Ben yine ayni yerdeyim. Hep o bildigin, bir yigin insanla dolu, sadece kelimelere dokunarak yasadigim yerdeyim. Yine bekliyorum, tipki senle tanistigim zamandaki gibi, tipki senden once olan durum gibi… Sadece bekliyorum, ne sesimi cikartiyorum birine, ne de gelen her sese cevap veriyorum. Sen beni taniyorsun, biliyorum… Kelimelerim sana da dokundu. Sen de gozlerimin icine bakmistin, tipki benim seninkilere baktigim gibi.
Cok uzaklardayim bak. Bunu da biliyorsun. Bak yine yaziyorum. Yine kelimelerim dokunuyor birilerine. Bak, yine bekliyorum… Beklemeyi ogrendim ben. Hicbir sey ugruna bekledigim zamanlar da oldu, cok buyuk kazanclar edindigim beklentilerim de oldu; ama sabrettim ve bekledim.
Ne ogrendim uzaklarda biliyor musun? Nereden bileceksin, halimi sordugun zamanlar artik coktan degismistin, daha umutsuz daha mukemmele giden adimlarin vardi… Hala daha oyle misin? Ya koptun iyice her seyden, ya da daha kotu oldun bu bencillerin dunyasinda… Neyse, ogrendigim seyler cok oldu uzaklarda. Iki insanin birbirini sevmesinin ne oldugunu ogrendim burda, hissetmenin ne oldugunu ogrendim, bir evde, iki kalbi, tek bir kalp yapmanin nasil bir sey oldugunu ogrendim, gordum, duydum, hissedemedim belki; ama ogrendim. Benim tek istedigim buydu… Butun hayatim boyunca istedigim lanet olasi tek sey buydu. Bunu biliyordun belki, belki beni samimi bulmadin, belki korktun yari yolda geri donerim diye, belki dusundun ki senin icin maddi manevi yetersizim… Bilemem. Bak yine kendimi kotuluyorum, sen de bir kusur aramiyorum. Hala daha kapilarim acik sana. Neden sana? Neden bir baskasina degil. Sorma iste. Ask diyemem buna ben, hoslanmak da diyemem. Sadece en guzel hayalleri kurdugum insansin diyebilirim. Bu daha degerli degil mi senin icin?
Uzaklar bana cok sey ogretti. Benligimi bozmadim, yine ayni insanim, yine sabirla bekleyen insanim, yine cekingen, duygusal, alingan insanim… Beni nasil biliyorsan oyleyim. Daha eminim bazi seylerden, daha fazla kararli olmam gerektigini biliyorum. Kafamda daha da netlesti her sey. Ne olur sesini duyur biraz.
Bak uzaklardayim, yine bilgisayarimin basindayim, yine kelimeleri kullaniyorum kendimi anlatmak icin. Yine dinlemiyorsun; ama… Duyuyormus gibi yapiyorsun; ama korkuyorsun bir yandan da… Dinlemek istemiyorsun belki de. Kendi actigim kapimi zorluyorum degil mi? Kapatamadim iste… Sorma nedenini. Hicbir sey olmamis gibi gel ne olur. Sessiz kalma, sessiz kalmayi oralarda biraktim ben. Uzaklarin etkisi cok oldu, demistim. Bir merhaba desen de yeter.
Hani hayallerim vardi ya, hani artik hayal kurmuyordum belki de, hani umursamiyordum hicbir seyi… Hicbiri gercek degil. Ben hala hayal kuruyorum, hala daha her gece farkli bir balkonu olan evde bitiriyorum hayalimi ve sonra uyuyorum.
Once sen seslen diyorsundur belki de, haklisin. Gururunu yen de diyorsundur sen simdi, haklisin. Onlarin hepsini oralarda biraktim ben. Uzaklarda degisen cok sey oldu. Yapamam, sen oralarda mutlusun, sen oralarda beni umursamiyorsun bile, nasil sesimi ulastirabilirim ki sana su durumda… Sen benim bunlarimi dusunmeme izin verdikten sonra… Ya da hic ugrasma olur mu? Sen de ben de tarihe gomulelim, boyle biriydi der geceriz birbirimiz icin, demisizdir belki de, kim bilir… Ben diyemedim, hayatima giren, girme ihtimali olan kimse icin diyemedim ben, diyemem de. Aklimda bircok isim yok benim. Hayatimda bircok isim yok cunku.
