Düşünemiyorum, hissedemiyorum. Sadece nefes aldığımı, yiyip içtiğimi, ekrana ya da kağıda baktığımı söyleyebilirim. Vakit geçirmek ya da ömrümü tüketmek için yaptığım bilinçsizce etkinlikler olarak tanımlayabilirim onları da. Ölmeyi bekliyorum sanırım Blog.
Kimseye güvenim kalmadı. Güven aslında doğru tanım olmayabilir, şöyle demeliyim bence: Kimseye ihtiyacım kalmadı. O yüzden saçma sapan triplerini ya da değersiz davranışlarını gördüğüm kişileri çıkartıyorum hayatımdan. Kimse kalmasa da çevremde, hiç umrumda değil. Yalnızken daha huzurlu gibiyim. Çünkü çevremdekileri güldürmek için harcadığım enerji, herhangi bir durumda onlar için harcadığım üzüntüden çok daha fazla. İşin sonunda ben kalıyorum tükenmiş taraf olarak. O yüzden böyle güzel. Olması gerekenlerle devam...
Sağlığım konusunda yapmam gerekenleri çok iyi bilmeme rağmen, hala daha ileri adım atamamış olmam; bir süredir bazı konularda net olamayışımdan sanırım. Birilerine tembellik konusunda sürekli uyarılarda bulunurken, kendime de erteleme konusundaki yakınmalar şeklinde ilerliyor Blog. Yarın, yani şu anda, pazar günümü nasıl geçireceğimle ilgili bile aklımda net bir şey yok. Erken kalkabilsem Kartal'a giderdim. Gidebilirim aslında yine de. Evde durunca dizi/yemek/uyku şeklinde geçiyor bir süredir hayatım.
Okumam gereken yığınla güzel kitaplarım var. İzleyeceğim dizi ve filmlerim var birbirinden güzel. Geçenlerde odamı düzenlerken bilgisayarımdaki dosyalarıma da el attım. Aslında bir düzenle başlayabilirim. Yine de bir çakmak lazım sanki, ateşlenebilmek için. Sana bile yine kaç zaman sonra dönüyorum Blog...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder