durumda ve bu tarz seyler cok rahat yasaniyor olabilir. Ama emin olun, hic bir milletin ogrencisinde, ben, bizim Turk ogrencilerdeki kadar cinsel arzu dozaji gormedim. Gormedim ya! Hatta oyleki aralarinda boyle bazilari kimseyle iliskiye giremedi diye intihar edecek boyuta geliyor. Mantikli mi sizce? Nedir bu cocuklarin icindeki sonmeyen ates? Turkiye'de bulamadiklari, dis ulkelerde bulduklari sey ne? Hic mi insanda "ya olacaksa duzeyli bir sekilde olsun, kendimden, insanligimdan, sagligimdan(?) bir sey kaybetmeyeyim" dusuncesi olmaz ya? Nasil bir mantiktir bu? OHA!
Diger Turkler de su meshur, cogunlugu, "kotu" Kurt olan Turkler, ya da turkumsuler... Butun Avrupa'ya yayilmis durumdalar. Abartisiz bu sekildeler. Cogunlugu Almanya'da sizin de bildiginiz uzere. Onlar bizim ulkemizi, insanligimizi, kulturumuzu, oyle bir guzel alip; evirip cevirip; yerin dibine sokup cikartip; diger insanlara tanitiyorlarlar ki, bilseniz... Hatta boyle cogu, orada burada dukkan acip, bina insa edip, bilmem ne yapip, mesken tutuyorlar bulunduklari yerleri. Onlarinki zaten ayri bir hava. Tamamen kufur edilesi insanlar.
Litvanya'daki insanlar zaten ayri bir havadalar. Gecen bir Litvanyali kisiyle konusuyorum. Bana ulkesi ve insanlarinin mantiksizligi ile ilgili o kadar sey dedi ki, aralarindaki su cumleyle bittim ben: "Litvanyalilar, Litvanya'da dogmayi bir utanc olarak goruyor" dedi. Bunu dedi. Ve benim icimdeki o Litvanya kulturunu ve dilini ogrenme hevesim yavastan citladi, kirilmak uzere...
Uzuldum. Bunlar benim yasadigim gordugum seyler su 1-2 aydir.
Hala duzelmeye calisiyorum; ama bir turlu beceremiyorum. Bir turlu, kendimi, kafami, dusunlerimi, duygularimi toplayamiyorum. Ne daha kotusune gidiyorum ne de eskisine donebiliyorum. Bu sekilde devam etmeyi de denedim; ama beceremiyorum. Olmuyor...Denemedigim tek sey: her seyden uzaklasip; dinime yonelmek... Ve bunu yazarken su anda bunu yapmali miyim diye dusunuyorum. Eger bu da bir fayda vermezse sonum nasil olur kim bilir. Cok yoruldum. Belki yerimde baska biri olsaydi simdiye coktan, o eglence dunyasi denen seye kapilmis, iyice kaybolmus olurdu. Bir sey benim tekrar kendime donmemi istiyor; ama ben nasil donecegimi bilmiyorum bile. Bazen kurdugum hayaller gelir boyle zamanlarda aklima, biri ceksin bir yere gotursun, orada her seye sifirdan baslayayim, daha mutlu gecen anlarim olsun...
Kacinci deyisim bilmiyorum ama, yoruldum...
13 Mart 2010 Cumartesi
Ben ozumden vazgecmem...
Agliyorum yine. Biliyorum sasirilacak bir sey degil bu benim icin. Sasirilmasi gereken kisim su ki o da yine birini sevdim ben. Evet ne kadar Amerika'daki durumdan ders almis olmam gerekse de Litvanya'da da ayni ben yasadigi icin su vakitler, ayni durumlardan dert yanma olasiligim %100 oluyor.
Nasil becerdim, nasil tanistim, neler hissettim de boyle oldum anlamiyorum. Ben ki oncekilerden ders alip; hatta ustune koca 6-7 ayimi ziyan edip; alttan 6 tane ders birakmami da bahane edip; bu sevme-sevilme durumlarindan sonsuz uzakliga firlamis olmam gerekirdi. Tam kendimi duzeltim, derken, bu seyi yasadim 2 hafta icinde. Ve su anda aglayip da acilmis bir halim var. Ve goruyorsunuz ki yine bloguma dondum. Zaten boyle durumlarda bir Allah bir de blogum yanimda. Baska kimse degil...
1 aydir Vilnius'dayim. Ve hala daha alismaya calisir bir vaziyetteyim. Diger avrupa ulkelerinin herhangi birinde bulunmadigim icin kiyaslama yapamiyorum; ama burasi icin Avrupa'yi yansitir bir tarafinin olmadigini soyluyorlar genelde. Konustugum Litvanyalilar da benzer dusuncedeler. Yine de mutlu Erasmus anlarim, Turkiye'yi ve Turklukle ilgili her seyi ozleme durumlarim en yuksek seviyede. Eglence, yeni seyler ogrenme, diger ulkelerden insanlarla konusma, ders de var icinde, her seyi yasiyorum burada. Dert yapmak icin tek sey, maddi anlamda sorun yasiyor olmaniz olur. Baska bir sey degil...