Sadece seslenisti bu oralara. Duyan olur, olmaz; bilemem. Benim hayattaki gorevim sanirim yazmak ve beklemek. Gorevlerimin ne olacagini soyleyen olmadi aslinda, kim verdi bu gorevi ondan bile emin degilim. Bunlari dogru yaptigimdan emin olmak istiyorum sadece.
Buradayim, uzaklardayim, bekliyorum, senden once oldugu gibi, senden sonra olacagi gibi…
16 Ağustos 2009 Pazar
6 Ağustos 2009 Perşembe
Bir Kandil daha gecti...
2. kandilimi de Amerika`da gecirdim. Turkiye`de olsaydim durum gercekten cok farkli olurdu. En azindan etrafimda kandil oldugunu unutmus, Amerika`da `Yeni Raki` bulma sevinciyle, Ukraynali arkadaslariyla icen insanlar olmazdi. Muhtemelen ailemle birlikte olurdum. Annem ve babamla kandil dogasini yasardik. Bilemem... Ama bir kandil daha gecti...
~ Dilerim ki Allah`tan, en guzel seyleri yasatsin her iki dunyada da. Belki bu dunya zor gelir kimine, dilerim sonsuz mutlulukta huzur bulunur... Sevdiklerimizle birlikte olmak dilegiyle... Amin. ~
Ramazan... Oruc tutmaya calisacagim; ama ne kadar becerebilirim bilmiyorum. Gercekten tutasim var tum gunleri burada; ama isten dolayi o kadar yoruluyorum ki. Ustune sicak hava ve nemin verdigi kotu etki de cabasi. Sokakta dusup bayilsam kim bakar acaba? Dur dur! Felaket senaryolarima baslamayayim hemen! Elimden geleni yaparim olur biter; ama Muslumanlik sadece Turkiye`de degil, bunun bilincindeyim en azindan...
Ramazan ayi cok farkli bir zamana geldi. Yani Amerika`da iken Turkiye`de yasayabilecegim cogu seyi yasiyorum adeta. Bu cok hos bir sey aslinda. Mutluyum bir bakima bunun icin. Ama oruc tuttugum donem boyunce denize giremeyecegim, cok zor olacak gibi gozukuyor soyle bir dusununce. En azindan denemek istiyorum ben.
Zaman artik sikmaya basladi beni burada. Ya da ben kendi kendimi s.k.yorum. (of hala daha cevirmedim su klavye dilini) Diger yandan da hic ayrilasim yok buralardan. Ama mecbur ayrilacagim ve 2 ayim kaldi Amerika`daki hayatim icin.
Burada kendimle ilgili farkli seyleri kesfediyorum. Daha farkli biri olarak donecegim Turkiye`ye, eminim... Degismeyen tek sey duygularim olacak, olaylara verdigim tepkiler artik daha umursamaz durumda, artik daha az takilip kaliyorum bir seylere. En onemlisi bir seylerin kiymetini daha iyi anlayacagim dondugum zaman...
Olumlu degisimlerin olmasi dilegiyle...
~ Dilerim ki Allah`tan, en guzel seyleri yasatsin her iki dunyada da. Belki bu dunya zor gelir kimine, dilerim sonsuz mutlulukta huzur bulunur... Sevdiklerimizle birlikte olmak dilegiyle... Amin. ~
Ramazan... Oruc tutmaya calisacagim; ama ne kadar becerebilirim bilmiyorum. Gercekten tutasim var tum gunleri burada; ama isten dolayi o kadar yoruluyorum ki. Ustune sicak hava ve nemin verdigi kotu etki de cabasi. Sokakta dusup bayilsam kim bakar acaba? Dur dur! Felaket senaryolarima baslamayayim hemen! Elimden geleni yaparim olur biter; ama Muslumanlik sadece Turkiye`de degil, bunun bilincindeyim en azindan...
Ramazan ayi cok farkli bir zamana geldi. Yani Amerika`da iken Turkiye`de yasayabilecegim cogu seyi yasiyorum adeta. Bu cok hos bir sey aslinda. Mutluyum bir bakima bunun icin. Ama oruc tuttugum donem boyunce denize giremeyecegim, cok zor olacak gibi gozukuyor soyle bir dusununce. En azindan denemek istiyorum ben.
