24 Ocak 2010 Pazar

Uzaklara dogru.

Nasil beceriyorum, kendimi insanlardan uzaklastirmayi anlamis degilim; ama beceriyorum bir sekilde. Internetle ilgili tum sosyal aglari kapatip uzun bir sure sadece maillerime bakmak icin kullanmak istiyorum interneti sadece. Ama neden yapamiyorum bunu? Neden bu hastalik mevcut ben de? Bilmiyorum, bilmeyi cok istiyorum; ama yapmaliyim yavas yavas uzaklasmaliyim hepsinden. Yok olmaliyim her yerden. Bulunmasi zor olmaliyim. Burasi boyle kalsin. Bir ara doner nefes alirim burada...

21 Ocak 2010 Perşembe

Su siralar aklimda kalanlar...

* Birini suclamak cok kolaydir; ama haksiz ise suclanan kimse; inkar edip kacmak, suclanan kisinin yaptigi en basit is olur.

* Birinden hoslanabilirsiniz, ona "seni seviyorum" diyebilirsiniz, tanisali cok olmamis olsa bile. Bu her zaman basit ve yapmacik olmayabilir. Ciddiye alinmalidir, dusunulup; tartilmalidir, bir diyene bir de soylenen kisiye bakilmalidir.

* Yasiniz 25'in altinda olabilir. Hala daha kendi paranizi kazanmiyor olabilirsiniz. Bu, hayatinizin en onemli, en saf, en duygusal kararlarini vermenizi engellememelidir. Ya da o zamana kadar beklemeliyim dememelisiniz, ben gibi...

* Yeni bir ortama girerken, yeni bir ise baslarken ya da yeni bir seyle hayatinizda karsilastiginiz zaman; o konuyla ilgili buyuk beklentilere girmemelisiniz. Girdiginiz anda farketmeden buyuk bir hata yapma ya da kendinizi uzme durumu kacinilmaz bir son 'olabilir'.

* Hep en iyisini, en mukemmelini istemeyin hayatta. Mukemmel degilseniz; degilsinizdir. Begenmediginiz insanlar sizden 'bir sekilde' daha basarili olabilir. Ya da daha mukemmel... Bu demek degil ki siz onlardan eksiksiniz. Daha onemlisi, siz 'daha az mutlusunuz' demek degildir.

* Her insanin farkli bir yaris cizgisi mevcut. Ve kimse birbiriyle yarismiyor. Kanmayin buyuklerin sozune her zaman ya da kisisel gelisim kitaplarina dalip gitmeyin. Onlar sadece hayata sizi daha gazla baslatmak ya da devam ettirmek icin mevcut olan durumlar. Ne yapmak isterseniz yapin, mutlu oldugunuz surece...

* Birinin sizi gormesini beklemeyin. Ya da kendinizi gostermek icin cirpinip durmayin. Ne onemi var kac milyarlik dunyada, 5-10 yillik mutluluk icin 25 yillik eziyet cekmenin.

Ozel not kendime: Harikasin Arif. Kendi yolunda git, kendini zora sokmadigin surece, mutlu oldugun surece, bildigin yoldan yurumeye devam et. Yalniz ya da biriyle, zengin ya da fakir... hic farketmez. Zaman da geciyor her seyin gecip gittigi gibi. Sen sadece elindekine bak. Elindekilere sukremedikten sonra ilerisinden ziyade gerisine bakmak zorunda kalirsin...

15 Ocak 2010 Cuma

Biyolojik Saat

Herkesin vardir biyolojik saati. Vardir; cunku insaniz. Insaniz; cunku bize bu dunyada insan olmak gibi bir gorev verilmis. Zor bir gorev gibi gozukse de aslinda degil... Insan olmayi basarabilmekte mesele sanirim. Yoksa hic bir sey yapmadan da insan insan sifatini hakedebilir...

Biyolojik saatten kastim sudur: herkesin belli zamanlarda aciga cikan duygulari vardir, tabii yasamlarina gore. Mesela bazi insanlar her sabah kalktiginda asiri bir gergin ve agresif olurlar. Bazi insanlar ise top atsan yaninda, "ah bir seyin yok ya?" moduna girebilecek kadar uysal olarak gune baslar... Bazi insanlar haftasonlari normal hallerinden cok farkli olurlar. Normalde yapmadiklari seyleri yapmak isterler. Oyle ki yapmak istedikleri seylerle o insanlari eslestiremezsiniz... Bazi insanlar bir hata yaptiklarinda ya da keske diyecek durumlara geldiklerinde, akillarina eskiden yasadiklari ve normalde hic dusunmeyecekleri seyler gelir bir anda.

Cok mutluyum su anda mesela; cunku artik insanlari anlamaya calismiyorum. Ve bunu Amerika'dan dondugumden beri yapmiyorum. Belki de bu yuzden 3-4 aylik kendimden koptum. Zaten deger vermedigim insanlik kavramina daha da uzak kaldim bu sekilde. Deger vermiyorum; cunku ben insan degilim. Uzgunum, insanim ben de diyebilen, her halti isleyip; sonra benimle ayni kulvarda yarisan, kendilerini insan yerine koyan kimselerle kendimi bir tutamam...

Benim de var bir biyolojik saatim elbette. Mesela ben de yalniz kaldigimi iliklerime kadar hissettigimde, gecmisime soyle bir goz gezdirir, hayatima kimlerin girdigini ya da girmeye calistiklarini, ya da sokmaya calistiklarimi hatirlarim. O zaman baslarim, keske soyle olsaydi diye. O vakit, benim bittigim ani gosterir; cunku keske diye basliyorsam boyle bir konuda, bunun nedeni, icimde soylemek istedigim ama firsat bulup da soyleyemedigim seyler olmasindan dolayidir.

Su anda biyolojik saatimi yasiyorum. Ve bunu bana yasatan insanlara ne denmesi gerektigi konusunda hic bir bilgim yok. Yapmayin insanlar bunu bana. Yaziktir, gercekten. Gururlarinizla gelmeyin ki uzulen taraf tek kisiyle sinirli kalmasin istenmeyen durumlarda. Yarin bir gun disarida yasamayi nasip ederse Allah, bunu nasil yabanci insanlardan beklerim, o da aklimda ayri bir dusunce olusturuyor. Amerikalilarda olmadigi kesin. Avrupa? Himm. En iyisi ben Hindistan'a gideyim...

Ya da beni Turkiye'de tutan bir sey olsun. Ne olur?