Hiç mi güzel bir şey olmayacak ya da her şey mi kötü?Değil...
Aslında iyi olan birçok şey var, ama ben kötü olanların üstünü kapatmaktan çok yoruldum. Sanırım ondan batıyor hayat bana.
Çok az kaldı Blog. Bak ağustos bile hemencecik geçti. Geriye kaldı yarım bir eylül ve son rötuşları yapacağım ekim. Sonra mutlu son TSK'nin beni sahiplenmesiyle gerçekleşecek. Happy Ending misali.
En azından ekimin başına kadar yapacaklarımın az çok belli olması biraz zamanı daha farklı geçirtiyor. Yine de ekim ayı biraz zorlu geçeceğe benziyor.
Peki ben hazır mıyım? HAYIR!Yine de geçtiğim hafta çok yoğun bir duygusal dalga etkisindeydim. Güzeldi. Bol bol ağladım, bol bol hissettim. Güldüm, mutlu oldum. Sevdim, sevildim. Hayatı yaşadım yani.
Şimdiyse önümde, ablamların beni de yanlarına aldıkları kısa bir Bodrum tatili var. Ona odaklandım kısmen. Tek istediğim sabah güneş doğmak üzereyken uyanıp otelin sahiline gidip güneşin doğuşunu izlemek. Üşürüm belki. Üstüme ince bir şey alırım. Ya da hiç almam, şort ve tshirt ile içime kadar işletirim havayı, güneşin selamlamasını... 10 gün sonra Bodrum'u da görmüş olacağım. Kısmetse.
İçim nasıl diye sorarsan eğer, her zamankinden daha karışık olduğunu söyleyebilirim. Çünkü çok korkuyorum Blog. Senelerce kaçtığım şeylerle yüzleştiğim bir yaş'ı geçiriyorum. Ağır geliyor biraz. Gururuma dokunuyor, hatta yumrukluyor. Bilmiyorum.
Bir de aylardır bekledim albüm sonunda yayınlandı. Şimdiden birçok kez dinledim albümün tamamını. Keşke canlı da dinleyebilsem onları. İngiltere'deki konserleri çok uygun fiyatlı ve yoğun değil. Belki olur bir gün.
Kim bilir?..
Dipnot: 15-20 Eylül arasında Sundance'dayım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder