Şu sıralar hayat durağan gibi geçiyor. Hani Kasım'da aşk başkadır ya, ben öyle güzel yalan görmedim. Daha iyileri de vardır gerçi eminim; ama Kasım'da başka olabilecek bir aşkın mevcudiyeti yok henüz. Eskiden bu durum beni epeyce rahatsız ederdi, yani yalnız olmak. Hani vazgeçmişlik mi denir, umutsuzluk mu denir, ertelemek mi denir yoksa tamamen o konuyu boşvermişlik mi denir, bilemem; ama eksikliğinin depresifliğini yaşamıyorum bir süredir. Mutluyum bu konuda. Beklentilere girmiyorum mesela, umutlanmıyorum, hayaller içinde yüzmüyorum... Güzel bir durum eskiye nazaran.
Geçen günlerde arkadaşımla kan tahlili yaptırmak istedik. Çünkü o arkadaşım da Dukan diyetine başladı. Gerçi benim geçmişim daha önceye dayanıyor. Ve kanımın biyokimya değerleri sonucunda gayet sağlıklı olduğumu söyleyen doktora teşekkür edip, 1-2 ay sonra tekrar görüşmek üzere deyip
Vize haftası bayramdan sonraya yerleşmiş durumda. Cuma gününde de Ankara'da olacağım diye umutlanıyorum. Kısmet tabii bu işler. Bayramı ailemle geçireceğim. Bakalım diyetimi nasıl iradelendireceğim. Yapabilirim diye umuyorum. Hani kilo verme kısmını geçtim de aynı kiloda kalmaya çalışacağım.
Bir süre güneşli geçti hayatı. Daha sonra ne yapacağını bilmeden, tadını çıkarmaya çalışıyordu hayatın. Biraz soğuk gibiydi hava o zamanlar. Üşütüp hasta olmaya bile ihtimal vermiyordu hayatı için. Çünkü saçma şeylerden dolayı kaybetmek istemiyordu bir saniyesini bile... Mutlu olmalıydı. Yine gözlerinin içi parlamalıydı. Yine aradığı aşkı bulmalıydı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder