15 Ocak 2010 Cuma

Biyolojik Saat

Herkesin vardir biyolojik saati. Vardir; cunku insaniz. Insaniz; cunku bize bu dunyada insan olmak gibi bir gorev verilmis. Zor bir gorev gibi gozukse de aslinda degil... Insan olmayi basarabilmekte mesele sanirim. Yoksa hic bir sey yapmadan da insan insan sifatini hakedebilir...

Biyolojik saatten kastim sudur: herkesin belli zamanlarda aciga cikan duygulari vardir, tabii yasamlarina gore. Mesela bazi insanlar her sabah kalktiginda asiri bir gergin ve agresif olurlar. Bazi insanlar ise top atsan yaninda, "ah bir seyin yok ya?" moduna girebilecek kadar uysal olarak gune baslar... Bazi insanlar haftasonlari normal hallerinden cok farkli olurlar. Normalde yapmadiklari seyleri yapmak isterler. Oyle ki yapmak istedikleri seylerle o insanlari eslestiremezsiniz... Bazi insanlar bir hata yaptiklarinda ya da keske diyecek durumlara geldiklerinde, akillarina eskiden yasadiklari ve normalde hic dusunmeyecekleri seyler gelir bir anda.

Cok mutluyum su anda mesela; cunku artik insanlari anlamaya calismiyorum. Ve bunu Amerika'dan dondugumden beri yapmiyorum. Belki de bu yuzden 3-4 aylik kendimden koptum. Zaten deger vermedigim insanlik kavramina daha da uzak kaldim bu sekilde. Deger vermiyorum; cunku ben insan degilim. Uzgunum, insanim ben de diyebilen, her halti isleyip; sonra benimle ayni kulvarda yarisan, kendilerini insan yerine koyan kimselerle kendimi bir tutamam...

Benim de var bir biyolojik saatim elbette. Mesela ben de yalniz kaldigimi iliklerime kadar hissettigimde, gecmisime soyle bir goz gezdirir, hayatima kimlerin girdigini ya da girmeye calistiklarini, ya da sokmaya calistiklarimi hatirlarim. O zaman baslarim, keske soyle olsaydi diye. O vakit, benim bittigim ani gosterir; cunku keske diye basliyorsam boyle bir konuda, bunun nedeni, icimde soylemek istedigim ama firsat bulup da soyleyemedigim seyler olmasindan dolayidir.

Su anda biyolojik saatimi yasiyorum. Ve bunu bana yasatan insanlara ne denmesi gerektigi konusunda hic bir bilgim yok. Yapmayin insanlar bunu bana. Yaziktir, gercekten. Gururlarinizla gelmeyin ki uzulen taraf tek kisiyle sinirli kalmasin istenmeyen durumlarda. Yarin bir gun disarida yasamayi nasip ederse Allah, bunu nasil yabanci insanlardan beklerim, o da aklimda ayri bir dusunce olusturuyor. Amerikalilarda olmadigi kesin. Avrupa? Himm. En iyisi ben Hindistan'a gideyim...

Ya da beni Turkiye'de tutan bir sey olsun. Ne olur?

14 Ocak 2010 Perşembe

Jon McLaughlin

Eger bir sey dinlerken arka planda calan sarki hosuma giderse ve elimin altinda internet baglantili bir bilgisayar olursa, yapacagim ilk sey, sarki sozlerini anlayip; Google da o sarkiyi aratmak olur... Daha dogrusu seslendiren kisiyi... Bu aksam da benzeri bir sekilde Jon McLaughlin'i kesfettim. Ghost Whisperer isimli dizide, arka planda calan sarkidan yola cikarak...

Jon McLaughlin, benim en sevdigim muzik turu olan, pop-rock sanatcisidir. 1982, Amerika'nin Indiana eyaleti dogumlu, 27 yasinda bir adet sarkicidir kendisi. Tam adi Jonathan imis. Neden Jon olur bu hic anlamam. Bizim Ibrahim Tatlises'in Ibo olmasini cagristiriyor feci bir sekilde.



Kendisi cok hos bir sekilde piyano calmakta. Hatta ses ve piyano bana dinlerken Coldplay'i cagristirdi bir anlik; ama olsun bu tek adet bir sanatci, dedim. Son albumunun sarkilarini inceleme firsati buldum. 2008 yilinda cikarmis "OK now" isimli albumunu. 2009 yilinda da haliyle Amerika icinde turneye cikmis bu genc sanatcimiz. Ne yazik ki etkisi cok kalmamis gibi gozukuyor Amerika uzerinde. Haliyle 2009 yilina Lady Gaga, Rihanna, Beyonce gibi bayan guzel sanatcilar karisinca...

2008 yilinda 13,700 adet satmis Ok now albumu, wikipedia kayitlarina gore. Az gibi sanki. Aman ne anlar onlar muzikten. :P

Muzik calariniza atsaniz fena olmaz sanirim. Uzun yollar icin iyi gidebilir. Bir adet de son album sarkilarindan ornekle 'Jonathan' dosyasini kapatiyorum: Jon Mclaughlin - Beating My Heart


11 Ocak 2010 Pazartesi

Bir ders daha seneye kalir...

Su an saat 9:56 ve benim final sinavlarimdan biri icin sinifta olmam gerekiyordu. Cunku sinav baslangic saati 9:45 idi. 

Uyanamadin mi?
Hayir, uyandim erken bir saatte gayet olmasi gereken sekilde.

Neden gitmedin sinava?
Gitmedim; cunku gidemedim, gitmek istemedim, cunku korktum yine yapamayacagim diye, korktum bos yere yiginla sey ezberleyecegim ve aklimda kalmayacak diye, istemedim zaman kaybi olsun.

Peki bu dersin, bu donem alttan kalacak olan 5. dersin oldugunun farkinda misin?
Evet, farkindayim. Farkinda olmasam degisen ne olabilir ki? -burada sorulari ben soruyorum dikkat ettiysen-

Seneye nasil vermeyi dusunuyorsun bu kadar dersi Arif?
Veririz yaa, seneye cok var, gibi bir cumle kurmak istemiyorum, cunku buyuk bir salaklik olur. Seneye 1. donem haddinden fazla ders calismam gerekecek anlasilan.

Aferin Arif. Alistin bos kagit vermeye sinavlari seneye birakmaya. Salaklastin iyice. Ne oldu sana boyle ya?
Evet, gercekten tam bir salak gibiyim. O aptal soruyu da bana sorup durma! Bilmiyorum cevabini.