Hayat bazen cok acimasiz olabiliyor. Ya da acimasiz gormek istedigim zaman hayati oyle goruyorum ben. Belki hep acimasiz, belki de hep guzel; ama ben bir sorun olusturmak isteyince hayata atiyorum sucu. Ya da her sey dengeli...
Dengeli olmak guzel bir sey. Her konuda boyle esit olarak dagilmak, kendi icinizdeki duygusal teraziye esit yukler koymak ve daha bir cok sey aslinda guzel oluyor siz dengeli olunca. Hani ne fazla ne de az. Her sey insanin hayatinda esit olmali. Cogu konuda eksik yanlarimiz olabiliyor; ama eksik yanlara yogunlasiyoruz. Sahip oldugumuz seylere, belki, degerini verebiliyor olsak bile yine de eksik yanlar hep goze carpiyor. Aslinda iyi bir durum bu; cunku eksik yanlarimizi gorerek kendimizi tamamlama cabasina giriyoruz. Tabii her sey buraya kadar. Eger daha da ilerisine giderse durum, sanirim, bu hayatin acimasiz oldugu hissiyatina burunduruyor bizi...
Su blogumun kurulus temasi bile aslinda ici su dolu bardaga bakis acisi ile alakali. Mutlu oldugum zamanlar dolu tarafina bakiyor buluyorum kendimi, diger zamanlar ise bos taraf yaratiyorum adeta bardakta.
Son alti gunum, cok farkli gecti. Kendi bardagimin dolu tarafina degil de, baskalarinin bardaklarini inceledim. Kucuk ablaminkine baktim bir sure, gecen cumartesi dunya evine girdi o da. Daha sonra universiteyi okumakta oldugum sehirdeki, kuzenimin bardagina baktim, o da pazar gunu dunya evine girdi. O anda ikisi de mutluydular. Hani isteyince demek ki baskalarinin bardaklarindaki bos taraflari da gorebiliyormus insan. Hatta onlara da uzulebiliyormus.
Istanbul'da gidip; ertesi gun geri donmek, Isparta-Istanbul arasi icin cok olabiliyormus. Oldu da; ama olsun tabii, ablamin nikahi idi sonucta. Her ne kadar Kartal Belediyesi'nin nikah salonundaki o salak fotografcilarina sinir olsam da epeyce, guzel bir nikah oldu ablaminki. Hayirli olur insallah.
Universitemdeki son senemin ilk haftasi nasil gecti bilmiyorum; ama ikinci haftasi daha hizli ve tuhaf geciyor, orasi kesin. Odama tam olarak yerlesmis, evimdeki duzenimi de bugunki market alisverisimle saglamis oluyorum. Onceki senelerdeki masraflarima, bu seneki masraflarimi gordukce, 'masraf/harcama' gibi seyler olarak degerlendirmemeye karar verdim. Demek ki yasim gectikce, alisveris boyutum da degisiyor. Tabii biz yine de idareliyiz. Savurgan olanlara ne demeli acaba...
~ Bazen gelip gidiyor bana. Yani bir seyler surekli sorun halinde benimle yasiyor hep; ama bazen varliklarini o kadar belli ediyorlar ki, dusunmemem gereken seyleri dusunuyorum, yapmaman gereken seyleri yapiyorum. Kendi halimde, kendi dunyami zindan ediyorum yine kendime.
~ Huzur guzel bir sey. Soyle kendimi gecindirecek kadar param olsa, kazansam; suralardan uzaklarda, yalniz olacagim bir yerde olsam, bir gun canimi da verirdim kendi kendime, ne ki zaten yalniz geldik oyle gidecegiz...
~ Proje ve Proje 2 calismalarina yarindan itibaren tam gaz devam ediyorum.
~ Kendimle gurur duyuyorum. Bu kadar dusunceyi, sorunu, oyle ya da boyle tasiyabiliyor oldugum icin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder