Hayır... Ters tarafımdan felan kalkmadım. Aslında nasıl kalktığımı yani uyandığımı hatırlamıyorum bile! Gecenin 3-4'ü yatıp gündüzünün 1-2'si hatta 3'ünde bile kalkabilen ben, bu başarıyı(!) nasıl elde ettiğimi ya da neden elde ettiğimi bilmiyorum bile. Son günlerim evde yine... Bir pazar gününde daha okuluma doğru yol alıyorum. Belki bundandır bilgisayara yapışmam. Aslında sebebi bu mu? Değil sanırım...
Arayışlarımın tavan yaptığı 2 hafta geçiriyorum. Arıyorum sürekli. Aramazdım ben ne oldu bana? Sessiz sakin beklerdim, gelir belki bir gün biri diye. Neden kıyamet gününün geldiğini anlayan insanlar gibi çaresizce koşuşuyorum ordan oraya... Neden boş yere yoruyorum kendimi? Hayatımın geçen 20(+1) yılı boyunca neden sürekli aynı soru kelimesini kullanmaktayım ben? "Neden?"
Bir ara eski halime dönmeyi istiyordum. Bütünlük olarak döndüm eskiye; ama en önemli parçam dönmedi geriye... Kalbim hâlâ duruyor, yıpranmış, boş, özgüvenini yitirmiş... Dolar birgün demeyin. Dolmuştu geçenlerde.
Evet! Duydun! Dolmuştu kalbim bir ara. Cidden bu sefer doldu dedim. Emin olamadan doldurdum kalbimi. Ben neden böyleyim? Neden haklı oluyorum? Haklı çıktım yine. Yanılmışım. Yanlış kişiymiş. Bu ara bu olay geçen 2-3 ay işaresinde 1-2 haftalık bir zamanda gerçekleşip bitmiştir. Bugün sayın(!) şahış, uzun süren sessizliğini bozup bana öyle bir açıklama yapmıştır ki ben "işte budur, zafer benimdir, haklı çıkmışımdır" dedim. Kazandım da ne oldu? Gitti kalbimin bir parçası, yine gereksiz zaman kaybı oldu. Yine duygularım çalındı.
İnsanlar neden direkt bir sempatiklik üzerine yoğunlaşırlar anlamam. Tamam, belki hoş biri olarak gelebilirim sana, etkilenmişsindir, sevecen bulmuşsundur, ne bileyim! Önce bir bak bu çocuğun gözlerinin içinde aynı şeyi bulabiliyor musun? Hissebiliyor musun aynı sıcaklığı onun gözlerinde ya da ellerini tutunca?..
O da bakmadı gözlerime, tutmadı ellerimi... Biri bunları yapıp "ya sen insan mısın? Bana büyü mü yaptın?" dese, ben de en duygusal erkek moduna bürünüp öylece kalsam, ne olurdu?
Demiyor kimse, ben demeye çalışmadım değil. Çalıştım, demek istedim; ama geri çevrilip daha da ümidimin kırılmasını istemedim, aşka karşı... Zaten her şeyi abartıp hareket ediyor(d)um. Lütfen düşünmeyin şöyle: Sen hareket ilk önce, ne kaybedersin? Düşünmeyin böyle. Zaten biri bana gülümsedi mi en nefret halimde bile olsam açıyorum kalbimin tüm kapılarını. Benim karşıma gelip de bana duygularını söyleyemeyen de bir sorun vardır elbet! O derece yani...
Şimdiki durumum nedir diye sorarsanız, derim ki: Eskisinden daha güçlüyüm! Her gün lanet etsem de hâlâ inançlarım var ve hiçbir güç, hiçbir kimse de bu duygularımı benden alamaz!
Bu sefer demedim, yoruldum artık, diye! Yorulmadım. Aslında yorulduğumu sandım ben hep. Keşkelerimi içimde saklıyorum artık. Kimsenin keşkesini de dinlemiyorum. Evet, şimdi derin bir nefes alıp, duygu hormonumu(!) bastırmalıyım...
>> Eskisi gibi olsun istediğim tek bir şey: uzun vadeli hâyâl kurabilmek...