27 Ekim 2009 Salı

Denedim, deniyorum.

Bir onceki yazimdaki seylerden bahsetmek istedim blogumda. Burada bahsetmek istedim cunku yazili olarak tuttugum gunlugumde bu tarz seylere yer vermiyorum, daha farkli bir dunya mevcut orada bana ait.

Alttaki yazimda bahsettigim ve tam anlamiyla baslayamadigim kararlarimlarimdan bahsedeyim, gordugun uzere "artik blog yazmama" kararima uyamadim. Aslinda buna en cok uymak istiyordum; ama kirkinci kez de olsa yazmadan duramadigimi gordum. O yuzden bu maddeyi uzun bir sureligine askiya alip; digerlerinden bahsedeyim. Aldigim kararlari soyle bir deneme surecine aldim oncelikle, mesela ingilizce kitap okuma konusuna bugun el attim ve James Patterson'in Lifeguard isimli kitabina basladim. Biraz boyle baslarda kasti gibi ingilizcesi ama sonra 'tamam iste budur ya' dedim ve okumaya devam ettim. Bundan sonra da yatarken okumayi dusunuyorum 5 gun boyunca. Onun disinda tam anlamiyla yapmaya baslayacaklarim var. Bu birkac gunluk surecte sadece yapabilir miyim diye kendimi sinadiklarim oldu. Bunlardan bir tanesi "messenger kullanmamak" idi. Kullandigim adresteki normal cevrimici olma suremi %80 asagiya indirdim 2 gun icerisinde. Bundan sonra 3 gun boyunca cevrimici olmama karari aliyorum. Normalde mesaj atmam gereken durumlardaki zamanlari %60 asagiya cektim. Bundan sonra 2 gun boyunca mesaj yazmamayi dusunuyorum. Uzgunum, arama yapmak ve telefondaki aramalara cevap vermek zorunda kaliyorum. Annem daha bugun "oglum ingilizceyi boslama sakin!" dedi. O yuzden "telefonda konusmama" durumu da uzun sureli askiya alinmistir. Biriyle hatta birileriyle bulustum bu sure zarfinda. Ne yapayim, 3 gun evden cikmayinca 4. de tum gun sokaklarda surtebiliyorum. "Biriyle bulusmama" durumunu da askiya aliyorum. Yazmak kadar muzik dinlemek de vazgecilmezim. "Muzik dinlememeyi" de askiya aliyorum. Epeyce bir sureligine hem de. Kimseye selam vermedim diyemem ama %70 azalttim. Hocalarima da selam vermedim. Bu ikisini basardim sayiyorum cunku basardim. Bundan sonra da olmasi gereken seviyede selamlasacagim. Sabahlari kahve icemedim; cunku sabahlari derse bile gec kaliyorum. Bundan sonra 4 gun boyunca sabahlari kahve icecegim. Ders calisma durumu, en az 100 sayfa Turkce roman okuma durumu, Ingilizce calisma durumlari bu onumuzdeki 5 gun icerisinde yogunlasmis olacaktir. Ki bunlari bu sure zarfinda basaramadim. Kenara para koyayim dedim ama hangi kenara koyacagimi bulamadim deyip de kaytarabilir miyim? Olmaz degil mi? Tabi. Himm o zaman soyle deyim, bunu "kendim para kazandigim zamana kadar" erteliyorum, ertelemek zorunda kaliyorum aslinda.

En onemlisi, bu sure zarfinda kendimi sevemedim. Yordum, yiprattim, gereksiz bir kac insanla muhattap oldum, birilerine icimden geldigi sekilde, samimi bir oneride bulundum ters bir cevap aldim, baska birinin dertlerini dinleyeyim derken zamanimi harcadigimi gordum... Ve benzeri birkac seyle kendimi uzdum. Kendimi hic sevemedim. Bundan sonraki 3 gun icinde kendimi oldullendirmeyi dusunuyorum her konuda. Ask haric, o kalsin, mumkun degil gibi gozukuyor uzun bir sure zarfinda; ama kendimi bu konuda hic bu kadar acik hissetmemistim. O yuzden kendimi de sevmeyi istiyorum artik.