Sunu anladim: Turkler kadar anlamli bakan, anlamli konusan, duygusal ve icten, degerlerine ve hislerine bagli, hic bir millet yok! Bunu Amerika'da ve Avrupa'nin bir kosesinde bulunan ve insanlariyla ic ice gelmis biri olarak soyluyorum... Ne Turkle ne de Turksuz gibi bir durum mevcut bende. Bu gecirdigim her bir dakikada, Turk ve Musluman oldugum icin kendimle gurur duyuyorum ve ayni zamanda da mutlu oluyorum bu histen dolayi... Bir yandan Litvanyalilarin soguklugu, Fransizlarin kendini begenmisligi, Polonyali ve Ceklilerin fesat bakislari; diger yandan Portekizlilerin hayati bira bardaginda gecirme hayalleri... beni milletimden ve kulturumden gurur duymami sagliyor. Harika bir kulturumuz var! Ve emin olun, Avrupa cokmus durumda, her anlamda. Ve Turkiye'nin ayni sonu yasamasini istemiyorum. Insallah yozlasmayiz onlar gibi...
Kendime asigim ve bir o kadar da nefret ediyorum kendimden! Plan yapip onlara uyamayisimdan, her seyi kafaya takip; ince ayrintisina kadar dusunuyor olmamdan, her anlamda bireysel yasamaya calisma arzumdan... vb bazi huylarimdan nefret ediyorum. Ve ben duzeltmeye calistikca her sey daha da zitlasiyor! Bu da ayri bir mesele... Turkiye'ye dondugumde yapacagim ilk seylerden biri psikolojik destek almak olacak. Bir tek bu kaldi yapmadigim cunku...
Yazmayi seviyorum. Kendimi kelimelerle anlatmaya bayiliyorum adeta. Beni mutlu ettigi icin sanirim...
Dipnot: Ben hala sevilecek ve cok degerli seyleri paylasilabilecek kadar iyi bir kisi olarak goruyorum kendimi. Bu inancimi kaybettigim an biterim ben. Ama cok mutluyum ki hala ilk gunki kadar buna inaniyorum. Ve benimle ilgili butun guzel seylere ragmen; bana katlanamayip benden kolayca vazgecenlere sesleniyorum: Y'all are just a loser, sorry...
Nasil becerdim, nasil tanistim, neler hissettim de boyle oldum anlamiyorum. Ben ki oncekilerden ders alip; hatta ustune koca 6-7 ayimi ziyan edip; alttan 6 tane ders birakmami da bahane edip; bu sevme-sevilme durumlarindan sonsuz uzakliga firlamis olmam gerekirdi. Tam kendimi duzeltim, derken, bu seyi yasadim 2 hafta icinde. Ve su anda aglayip da acilmis bir halim var. Ve goruyorsunuz ki yine bloguma dondum. Zaten boyle durumlarda bir Allah bir de blogum yanimda. Baska kimse degil...
1 aydir Vilnius'dayim. Ve hala daha alismaya calisir bir vaziyetteyim. Diger avrupa ulkelerinin herhangi birinde bulunmadigim icin kiyaslama yapamiyorum; ama burasi icin Avrupa'yi yansitir bir tarafinin olmadigini soyluyorlar genelde. Konustugum Litvanyalilar da benzer dusuncedeler. Yine de mutlu Erasmus anlarim, Turkiye'yi ve Turklukle ilgili her seyi ozleme durumlarim en yuksek seviyede. Eglence, yeni seyler ogrenme, diger ulkelerden insanlarla konusma, ders de var icinde, her seyi yasiyorum burada. Dert yapmak icin tek sey, maddi anlamda sorun yasiyor olmaniz olur. Baska bir sey degil...
Sunu anladim: Turkler kadar anlamli bakan, anlamli konusan, duygusal ve icten, degerlerine ve hislerine bagli, hic bir millet yok! Bunu Amerika'da ve Avrupa'nin bir kosesinde bulunan ve insanlariyla ic ice gelmis biri olarak soyluyorum... Ne Turkle ne de Turksuz gibi bir durum mevcut bende. Bu gecirdigim her bir dakikada, Turk ve Musluman oldugum icin kendimle gurur duyuyorum ve ayni zamanda da mutlu oluyorum bu histen dolayi... Bir yandan Litvanyalilarin soguklugu, Fransizlarin kendini begenmisligi, Polonyali ve Ceklilerin fesat bakislari; diger yandan Portekizlilerin hayati bira bardaginda gecirme hayalleri... beni milletimden ve kulturumden gurur duymami sagliyor. Harika bir kulturumuz var! Ve emin olun, Avrupa cokmus durumda, her anlamda. Ve Turkiye'nin ayni sonu yasamasini istemiyorum. Insallah yozlasmayiz onlar gibi...
Kendime asigim ve bir o kadar da nefret ediyorum kendimden! Plan yapip onlara uyamayisimdan, her seyi kafaya takip; ince ayrintisina kadar dusunuyor olmamdan, her anlamda bireysel yasamaya calisma arzumdan... vb bazi huylarimdan nefret ediyorum. Ve ben duzeltmeye calistikca her sey daha da zitlasiyor! Bu da ayri bir mesele... Turkiye'ye dondugumde yapacagim ilk seylerden biri psikolojik destek almak olacak. Bir tek bu kaldi yapmadigim cunku...
Yazmayi seviyorum. Kendimi kelimelerle anlatmaya bayiliyorum adeta. Beni mutlu ettigi icin sanirim...
Dipnot: Ben hala sevilecek ve cok degerli seyleri paylasilabilecek kadar iyi bir kisi olarak goruyorum kendimi. Bu inancimi kaybettigim an biterim ben. Ama cok mutluyum ki hala ilk gunki kadar buna inaniyorum. Ve benimle ilgili butun guzel seylere ragmen; bana katlanamayip benden kolayca vazgecenlere sesleniyorum: Y'all are just a loser, sorry...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)