4 Kasım 2009 Çarşamba

"ne olursa olsun, hep mutluluk dolsun"

Sessizce bilgisayarimi kapattim... (Saat 3:35)
Yagan yagmurun penceremin kenarindaki yagmur sulari icin olan borudan akarkenki sesini dinleyerek uyudum daha sonra... (Saat 4:05)
Sabah uyandim ve gune mutlu bir sekilde basladim, onceki geceden aldigim "ne olursa olsun, hep mutluluk dolsun" karari ile... (Saat 9:45)

Mutluyum sabahtan beri. Sebebim yok, olmasin da zaten... Sebepli mutluluklardan cekmedim mi bugune kadar ki? O yuzden iyisi mi boyle kalsin her sey. Sinavmis, ders calisamama durumuymus, okudugum kitap az geliyormus, bilmem neymis de neymis... durumlarindan dolayi hic mi hic kendimi mutsuz edemem. Bunlara benzer diger daha derin problemler icin de gecerli bu kararim. Rahatim. Elimden geleni yapmanin guzelligi ve mutlulugu bana yetiyormus. Daha fazlasina ihtiyacim olan durumlar da mevcut; ama hele su kucuk seyler icin uzulmekten, kendimi uzmekten, vazgeceyim de onlar da gelir nasil olsa pesleri sira...

Bilgisayarimdaki son islerimi tamamlayamaya basladim... (Saat 21:01)

1 Kasım 2009 Pazar

Hissedemiyorum.

Zamanim cok kisitli. Nefes alamiyorum sanki. Isiklari kim sondurdu?.. 

Goremedigim, ustumde buyuk bir agirlik olusturan yuk var sanki. Nefes alamiyorum. Neden bir sey duyamiyorum ben?..

Buyuk bir bosluga duser gibiyim sanki. Sesim mi kisildi benim? Neden kimse cigliklarimi duymuyor?..

~~~~~~~~*~~~~~~~~~~~~~~*~~~~~~~~~

Duzenim asiri sekilde bozuldu. Kendimi toparlayamiyorum. Hem zamanim cok hizli geciyor hem de elimde kendime kattigim artilarim yok gibi... Sebebini biliyorum, sebeplerini aslinda... Hala daha atamadim ustumden gecirdigim bu yazin etkisini. Boyle yeter artik diye bagirmak istiyorum. Nerelerden dusmem lazim ki atayim ustumdeki bu buyuk engeli? Neyle korkutmam gerekiyor ki kurtulup normal eski bene doneyim. Ve bunlari basarabilmem, yeni "ben"e asik olmusken, ne derece mumkun olabilir ki?..


Birinin beni cekip duzeltmesine cok ihtiyacim var. Bahane yaratmiyorum. Sadece ogut dinlemekten otesini istiyorum. Yasamak istiyorum...

Yorulmadan, nefes alarak, insanlara sesimi duyurarak ve cevreme karsi duyularim acik sekilde...

29 Ekim 2009 Perşembe

Duygusal gercekcilik

Nasil basariyorum bilmiyorum; ama bana nasil davraniliyorsa aynisini, davranan insana karsi gosterebiliyorum artik. Hem de hicbir uyarida bulunmadan. Bakiyorum, ben bunu haketmiyorum, ben bu kisiye boyle davranmiyordum ya da ne bileyim su kisiden bunu beklemezdim, yazik zamanimi harcamisim su anlamda vs deyip; kendi icimde sessiz sadesiz, kimseye kotu bir soz soylemeden, laf sokmadan -ki bunu cok super yapardim eskiden-, kirmadan-dokmeden bitiriyorum bitmesi gereken duyguyu, ani, konusmayi vs seyleri... Eskiden bu tarz seylere cok takilirdim, inanilmayacak sekilde hem de. Simdi degistigimi farkettim. Ve ne var biliyor musunuz, bu yeni halime asik oluyorum sanki! Hayir tabiki narsistlik boyutunda degilim!

Diger bir durumsa, bu gece farkettigim, haddinden fazla duygusal bir donem yasadigimdir... Ben basit bir dizide bile, ki yabanci bir dizi bu, bu kadar cok duygulandigimi bilmem daha once. Her seye aglar biri oldum son 2 aydir. Belki yurt disinda yasadigim bazi seylerden dolayi bu sekilde olabilirim, dogaldir; ama simdiye coktan eski moduma donmus olmam gerekiyordu benim, sanirim. Bu sekilde mi kalacagim ben? Yani boyle bir korku filminde bile mutlu yasayan bir cifte olmasini istemedigim kotulukten dolayi filmi yarida mi birakacagim ben?

Bu arada nihilizme dogru gidiyorum, beni kurtarin lutfen.