Boyle iste blog. Seni cok seviyorum; cunku bu kadar nazimi cekmene ragmen bir gun olsun yeter demedin. Ya da en azindan ima etmedin bircoklari gibi...

24 Ekim 2009 Cumartesi

Gorusmek uzere, derim ve giderim.

Gecenlerde kampuse giderken, otobuste aklima su geldi: Acaba bir gun boyunca, kimseye agzimi acip, tek bir kelime bile etmeden koca gunu tamamlayabilir miyim acaba... Normalde biri icin asiri derecede imkansiz geliyor, benim icin daha da imkansiz. Neden boyle psikopat bir dusunce aklima geldi diye sorarsaniz, cevap veremem sanirim.

Yalniz kalma istegim var su siralar. Oysaki zaten yalnizim. Neden bu sekilde olmak istiyorum ben?

Simdi de telefonlarima bakmamayi, kimseye mesaj atmamayi, 3 gun boyunca kimseyle konusmamayi ve bulusmamayi, facebook'daki hareketlenmelere tepki gostermemeyi; uzun bir sure messenger kullanmamayi, muzik dinlememeyi, Ingilizce kitap okumayi, kimseye selam vermemeyi, hocalarimdan hicbiriyle muhabbet etmemeyi, 5 gun boyunca her gun sabah kahve icmeyi, artik blog yazmamayi, annemgili her gun aramamayi, haftada bir kez bir kenara 10-20 tl koymayi ki bunu yapmayi cok istedigim halde mumkun degil, gunde en az 100 sayfa Turkce roman okumayi, derslerime yapismis olmayi, Toefl'a yarin giriyormusum gibi Ingilizce calismayi ki neresine calisacaksam artik, kendimi sevmeyi, kendimi sevmeyi ve kendimi sevmeyi IS-TI-YOR-UM!

Beni okumaya gelin arada bir, lutfen... Yeni okumak isteyenler icin, lutfen onceki yazilarima bakin bir zahmet ki nasil bir yaratik pardon insan yaratmis bu dunya ve dunyadakiler... Ayrica beni bugune kadar okumus, takip etmis herkese sonsuz tesekkur ederim. :(

Arif.
rf(+)cht isimli blog yazari.
Saat sabahin 4:00'i su anda.


(yoruma kapalidir yazim)

20 Ekim 2009 Salı

Tarihin tekrar etmesi

Bloguma karsi biraz daha durust ve acik olmaliyim, sevdim onu blog. Sadece sevdim. Hayatimda kimse beni bu kadar mutlu etmemisti. Sanki omrum boyunca o insani aramis gibiydim. Cok kisaydi aslinda onunla gecirdigim zaman; ama olsun... Kimsenin edemedigi, yapamadigi seyleri yapti o benim icin. Beni bir omurluk mutlu etti...