Zaman artik sikmaya basladi beni burada. Ya da ben kendi kendimi s.k.yorum. (of hala daha cevirmedim su klavye dilini) Diger yandan da hic ayrilasim yok buralardan. Ama mecbur ayrilacagim ve 2 ayim kaldi Amerika`daki hayatim icin.
Burada kendimle ilgili farkli seyleri kesfediyorum. Daha farkli biri olarak donecegim Turkiye`ye, eminim... Degismeyen tek sey duygularim olacak, olaylara verdigim tepkiler artik daha umursamaz durumda, artik daha az takilip kaliyorum bir seylere. En onemlisi bir seylerin kiymetini daha iyi anlayacagim dondugum zaman...
Olumlu degisimlerin olmasi dilegiyle...
29 Temmuz 2009 Çarşamba
Ozledim
Ne bir yaz`i boyle gecirdim ne de bir guzu.
Kocaman bir ruyaya dalmisim sanki.
Ustelik ne zaman uyanacagimi da biliyorum.
Uyanmak istiyor muyum acaba?..
Amerika`dayken yapmam gereken heralde en son sey aglamakti... Cunku buraya eglenmeye geldim, unutulmaz anlar gecirmeye geldim, farkli maceralara katilmaya geldim, hani Ingilizce seviyemi de yukseltmek icin geldim... Olur mu; ama aglayacak adam yine aglar.
Dun aksam, is yorgunlugumu ustumden attiktan sonra sahile gidip, okyanusa karsi oturdum, arkamda Virginia Beach`in otelleri, kabalik insanlari, her gece bitmek bilmeyen eglence ve konserleri... Acaba evimi ve ulkemi mi ozledim de agladim, bilmiyorum sebebini... Agladim sadece.
Hayat beni cok yoruyor. Ya da ben kendimi yoruyorum. Her sefer onemli bir seylerin eksik oldugunu hissediyorum. Farkindayim ne istedigiminde, ama iste... Istemekle kaliyor insan bazen. Ya da beklemekle...
Her sey bir yana, Amerika`da gecirdigim 40. gunumde sunu farkettim ki "degismeyecek insan degismez".. Degismek isteyen insan icinde sinirsiz sayida yol var. Hem de cok fazla...
Bir de farkettim ki: Hep kendi dunyamda yasiyorum. Icimde yasiyorum her seyi. Sadece kendim duyuyorum sesimi, bagirislarimi, aglamalarimi. Kime isyan edebilirim ki? Hangi sebeple? Hangi hakla? O yuzden disardan hep susup bekleyen biri olarak gozukuyorum. Sanirim hep boyle kalacagim...
Kocaman bir ruyaya dalmisim sanki.
Ustelik ne zaman uyanacagimi da biliyorum.
Uyanmak istiyor muyum acaba?..
Amerika`dayken yapmam gereken heralde en son sey aglamakti... Cunku buraya eglenmeye geldim, unutulmaz anlar gecirmeye geldim, farkli maceralara katilmaya geldim, hani Ingilizce seviyemi de yukseltmek icin geldim... Olur mu; ama aglayacak adam yine aglar.
Dun aksam, is yorgunlugumu ustumden attiktan sonra sahile gidip, okyanusa karsi oturdum, arkamda Virginia Beach`in otelleri, kabalik insanlari, her gece bitmek bilmeyen eglence ve konserleri... Acaba evimi ve ulkemi mi ozledim de agladim, bilmiyorum sebebini... Agladim sadece.
Hayat beni cok yoruyor. Ya da ben kendimi yoruyorum. Her sefer onemli bir seylerin eksik oldugunu hissediyorum. Farkindayim ne istedigiminde, ama iste... Istemekle kaliyor insan bazen. Ya da beklemekle...
Her sey bir yana, Amerika`da gecirdigim 40. gunumde sunu farkettim ki "degismeyecek insan degismez".. Degismek isteyen insan icinde sinirsiz sayida yol var. Hem de cok fazla...
Bir de farkettim ki: Hep kendi dunyamda yasiyorum. Icimde yasiyorum her seyi. Sadece kendim duyuyorum sesimi, bagirislarimi, aglamalarimi. Kime isyan edebilirim ki? Hangi sebeple? Hangi hakla? O yuzden disardan hep susup bekleyen biri olarak gozukuyorum. Sanirim hep boyle kalacagim...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)