Etmisti blog. Artik edemiyor, etmiyor, etmek istemiyor. Yine mesafelerin hezimetine ugradim. Yine buyuk hayallerle hayatimda 3. kez vazgecmek zorunda kaldim bir seyler icin. Yine de onunla gecirdigim zamana baktigimda yuzumde bir gulumse oluyor ya, iste o zaman diyorum kendime, sen gercekten sevmissin sanirim ya! O kadar ayrilik tartismalarina ragmen, hala daha yuzumde gulumseme birakiyor ya anilari, daha ne olsun diyorum... Mutlu oldum blog. 2 hafta. Cogu insan icin ne kadar az bir zaman. Bana da yetmedi elbette. Her gunumu 5 yila deger sekilde yasadim, yasamaya calistim. Hayatimin en anlamli en huzunlu vakitlerini gecirdim onunla. Birgun kaybedecegimi bildigim icin sanirim, sikica sarildim ona. 2 haftanin 1 haftasi omzunda aglayarak gecti blog. Hayatimda kimse icin bu kadar gozyasi dokmemistim ben. Hala daha kurdugum guzel hayallerin etkisinde gozlerimde yas, dudaklarimda ufak bir sicaklik, ellerimde ise titreme hissediyorum. Sevdim blog. Bana kimse bu kadar deger vermemisti hayatim boyunca. Kimse beni bu noktaya kadar getirmemisti sevgi anlaminda. Getiremedi demiyorum! Bir cift guzel sozu bile bin yil saklayan insanim ben icimde! O yuzden getirmedi diyorum. Hayattaki en kolay seydir belki de benim sevgimi kazanmak! Cok mu zordu bunu Turk insaninin yapmasi? Sucu baskalarinda aramayi birakip; kendimde arama faslini coktan gectim ben. Sorun, sorunlu cevremle alakali. Kimle tanistiysam; hepsinin ayri bir sorunu vardi. Ortak olmaya calistikca sorunlarina uzaklastilar; uzak kalinca da yakinlastilar. Hayatimda belli bir yere gelmelerini istedigim kim varsa bu sekilde oldu hep! Kendi dengesiz yasamlari yuzunden yipranan ben oldum! Sonra da hicbir sey olmamis gibi kendi hayatlarina devam ettiler.

Size diyorum! Hayatimda kalbime ufacik da olsa zarar veren size! Neydi benimle sorununuz!? Ne hakkiniz vardi ufak da olsa bana bir umut verip geriye cevirdiniz!

Simdi kafamda yiginla seyi bitirmis haldeyim. Son kirik kalp parcami da ona harcadim. Keske baska sekilde olsaydi diyorum. Neden her mutlulugun sonu paraya gidiyor? Neden Turkiye sartlarinda mutlu olmak icin, once ailenizi, sonra vataninizi sonra da cevrenizi mutlu etmek zorunda kaliyorsunuz? Iste bunlar yuzunden ben vatanimi bir koseye birakip, illede vatanip demeyip, gidip diger ulkelerde mutlu olmaya calisiyordum. Daha dogrusu mutlu olmak icin gitmeye calisiyordum. Cunku gitmeden once biliyordum orada mutlu olacagimi. Ne umduysam harfi harfine orada buldum hepsini. Iste bu yuzden gelmek istemiyordum. Iste bu yuzden hala daha soyleniyorum bu ulkeye ait her seyle ilgili. Bir insan vatani diye bildigi yerde mutlu olmaz mi? Neden ben mutlu olamiyorum oyleyse? Elde dogmadim ki ben, bu ulkenin topraginda dogup buyudum, bu ulkenin ekmegini yedim. Sonuc? Kultur. Guzel, buyrun Turk kulturuyle mutlu olan yasasin. Beni her gun uzen kulturle mutlu olanlar devam etsin bu yolda...

Bitirdim o sevgiyi de blog. Simdi yine sessiz-sakin halime dondum. Yurt disi hayallerim boyle dipsiz kuyu durumunda su anda. Derslerime de calisamiyorum. Hic bir seye odaklanamiyorum. Cok yalniz hissediyorum kendimi. Keske diyorum, keske 2 haftalik degil, o guzellikte bir omur mutluluk yasayabilsem buralarda. Demeyin bana yasin kac basin kac diye sakin. "Siz cok biliyorsunuz" derim, kirilirsiniz...

Simdi tek istedigim, su okulumu iyi bir sekilde bitirebilmek.
Yapabildigim tek sey bu sanirim.
Biliyorum, yine cikar biri karsima, yine uzulurum... Bu sekilde gider hayat, degil mi?

Ne cok isterdim birine sonuna kadar baglanip; her seye gogus germeyi!